English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ S ] / So far away

So far away translate Turkish

1,165 parallel translation
You seem so far away.
- Uzaklarda gibisin?
It's so far away.
Çok uzak.
It is two pairs of stars revolving around each other but so far away they look like one.
Birbiri çevresinde dönen iki yıldız ama öyle uzaklar ki tek gibi görünüyorlar.
Captain, if you don't accept our terms, the Enterprise will be pushed so far away, that by the time you return, your children will be grandparents.
Atılgan o kadar uzağa itilecek ki, geri dönebildiğiniz zaman, çocuklarınız torun sahibi olmuş olacak.
Maria... all mine, so far away... if you came back some day
Maria... Her şeyim, çok uzaklarda Bir gün dönersen eğer
You're so far away.
O kadar uzaktasın ki.
That is so far away.
Çok çok uzakta.
Your brother wants to send a radar signal to a point in space so far away it'd take 92 years to get there and 92 years to get back.
Kardeşin o kadar uzaktaki bir yere sinyal göndermek istiyor ki... sinyalin gitmesi 92 yıl sürecek, dönmesi 92 yıl.
You know how crazy we get at certain times of the month and with the full moon and being so far away from home.
Bilirsiniz biz kadınlar her ay belli zamanlarda biraz asabi oluruz... ve dolunayda ve de evden uzaklardayken.
Because you went so far away... but at your back... you're different.
Çünkü sen çok uzaklara gittin... ama geri döndün... farklısın.
- and since you're so far away, I'll write louder -
# Çok uzakta olduğun için, daha yüksek sesle yazacağım. #
I was so far away from the shore.
Kıyıdan oldukça uzaklara.
So far away.
Yani çok uzak.
It just seems so far away.
O kadar uzak görünüyor ki.
I'm not here. And there is so far away.
Ve orası çok uzak.
- You shouldn't have moved so far away.
- Uzağa taşınmaman lazımdı.
The only future I wanna think about is so far away I think I'd need a telescope.
Benim düşünmek istediğim tek gelecek çok uzakta.Öyle ki teleskopla bakmam gerek
I've sent a message to Tau Alpha C but it's so far away, it could take days to get there.
Tau Alpha C'ye bir mesaj yolladım, ama ulaşması günler alır.
- What did yeh get a gig so far away for?
- Niye böyle uzak tarihli bir konser aldın ki?
Your mother let you marry someone from so far away?
Annen nasıl bu kadar uzak bir yerde evlilik yapmana izin verdi?
What? Kennedy rubbed Lem's nose in shit. Said if we didn't go into Cuba, which was so close why go into Vietnam which is so far away?
Suikastın en fazla yararını gören iki adamdan... eski Başkan Johnson'dan ve yeni Başkanınız Nixon'dan...
But you're so far away...
.. ama öyle uzaktasın ki..
We can say that if our message does hit another planet then, almost certainly, it'll be so far away that if those people up there had a telescope looking back at us, then what they would be seeing is not us at all,
Şunu söyleyebiliriz ; mesajımız bir diğer gezegene ulaşacaksa kesinlikle çok uzun bir zaman alacaktır. Ve oradakilerin bize baktıkları bir teleskopları varsa gördükleri bizler değil, 65 milyon yıl önce var olan dinozorlar olur.
Now, if the soil is contaminated so far away... there must be more leaky canisters than we thought.
Eğer toprak bu kadar zamandır kirlenmiş ise sandığımızdan daha fazla sızıntı yapan kutular var demektir.
You know, the big two-five is not so far away.
Biliyorsunuz, büyük 25'e çok da bir şey kalmadı.
Thank you for coming from so far away.
Geldiğiniz için sağolun!
They live so far away, in Paris.
Çok uzaklarda, Paris'te yaşıyorlar.
It's so far away.
Çok uzakta.
Why are you standing so far away from me?
Neden benden o kadar uzakta duruyorsun?
It seems so far away.
Çok uzaklarda kalmış gibi.
There are so many and so far away that they can't be counted.
O kadar çok ve o kadar uzaktalar ki sayılamıyorlar.
It's just I've never seen a beautiful lady reading the Guide so far away from a TV.
Sadece, ben hiç tv rehberi okuyan güzel bir kadını televizyondan bu kadar uzak görmemiştim.
- Please don't go so far away.
- Lütfen uzağa gitme.
I've got away with it so far... and I'm going to go on.
Ben de şimdiye kadar paçayı kurtardım ve böyle devam edeceğim.
Oh, yeah, but it's so far a..... away.
Oh, evet, ama öyle uzak ki..... uzak.
Like I just held them far away from me, so they did the same to me.
Sanki onları kendimden uzaklaştırmıştım, onlarda aynısını bana yaptılar.
To get as far away as I could so that this could never happen.
Bundan kaçmak için. Kaçmak için olabildiğince uzağa gittim. Ama asla kaçamıyorum.
As I'm leaving the parking lot, I realize that Thurlon, the producer, got this incredibly good space right by the exit, and they put me far away in the back, so I go on the air that night, I give it a 3.
Bilmiyorum. Çünkü parktan çıkıyordum ve yapımcı Thorlow'un girişin hemen yanındaki harika yeri almış olduğunu gördüm. Ve beni en arkaya kadar yolladılar.
It was blowing so strong that day... that it blew her petticoats... far away.
O gün rüzgar öyle sert esti ki, küçük eteği havalandı. Kör! Kör!
Of course, but far away home, so weak is that... I doubt very much that She likes the idea. Doubts.
Elbette öyle ama bu haldeyken onu evden uzaklaştırmanın kızımın hoşuna gideceğinden şüpheliyim.
- Potsdam is so far away.
Potsdam çok uzak.
Mommy went crazy... and went far, far away... so it's going to be just you and me for a while.
Annecik çıldırdı... ve uzaklara gitti, çok uzaklara... Yani anlayacağın bir müddet için sadece sen ve ben varız.
I want to see what it's like up there, so high and far away. I understand.
Yukarının neye benzediğini, nereye kadar uzandığını görmek istiyorum.
She's about that far away... Typical... So, Joel, what kind of medicine do you do?
Ama sonunda hayatımın önümüzdeki üç ay içinde üreteceği parayı hesaplayacak bir formül buldum.
He had to stay far away from this incident so as not to endanger his Bajoran sympathisers.
Bu olaydan uzak durmak zorundaydı böylece Bajoran yandaşlarını tehlikeye atmayacaktı.
My mistress had become so ill... that we had to take her to a doctor... a specialist who lived far away.
Hanımım o kadar hastalandı ki... onu uzakta oturan... uzman bir doktora götürmek zorunda kaldık.
Dear God, make me a bird so I can fly far, far, far away from here.
Yüce Tanrım, buradan çok, çok uzağa uçmam için beni bir kuş yap.
We prayed for God to turn me into a bird so I could fly far away?
Uzaklara uçabilmek için Tanrı'dan beni kuş yapmasını istemiştim hani?
And then far away I heard a scream and everybody running,... and so I went, too.
Sonra uzaktan gelirmiş gibi bir çığlık ve koşuşturmalar duydum,... ve ben de o yöne gittim.
I may be a little loose, but I am not so far gone that I will turn away a packed hearse.
Kafam biraz iyi olabilir ama dolu bir arabayı geri çevirecek kadar kötü durumda değilim.
So... far away.
Çok da... uzak.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]