Shoulder to shoulder translate Turkish
1,558 parallel translation
I mean, after all these years of us working shoulder to shoulder...
Yani, bunca yıl beraber omuz omuza çalışmadan sonra...
He's never stood shoulder to shoulder with us, and he never will.
O asla bizimle omuz omuza durmadı, ve asla da durmayacak.
Living shoulder to shoulder with people, while others live solitary lives in their natural environment.
Bazıları insanlarla birlikte yaşıyorlar Bazıları da doğal hayatta özgürce yaşamlarını sürdürmekteler
Strutting bucks walk shoulder to shoulder sizing each other up.
Çift olan geyikler daha sonra sürekli yanyana dolaşırlar.
He wants me to take a look at his shoulder.
Omzuna bakmamı istiyor.
You're going to angle the needle toward the left shoulder.
igneyi sol omuza dogru batirmalisin.
Jackie Escott, 25 years old- - dislocated shoulder lac to her thigh, vital signs are stable.
Daha çok soytarı arabası gibi. Jackie Scott, 25 yaşında. Omzu yerinden çıkmış, hayati bulgular normal.
You ripped out your own shoulder when you were trying to push me off of the platform!
- Omzumu yerinden çıkardı.
Uh, uh, I'm gonna have to stabilize that shoulder somehow.
Bunun kıyafetle alakası yok! Bu omzu bir şekilde stabilize etmem gerekecek.
Dr.Torres needs to treat Jackie's shoulder and leg, so, jackie, you need a proxy.
Dr. Torres'in Jackie'nin omzunu ve bacağını tedavi etmesi gerek. - Yani, Jackie birine devretmen gerek.
You would rather hold on to a dress with a dislocated shoulder than let me repair it in surgery for you right now?
Şu anda seni ameliyat edip tedavi edebilecekken, gidip çıkık omzunla o elbiseyi mi tutmak istiyorsun?
You're risking permanent damage to your shoulder over a contest.
Bir yarışma uğruna omzunda kalıcı bir hasar kalmasını göze alıyorsun.
I can't keep checking over my shoulder to see if that crazy Claire Meade is running after me with a bottle of acid.
O manyak Claire Meade bir şişe kezzapla peşimde mi diye arkamı kollamaktan kendimi alamıyorum.
I was just trying to be there for him, shoulder to lean on, someone to bring him soup and I never could've predicted that we'd fall in love.
Ona destek olmak, teselli etmek ve bir tas çorba pişirmek istiyordum, aşık olacağımız hiç aklıma gelmezdi.
I'll be looking over your shoulder every step of the way, so... you'll turn over everything you've got, get me up to speed by the end of the week.
Tüm adımlarında ensende olacağım, bu yüzden beni hızlandırmak için elindeki herşeyi bu hafta sonu itibarıyle bana devredeceksin.
She's gonna have to have that shoulder looked at - it's not that bad, but if it get's infected... let's just say you're not gonna get through a police roadblock with a girl who's crying, or bleeding, or puking.
Onun omuzu tedavi edilmeli. Belki de o kadar kötü değildir fakat enfeksiyon kaparsa... Yanında ağlayan kusan ve yarası kanayan bir kız ile polis barikatından geçemezsin.
You should go, to shoulder the pyre of your father.
Gidip babanin cenaze törenini hazirlamalisin.
We have a 33 year old male caucasian, gunshot victim to left shoulder.
33 yaşında, beyaz tenli, silahla vurularak omuzu parçalanmış bir kurbanımız var.
But does my shoulder look swollen to you?
Omuzlarım sana da şişmiş gibi görünüyor mu?
I think I did something to my shoulder.
Sanırım omzumu incittim.
Just don't expect me to keep looking over my shoulder, living this life of suffocating repression just because you do.
Sırf senin başına geldi diye, benden ikide bir dönüp arkama bakmamı ve insanı durmadan sık boğaz eden bu hayatı sürdürmemi bekleme.
I don't want to argue with you, but what's a water-filter salesman doing with a 45 inside a shoulder holster?
Seninle tartışmak istemiyorum, Ama bir tane su filtresi satıcısı,... omzundaki silah kılıfında 45'likle ne yapar ki?
Gsw to the right shoulder.
Sağ omuzda kurşun yarası.
What did he do, give you a shoulder to cry on, offer to lend a helping hand?
Sana omzunda ağlamanı mı söyledi, yardım mı teklif etti?
You have to release that shoulder or she's gonna lose the baby.
O omzu kurtarmalısın, yoksa bebeğini kaybeder.
