She told me everything translate Turkish
198 parallel translation
She told me everything.
Bana her şeyi anlattı.
She told me everything.
Her şeyi söyledi.
Before she died, she told me everything.
Ölmeden önce, her şeyi bana anlattı.
Then later she told me everything they'd been doing. It's disgusting!
Sonra da bana birlikte yaptıkları her şeyi anlattı.
She told me everything, the exchange of letters... your future marriage, she even showed me your picture.
Ve her şeyi anlattı. Mektuplaşmanızı. Evlenme planlarınızı.
She told me everything.
O bana her şeyi öğretti.
She told me everything.
Bana anlattı.
Then I spoke with the doctor. She told me everything.
Doktorla konuştum, bana her şeyi anlattı.
She told me everything.
Bana her şeyi anlattı...
She told me everything.
Her şeyi anlattı bana.
She told me everything.
Bana herşeyi anlattı.
She defended you... she told me everything... about your father raping you... and that your daughter Paula, your daughter... is also your sister.
O seni savundu bana her şeyi anlattı. Babanın sana tecavüz ettiğini... ve kızın Paula'nın aynı zamanda kardeşin olduğunu da.
- She told me everything I'm telling you.
- Bunların hepsini bana o söyledi.
She told me everything and to tell you the truth
Bana her şeyi anlattı. Ve gerçeği söylemek gerekirse çok ama çok berbat bir babasın.
- She told me everything.
- Bana herşeyi anlattı.
- She told me everything.
- Bana her şeyi anlattı.
- She told me everything.
- O her şeyi söyledi.
She told me everything. She doesn't want this to get out.
Bana her şeyi anlattı.
And now I see you, everything she told me was true.
Senin doğumun bir mucizeydi. Mucize mi?
- Anne told me everything, she wasn't afraid to hurt me.
Anne bana her şeyi anlattı, beni incitmekten korkmadı.
She told me to leave everything, to leave everything.
Her şeyi bırakmamı söyledi bana, her şeyi.
At first this had bothered me, but then I told myself that it was her impeccable manners... and the precise way in which she did everything that made it... impossible to think about her as a potential conquest.
Başlarda onu sıkıcı buldum ama sonra onun kusursuz eğitimini ve yaptığı işi kusursuzca yaptığını görünce bende imkansız bir fethetme arzusu uyandırdı.
Miss Ximen told me everything... before she died
Bayan Ximen, ölmeden önce.. bize herşeyi anlattı
She told me she recorded everything and that there was enough to sink the guy.
Herşeyi banta kayıt ettiğini söylemişti. Bunun, herifi kodese tıkmaya yeteceğini söylüyordu.
She confirmed everything that Beth told me.
Beth'in söylediği her şeyi bana doğruladı.
Then I met Theresa Wright one day and she told me all about her, about the marriage, about the man's drunken cruelty, about everything.
Sonra bir gün Theresa Wright ile karşılaştım. Lady hakkında her şeyi anlattı, evliliğini, zalim bir ayyaş olan kocasını, her şeyi.
I trusted her, did everything she told me... including burning down my church... and running off with her and the insurance money.
Ona güvendim, dediği her şeyi yaptım kiliseyi yakıp sigorta parasıyla kaçmak dahil.
Maria told me everything when she woke up in the hospital.
Maria hastanede uyandığında, bana her şeyi anlattı.
From what she's told me about you, in spite of everything, deep down, she thinks you're an OK guy.
Senin hakkında anlattıklarından. Her şeye rağmen, sanırım senin özünde iyi bir insan olduğunu düşünüyor.
It's true... I mean from what she told me, which was everything.
Doğru... yani bana anlattığı her şeyi söyledi.
Ray, I can't keep blaming her for everything if I've never been honest with her... and I have never actually told her how she makes me feel... when she does the things she does.
Hayır, Ray, ona dürüst davranmazken her şey için onu suçlamaya devam edemem. ve ona bu tür şeyler yaptığında kendimi nasıl hissettiğimi asla tam olarak söyleyemedim...
- She told me everything
- Ne?
No, not long at all. Lady Harriet told him to take care of me, and... he does everything she tells him.
Leydi Harriet ona benimle ilgilenmesini söylemiş ve... onun her dediğini yapıyor.
I did everything she told me to only to have my husband walk out on me for good.
Bana söylediği her şeyi yaptım ve kocam beni dönmemek üzere terketti.
Your Grams told me everything, including what you'd become when she died.
Büyükanneniz bana o ölünce sizin ne olacağınız da dahil her şeyi anlattı.
You think she told dad everything and that he'll have me examined?
Sence babama herşeyi anlatmış mıdır? Gerçekten beni muayene ettirir mi?
She told my dad everything and he got angry at me.
Herşeyi babama anlatmış, babam da bana çok kızdı.
carole made me come with her to this intuitive nutritionist... who told her she's allergic to everything.
Carole'la şu alternatif beslenme uzmanına gittik... Carole'ın her şeye karşı alerjisi olduğunu söyledi.
- She has told me everything.
- Bana herşeyi söyledi.
She told me how you had her following you around, writing everything you said... documenting life at Wonderfalls for future generations.
Seni etrafta nasıl takip ettiğini, her söylediğini yazdığını Wonderfalls'taki hayatı gelecek nesiller için belgelediğini anlattı.
And after everything she told me and checking on your excellent record... in college I'm wondering why you choose to drive a taxi for a living.
Bütün anlatılanlar ve kolejdeki inanılmaz rekorlarını gördükten sonra şunu merak ettim ; neden geçimini sağlamak için taksi şoförlüğünü seçtin?
She briefed me on everything and she told me that the kids aren't fully aware of the situation and that's the way she wants it.
Bana her şey hakkında bilgi verdi. Dedi ki ; çocuklar durumun tam olarak farkında değiller ve böyle kalmasını istiyor.
Dor two years she poured out her troubles and told me everything.
İki yıl benimle dertleşti, her şeyini bana anlattı.
Not exactly, but my mom told me everything's gonna be fine, and i believe what she says.
Tam değil, ama annem herşeyin iyi olacağını söylüyor, ve söylediğine inanıyorum.
Priya has told you everything about me, hasn't she?
Priya size hakkımda herşeyi anlattı, değil mi?
She told me earlier today she had a plan to ruin everything.
Bu sabah her şeyi mahvedecek bir planı olduğunu söylemişti.
She told me to tell you that everything went fine.
İyi geçtiğini söylememi istedi. Paul Anka yemeğini bitirdi.
When Tristan got pinched, she came to me, told me she had a judge who could fix everything.
Olayı tersten anlamışsın dostum. Trystan yakalanınca Mia bana geldi.
I talked to lori cunningham at rite-aid, she told me everything!
Seni adi yalancı! Adi bir yalancısın! Niye bana söylemedin?
She told'em that I raped her, and they took everything away from me, my license to practice. I'm not even a doctor anymore.
Artık bir doktor bile değilim.
She told me everything.
Sana her şeyi anlatırdı.
she told me 344
she told you 103
she told me that 29
she told you that 61
she told us 16
she tried 35
she turned me down 20
she turned 16
she tried to kill me 33
she texted me 29
she told you 103
she told me that 29
she told you that 61
she told us 16
she tried 35
she turned me down 20
she turned 16
she tried to kill me 33
she texted me 29