English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ S ] / Show her in

Show her in translate Turkish

924 parallel translation
Show her in here.
İçeri gelsin.
Show her in, Sidney.
İçeri gönder, Sidney.
Show her in.
İçeriye girsin.
Well, show her in, Gladys.
İçeri al Gladys.
Show her in.
İçeri al.
- well, show her in, Hubero.
Pekala, içeri getir, Hubero.
Yes, show her in.
Evet, içeri alın.
Show her in.
Onu içeri gönder.
Show her in.
Göster onu.
Well, hell, show her in.
Vay canına! İçeri al o zaman.
Show her in, Mrs. Pearce.
İçeri buyur edin Bayan Pearce.
All right, show her in.
Pekala, gönder.
Show her in.
İçeri alın.
Good. Show her in.
İçeri al.
To show her utter contempt for Jack, she picked out the most deplorable looking tramp in the dancehall.
Onu aşağıladığını göstermek için salonun en zavallı avaresini seçti.
- I've got a great spot for her in this show.
- Gösteride önemli bir yer vereceğim.
I want to show her that I believe in her, and how else can I do it?
Ona inandığımı başka nasıl gösterebilirim?
One day, I'll take you out in the jungle, and we'll pick some flowers... and I'll show you the place where Tarzan laid her down to sleep.
Bir gün seni ormana götürürüm, çiçek toplarız... ve sana Tarzan'ın uyusun diye anneni koyduğu yeri gösteririm.
Give her a bracelet instead, because Sonya isn't dancing in this show.
Onun yerine bileziği ver, çünkü Sonya dans etmeyecek.
- My wife never held up a show in her life.
- Karım bu zamana kadar hiçbir gösteriye mani olmamıştır.
Shut up, the contractor included her in the show
Kapa çeneni, girişimci onu da gösteriye dahil etti.
This is packing them in every show.
Bu her gösteride yapılır.
Jeff only wants her in the show because she's the best.
Jeff şovda onu istiyor, çünkü o bir numara.
I think everything in the show is probably terrific, except me.
Şovdaki her şeyin harika olacağını düşünüyorum, benim dışımda.
Who else but Maria D'Amata would show up at her world premiere alone together with a couple that everybody knew were in love with each other?
Maria D'Amata'dan başka kim ilk filminin dünya galasına, birbirine aşık oldukları herkesce bilinen bir ciftle birlikte, tek başına gelebilirdi?
I saw you were in love before you dragged her in to show her off and I don't blame you, boy.
Nasıl kaçtığını gördüm. Kalmak için can attığını bile bile hemde. Ama seni suçlamıyorum evlat.
Well, Vicky wants Tim and me to be in the show with her, so she asked Mr. Harris to catch the act last night, and he liked us, so he wants to sign us.
Vicky, beni ve Tim'i şovunda istiyor. Bay Harris şovumuzu izlemiş. Bizi beğenmiş.
Just that you're the queen of the shrews and you'll always have a spot in my show.
Şirretlerin kraliçesi olduğunuz için şovumda her zaman bir yeriniz olacak.
He's not only the boss, he is also doing a show in the first part...
O yalnızca bir patron değil, her şeyden önce bir gösteri yapıyor...
I will show equal love to this Nation and will do everything in my power to make this Nation happy.
Bu Millete ayni ölçüde sevgi göstereceğim ve onları mutlu kılmak için elimden gelen her şeyi yapacağım.
Janey, for some reason... every TV show in the country seems to want you as a guest.
Janey, bir şekilde ülkedeki her TV kanalı seni konuk olarak almak istiyor. - Beni mi?
You'll pick her up after the show in your motorboat.
Şovdan sonra onu motorunuza alacaksınız.
Anyway, I thought I'd show off and cook dinner for us. It'll be fun eating in.
Her neyse, ben de sana havamı atıp, akşam yemeği hazırlayabileceğimi düşündüm.
In the last stages of her illness, did your mother show any... mental peculiarities?
Hastalığının son aşamalarında, anneniz hiçbir. zihinsel tuhaflık belirtisi gösterdi mi?
She said that she is very glad that you took the time out to come up and bring her the mail, and that if in any way she can show her appreciation, please do call on her.
Postayı getirmeye vakit ayırdığına sevindi. Ne kadar memnun olduğunu görmek için onu çağırabilirmişsin.
This commission gave every man in the ship's company the key to opportunity, the chance to show what he's made of.
Bu komisyon, gemideki her adama ne olduğunu gösterme fırsatı verdi.
In that case, I shall show your wife to her room
Bu durumda, ben eşinize odasını göstermek zorundayım.
Maybe we'll go in the garden and she'll show me her parsley.
Belki bahçeye gideriz ve bana maydanozlarını gösterir.
Woe upon you, scribes and Pharisees, you hypocrites that are like whitened sepulchres, fair in outward show when they are full of dead men's bones and corruption within.
Vay halinize din bilginleri ve Ferisiler, ikiyüzlüler! Siz dıştan güzel görünen, ama içi ölü kemikleri ve her türlü pislikle dolu badanalı mezarlara benzersiniz.
I wish I could show her what's in my heart.
Keşke ona kalbimin derinliklerini açabilseydim.
Doctor, why do you always show the greatest interest in the least important things, eh?
Doktor, neden her zaman en büyük ilgini hep en az ilginç şeylere veriyorsun?
Then he must have his passport to show just in case.
Öyleyse, gerekirse göstermesi için pasaportu her ihtimale karşı yanında olmalı.
Why don't you put her in the Fairview show next month?
Neden onu gelecek ay ki Fairview şovda yarıştırmıyorsunuz?
Yeah, that dog show's got her tied up in knots.
Evet, şu köpek şovu yüzünden eli kolu bağlı.
Let me live in the water. Whenever I shit, I'll fan it out with my tail to show there are no fish bones.'
Suda yaşamama izin verirseniz her sıçışımda kuyruğumu kaldırıp hiçbir kılçık olmadığını gösteririm. "
We all must consider that the people's fight is on our shoulders and show everyday in all our actions the necessary will to save the people's fight.
Hepimiz halkın savaşının bizim omuzlarımızda olduğunu bilmeliyiz ve her gün her eylemimizle halkın savaşını kazanacak olan iradeyi göstermeliyiz. "
I wanted her to tell him she'd met a man in Megève who was getting really close to her and that she was afraid she wouldn't resist him very much longer, that if he didn't show up the next day, she was afraid something might happen.
Megève'de ona çok yakın bir adamla karşılaştığını söylemesini istedim ve ona karşı daha fazla direnemeyeceğini ertesi gün gelmezse bir şeyler yaşanabileceğinden korktuğunu söylemesini istedim.
Sensors continue to show the area as completely Earth-like in all respects.
Alıcılar, bölgenin her açıdan Dünya gibi olduğunu gösteriyor hâlâ.
Every contestant, in addition to getting a large fee is entitled to three drinks at the BBC or if the show is over, seven drinks
Yüksek ücretin yanı sıra, her yarışmacının BBC'de 3 içki hakkı var. Program bitmişse, 7 içki.
And now for the first item this evening on the Menu, the team have chosen as a little hors d'oeuvres an item and I think we can be sure it won't be an ordinary item in fact the team told me just before the show that anything could happen, and probably would
Şimdi de ekibin menüden ordövr olarak seçtiği ilk parçaya geçelim... Bunun sıradan bir parça olmayacağı kesin. Ekibin yayından önce dediğine bakılırsa her şey olabilirmiş.
I wonder she can still show her face in the town.
Kasabada milletin yüzüne nasıl bakacağını merak ediyorum.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]