You need to reach in and rotate the baby's shoulder counter-clockwise.
İçeri girip bebeğin omzunu saat yönünün aksine çevirmelisin.
He should know that he doesn't have to keep looking over his shoulder everywhere he goes.
Her gittiği yerde, artık.. arkasını kollamak zorunda olmadığını, öğrenmesi gerek.
A strike from the foot to my right shoulder.
Aşağıdan sağ omzuma bir saldırı.
A strike from above to my left shoulder.
Yukarıdan sol omzuma bir saldırı.
I would pick it up... Throw it's back legs over my shoulder and I would drag it through the snow to this little cabin.
Avımı kaldırıp, arka bacaklarını omuzlarım ve karın üzerinde küçük bir kulübeye kadar sürüklerim.
It's spreading all the way up to your shoulder.
Kolumu mu? Omzuna doğru yayıIıyor.
I tried to get him up and outside. I carried him part of the way, balancing him on my shoulder.
Onu dışarıya çıkarmaya çalıştım kollarının altından dengeli bir şekilde tutarak sürükledim.
When an individual pigeon, for example, happened to look over its left shoulder.. and the reward mechanism just happened to click in at that point.. .. it would have got the idea that it was looking over the left shoulder that had got it the reward so it tried it again.
mesela eğer güvercin sol omuzundan baktığı sırada mekanizma da tam o anda çalışırısa kuş kendince bir fikir edinir.
I can feel her hand on my shoulder when I'm out sleepwalking, guiding me back to my own bed.
Uykumda yürürken elini omzumda hissediyorum beni yatağıma yönlendiriyor.
It landed on my mother's shoulder, and she smashed it to the floor.
Kuş omzuna konunca annem onu yere çaldı.
Right shoulder to the wall.
Sırtınızı duvara dönün.
You gotta make sure it's pulled right back to your... shoulder or it's going to kick back.
- Dikkatli ol. Tetiği çekmeden omzuna- - İyice oturt yoksa geri teper.
* Down to the ground, it's all on your shoulder *
# Omzunda yük olup seni dibe itiyor
Get your hand off my shoulder... because I've got a fatty to burn. And it's not going to work.
Ama işe yaramayacak.
Years of wearing a bad bra can contribute to upper back and shoulder pain.
Yıllar boyu kötü sütyen giymek sırt ve omuz ağrılarına yol açabilir.
And this handle... is an exact match to the bruise on Jenna's left shoulder.
Ve bu çanta sapı Jenna'nın sol omzundaki çürük iziyle birebir aynı.
And a cute girl even tapped me on the shoulder to say...
Ve güzel bir kız omzuma dokunarak, dedi ki...
If you made the decision to shoulder the name of Kage, then you must do what is necessary as Sasuke's friend.
Eğer Kage adının yükünü alacaksan o zaman Sasuke'nin arkadaşı olarak doğru olanı yapmalısın.
That dad might need a shoulder to lean on, too.
.. babamında bir omuza ihtiyacı olduğunu anlayamamışım.
Greedy mouths wanting to be fed and who has to shoulder the burden?
Doyurulmayı bekleyen aç gözlü ağızlar... bu ağır yükü kim kabul eder ki?
Don't forget that you have a shoulder to lean on in this world
Bu dünyada başını koyacak bir omuz olduğunu unutma.
It's absurd to be carrying around a shoulder bag... in your own home.
Çünkü kendi evinde sırt çantasıyla dolaşman çok saçma.
- It's spreading to your shoulder.
Omzuna doğru yayılmaya devam ediyor.
Mr. Chairman, President Zia is the only one willing to shoulder the risk of actively training and funding the mujahideen while Egypt and Saudi Arabia...
Ziya'ül Hak mücahitlerin aktif olarak eğitilmesi ve para yardımı yapılması riskini sırtlanan tek kişi. Ve tabii Mısır ve Suudi Arabistan.
I suppose you thought it was a good idea to have everybody you ever met park on this shoulder.
Eminim size göre arabalarınızı etrafa park etmek güzel bir fikirdi.
One shoulder is to carry the bride's palanquin and..
Birinde düğüne tebriklerimi taşırım.
shoulder 84
shoulders 41
shoulder arms 17
shoulders back 37
should 158
shoulda 16
shouldn't 30
should have known 22
shouldn't take long 23
should i be worried 118
shoulders 41
shoulder arms 17
shoulders back 37
should 158
shoulda 16
shouldn't 30
should have known 22
shouldn't take long 23
should i be worried 118