English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ S ] / Smack it

Smack it translate Turkish

330 parallel translation
Listen, Eddie, we'll take that song and smack it over for you.
Bak Eddie, bu şarkının gösterisini biz alalım.
Babies, smack it over big.
Kızlar başaracaksınız.
One side, boys. One side. I'm gonna smack it!
Teşekkür ederim.
All right, let's see you smack it.
Pekala. Nasıl vurduğunu görelim.
Now that they've pitched me a fat one... I'm gonna smack it right out of the ballpark.
Tam da iyi bir top fırlatmışlarken onu sahanın dışına göndermeye kararlıyım.
He raise it up, they find ways to smack it back down.
Kaldırırsa, indirecek bir yol bulur onlar.
I'm gonna catch it in the coat and smack it with the hammer.
Paltonun altında yakalayıp çekiçle döveceğim.
No dame gonna smack me first and get away with it.
Kimse bana tokat atıp da yanına kar kalamaz.
The railroad's gonna come right smack through your land and there ain't a thing you can do to stop it.
Bu demiryolu, arazini yokedecek ve yapacağın hiç bir şey yok.
I didn't mean to blow it smack into your eyes.
Ben onları gözüne üflemek istememiştim.
It's the fishing smack Santiago.
Balıkçılar kayığı, Santiago.
Another couple of feet, we'd smack right into it.
Birkaç metre daha gitseydik, çarpmış olacaktık.
I just want to set you right about something you couldn't see... because it was smack up against your nose.
Sadece size burnunuzun dibinde olduğu için göremediğiniz.. .. bir şeyi göstereceğim.
The map said it was Quito... and it was right smack on the equator.
Haritada "Quito" diye yazıyordu. Ekvator'un yanı başındaydı.
Against three that saw her smack away from it.
Üç tanesi de başka bir yerde görmüş.
Smack her and let it go at that.
At tokadı, bırak gitsin.
Yeah, but I didn't mean to blow it smack into your eyes.
Evet ama ben kalbine girmeye çalışmadım.
It all adds up... and places our friend in the morgue right smack at the scene of the crime.
Bütün veriler... morgdaki dostumuzun suç mahallinde bulunduğuna işaret ediyor.
Mr. Darrow, I hate a man that's mealymouthed, so I'll come smack out with it.
Bay Darrow, samimiyetsiz adamlardan nefret ederim. Bu yüzden pek hoşnut olduğum söylenemez.
Cos I got a gun on you under this table and it's pointing smack at your belly.
Çünkü masanın altından silahım sana doğru yönelmiş durumda.
Wouldn't have needed it if that meteor hadn't stuck its nose smack in that lower level.
O meteor çarpıp titretmeseydi, şimdi eskisi gibi olurdu.
It also seems obvious that maybe we're carrying this fairy-tale nonsense a little too far... right smack into reality
Belli olan bir şey daha var, galiba bu masla isini biraz fazla ileriye götürüyoruz, gerçeğe dönsek iyi olur.
It might be a fishing smack, or it might be the conning tower of a sub, sir.
Belki bir balıkçı teknesidir ya da... denizaltı gözetleme kulesidir efendim.
Smack it!
Sus be!
You think it's anything got to do with that smack I got on the head?
Sebebi kafama yediğim darbe midir?
He's going to take the best land in these parts and put it right smack under the Tennessee river.
Buraların en güzel toprağını alacak ve Tennessee Nehri'nin altında yok edecek
You could too give me a smack in the face, but it's true.
Sen de yanağıma bir tokat at, gerçek bu ama.
That's it! Smack him good!
Güzelce patakla onu!
Next time I'm going to smack her right across the mouth with it.
Bir dahaki sefere o sandviçleri suratına fırlatacağım.
In truth, the thought of that poor boy on the cross brings a tear to my eye, even if it would smack of the ridiculous if I told it to others.
Hakikaten zavallı çocuğun çarmıha gerili olduğu düşüncesi gözlerimi yaşartıyor,... bundan başkalarına bahsedince saçmalığın daniskası haline gelse bile.
Shootin'smack at 11, and you got her on it!
11 yaşında eroin kullanıyor, ve bunun sebebi sensin.
Sometimes you run smack into your destiny... on the very road you take to get away from it.
Bazen kaderinden kaçmak istesende, o seni yine de yakalar.
And I'm looking right smack-dab at it.
Şimdi de tam karşımda oturuyor.
AND RICHARD THOUGHT IT WAS ME, SO HE WENT OVER TO MIKE AND HE KISSED HIM RIGHT SMACK DAB ON THE LIPS.
Richard da onun ben olduğumu sandı, Mike'a doğru yürüdü ve dudağının sağ tarafına bir öpücük kondurdu.
Dope, drugs, weed, grass, toot, smack, quackers, uppers, downers, all-arounders... You name it, we want it.
Uyuşturucu, ot, toz, beyaz, eroin, derman, hap, ne varsa...
Nine billion big ones to help disease young minds with marijuana, smack, toot, crackers, you name it.
9 milyar dolar, genç beyinleri marijuana, eroin, kokainle, zehirlemek adına.
Wouldn't be able to smack you round the head when they feel like it.
Canları istediği zaman ensene şaplağı yapıştıramazlar.
Do it again - smack!
tekrar - şlap!
I have to wait for it to smack into me.
Bir şeylerin birden aklıma gelmesi için beklemem gerek.
Cool it or I'll smack you one.
Sakin ol yoksa tokadı yersin.
If you smack this baby here, it'll open up like a big walnut.
Buraya elinle vurursan Normie, büyük bir ceviz gibi hemen açılır bu.
You just wanna be quiet or I'm gonna smack you now, I mean it!
Kapa çeneni yoksa gününü görürsün.
That'll make it very difficult for you to move that smack, even if you have it.
Senin için o malı taşımak zor olacak sahip olsan bile.
Look, you go down this road and you run right smack-dab into the heart of where it all started.
Bak, bu yoldan gidersen, kendini o müziğin başladığı yerin ortasında bulursun.
I'll smack him around. I'll throw it against the wall, and if there's one spark of life left in its twitching little body, I'll strap it to a chair, tape its eyelids open, and make it watch Thirtysomething.
Onu yerden yere vuracağım duvara fırlatacağım ve küçücük bedeninde hâlâ hayat belirtileri kalırsa onu kayışla sandalyeye bağlayıp, göz kapaklarını bantlayıp Thirtysomething'i izleteceğim.
It's a building of some sort, stood on a plane of frozen methane, smack in the middle of a storm belt.
Bir çeşit bina, donmuş metanın üzerinde, çok güçlü bir fırtına bölgesinin tam ortasına konulmuş.
I'd love to smack Joey Zasa and then whack the fag. But it's impossible.
Joey Zasa'yı dövüp, sonra da öldürmeyi çok isterim ama bu imkansız.
When the time comes... I'll smack her around a little. And that's all it will take.
Zamanı geldiğinde... onun çaresine de bakacağım elbette.
Last fall, a flock of ducks, 40 or 50 of'em, landed right smack in the middle of it.
Geçen sonbahar, bir ördek sürüsü, kırk elli tanesi birden gölün tam ortasına kondu.
Since it's the'90s, you don't just smack a guy in the face.
Bu 90'larda olduğu için, sadece yüz bir adam şaplak yok.
Just taste it and you'll smack your lips!
Sadece tat ve dudaklarını şapırdat!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]