Smell translate Turkish

He doesn't smell of alcohol and he's not talking.

Alkol kokmuyor, konuşmuyor da.

What is that smell? !

Bu koku ne?

Well, there's no pen here, just dirt and things that smell like dirt.

Burada kalem falan yok. Sadece pislik ve pislik kokusu var.

Those fish guts smell particularly foul this evening.

Balık bağırsakları bu akşam çok daha kötü kokuyor.

Mmm, you smell like Lysol wipes.

Islak mendil gibi kokuyorsun.

Not old guys that smell like soup.

Çorba kokulu ihtiyarlar için değil.

Nick, you smell like death.

Nick, leş gibi kokuyorsun.

I just like the smell.

Kokusunu seviyorum.

I don't know how much hot water is left and I smell you from here.

Ne kadar sıcak su kaldığını bilmiyorum ama kokunu buradan aldım.

Ooh, you don't smell so sweet, but you know, that's nothing 10 or 12 showers can't fix.

Güzel! O kadar güzel kokmuyorsun ama 10, 12 kere falan duş alsan geçer.

Put on your makeup. I can smell you from here.

Şunu sür hadi üstüne, ben bile buradan kokunu alabiliyorum.

Then I ran into every room to rub myself on all my clothes and belongings, to get the Mr. Peanutbutter smell back.

Sonra odaların hepsine girip bütün kıyafetlerime ve eşyalarıma sürtündüm. Mr. Peanutbutter kokusu için.

There's so much to smell.

Koklanacak o kadar çok şey var ki.

- You smell nice.

- Çok güzel kokuyorsun.

She's going to Oberlin, likes Thai food and the smell of a fire on the first really cold day of winter.

Oberlin'e gidiyor, Tay yemeklerini ve kışın ilk soğuk günündeki ateş kokusunu seviyor.

Everyone likes the smell of fire on the first cold day of winter.

O ateş kokusunu herkes sever.

You're so full of skinkinslat I can smell it from here.

Çok fazla ıvır zıvırla dolusun, kokusu buradan bile geliyor.

I have no color, I have no shape, I have no smell and I am weightless.

Bir rengim yok bir şeklim yok, kokum yok ve ağırlığım da yok.

They do smell nice.

Çok da güzel kokuyorlar.

I smell candles and-and pew polish.

Mum ve tahta cilası kokusu alıyorum.

Uh? Your hands smell like steering wheel.

Ellerinde direksiyon kokusu var.

Why do you smell like a martini bar in 1950?

Neden 1950'lerdeki martini barı gibi kokuyorsun?

Liv, you smell that?

Liv, kokuyu aldın mı?

I can smell it on him.

Onda bunu koklayabiliyorum.

Uh, that's not a sexy smell.

O seksi kokmuyor.

You can almost smell the estrogen, can't you?

Östrojen kokusunu alabiliyorsun, değil mi?

Pretty good, huh? Ah, the smell is so clean.

Kokusu öyle temiz ki.

You smell that?

Kokuyu alıyor musun?

I can smell her.

I kokusunu alabiliyorum.

What's that smell?

Bu koku da ne?

♪ Don't smell the shirt ♪ ♪ You're running out of time. ♪

Zamanın azalıyor tişörtü koklama

I hate the SMELL of the beer!

Bira kokusundan nefret ediyorum.

Is that pot I smell?

Bu kokan esrar mı?

I like how you smell when you come home at night.

Geceleri eve geldiğinde kokunu çok seviyorum.

- What do I smell like?

Nasıl kokuyorum?

You smell faintly of... of beer.

Böyle hafif... bira kokuyorsun.

I smell cupcakes.

Kap kek kokusu alıyorum.

Mmm, still smell a hint of beer.

Hâlâ biraz bira kokusu alıyorum.

You smell the farmer!

Çiftçi kokuyorsun!

I smell it too.

Ben de alıyorum.

I smell meat!

Et kokusu alıyorum!

You look dreadful and you smell worse.

Berbat görünüyorsun. Ve çok kötü kokuyorsun.

Don't you think she'll smell a rat when no one turns up at her private audience?

Sence özel görüşmeye kimse gitmeyince biraz şüphelenmez mi?

You can smell the socialism on him.

Üzerinden sosyalizm kokusunu alabiliyorsun.

Attraction isn't so much about looks as smell.

Çekim görünüşten çok kokudan kaynaklanıyor.

Well, does she smell good?

Güzel kokuyor mu?

Helps me not smell the cats.

Kedi gibi kokmamı engelliyor.

They smell blood, they'll come swimming.

Kan kokusuna gelirler.

Ah, smell that Labrador Peninsula air.

Labrador Yarımadası havasını kokla.

What's that smell?

- Bu koku da ne?

I like the way they smell, and I like the way that they... the-the feel of their skin,

Kokularını severim.