English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ S ] / Show him in

Show him in translate Turkish

661 parallel translation
Show him in.
İçeriye alın.
- Show him in, Hobson.
- İçeri buyur et, Hobson.
Then show him in.
Sonra onu içeri al.
- Show him in, will you please?
- İçeri alır mısın Iütfen?
- Show him in.
- İçeri gönder.
- Shall I show him in?
- İçeri alayım mı?
- Show him in, Felix.
- Al, Felix.
- Show him in.
- Müsaade edin.
Show him in.
İçeri getir.
- Show him in.
- Onu içeri alın.
Show him in.
İçeri alın.
I wouldn't show him in a convict suit so his family could see his picture in the paper.
Ama çocukları ya da annesi onu gazetede mahkum kıyafetiyle fotoğrafını görsünler de istemezdim.
Show him in, Lily.
İçeri gönder, Lily.
Show him in.
Ona içeri al.
- Chief of Roman Police, sir. - Show him in.
- İtalyan Polis Şefi efendim.
- Show him in.
- Gelsin.
Oh, show him in.
İçeri gönder.
- By all means, show him in.
- Elbette, içeri alın.
- Show him in, will you?
- İçeri alın lütfen.
- Show him in.
- İçeri al.
Show him in and serve breakfast.
İçeri al ve kahvaltı ikram et.
- Oh, yes, show him in.
- Evet, içeri gönder.
- Show him in, William.
- İçeri al William.
- Show him in.
- Kendisini içeri alın.
Show him in.
İçeri al.
Show him in.
Gelsin.
All right, show him in.
Pekala, onu içeri alın.
When the servant comes in, I'll ask him to show you to the door.
Uşak geldiğinde, size kapıyı göstermesini isteyeceğim.
Just give him the chance he was lookin for to show Americans isn't like us - that they recognize and respect merit in whatever class of life, however humble.
Amerikalılar'ın bizim gibi olmadığı, hangi sınıftan olurlarsa olsunlar... insanların değerini anlayıp saygı gösterdiklerini belli etmesi için ona bir şans verdim.
When he's been scrubbed, show him Hindley's room.
Temizlendikten sonra ona Hindley'in odasını göster.
Mr. William Marshall, Chicago industrialist and opera patron... is in our midst to take supper with the Hubbards and the Giddens... who will show him what our famous Southern hospitality is like.
Bay William Marshall, Chicago'lu sanayici ve opera sahibi Hubbards ve Giddens aileleriyle akşam yemeğinde biraraya gelecek. Kendilerine ünlü Güneyli misafirperverliğinin örneklerini sergileyecekler.
Show him the envelope the pictures came in.
Resimlerin geldiği zarfı göster ona.
When I get out of this shithouse, I'll show him. I feel like smashing him in the head.
Buradan çıktığımda Staffera'nın kafasını ezmek istiyorum, yemin ederim!
Better show him in.
İçeri gelsin.
That's why we got him in the show.
Bu yüzden onu gösteriye aldık.
Sometimes if we make a mistake in the show, he'll ask if I'll stay and rehearse with him.
Bazen gösteride bir hata yaptığımızda, kalıp onunla prova yapmamı istiyor.
Show him to you the first thing in the morning.
Tabii, şüphesiz. Sabah sana onu gösteririm.
He was captive, in chains, yet the lord of the five cities could not show him mercy?
- Zincire vurulmuş bir tutsaktı. O haldeyken bile Beş Şehrin Efendisi ona merhamet edemedi!
Because God could find no lower creature on earth nor a sinner worse than I, in order to show that all virtue and good comes from Him, not us.
Çünkü tanrı, tüm erdemin, iyi şeylerin bizden değil ondan geldiğini göstermek için dünya üzerinde benden daha kötü bir yaratık ve günahkar bulamazdı.
"I haven't seen him at the club " or at the horse show in years. "
"Yıllardır ne kulüpte ne at yarışlarında gördüm."
I wrote to him and told him I was in your show and asked him to call me opening night.
Senin şovunda sahne alacağımı ve ona açılış gecesi beni aramasını yazdım.
Pay him my compliments and show him in.
Ona saygılarımı ilet ve onu içeri al.
[Carlotta Narrating] I knew he was anxious to see them as soon as possible... so I decided to stop offi at his apartment... in case he should be there to show them to him.
Onları en kısa zamanda görmek için sabırsızlandığını biliyordum... Apartmandaki ofisine uğramaya karar verdim. oradaysa Resimleri o'na göstermek istiyordum.
You've seen him before, years ago, in that show in Central Park.
Onu görmüştün, yıllar önce Central Park'taki oyunda.
Well, enough to scare me you wouldn't show up in time and we'd lose him.
Senin zamanında gelmeyeceğinden ve onu kaybedeceğimizden korkacak kadar.
Are you gonna tell him that they want you to stay in the show? Sure.
- Şova katıldığını söyleyecek misin?
You got Alec believing you're a plaster : Well, I'll show him the cracks in you.
Alec'i ne kadar sağlam olduğuna inandırmak istiyorsun, zayıf yanlarını ona göstereceğim.
I waited for him in the draw over the crest of that hill, but he never did show up.
Bir süre tepede durup, gelir diye bekledim ama gelmedi, Yüzbaşım.
Thanks to him I was hired from Japan to dance in this show.
Onun sayesinde Japonya'dan buraya gösteride dans etmeye gelebildim.
He wants to fire me unless I promise to show him my scripts in advance.
Program metnimi önceden göstereceğime söz vermezsem beni kovmayı düşünüyor.
Just look at him measuring his strength with the youngsters, straining his flabby muscles to show off in front of that cute girl.
Şuna bakın, gençlerle boy ölçüşerek, şu tatlı kızın önünde sarkmış kaslarını zorluyor ve gösteriş yapmaya çalışıyor.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]