English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ S ] / So far

So far translate Turkish

15,603 parallel translation
How do you like it out here so far?
- Şimdiye kadarki izlenimin nedir?
You've played your cards well so far.
Şu ana kadar kartlarını güzel oynadın.
So far, neither Shean nor Mark
Şimdiye kadar Mark ne de Shean ne
Uh, yeah. Well, so far he's not.
Evet ama şu ana kadar hiç de öyle görünmedi.
Oh, the fuhrer has done very well so far, of course.
Oh, Fuhrer şimdiye kadar en iyisini yaptı, Elbette.
Ah, he's working with a legal attaché in Croatia, trying to track down Samar, but, you know, his favors only extend so far.
Samar'ı izlemek için, Hırvatistandan bir ateşe ile çalışıyor, Biliyorsun ki onun da yapacaklarının bir sınırı var.
So far, the King has refused to listen to me.
Şimdiye kadar kral beni dinlemeyi reddetti.
Look at her, she's so far out of my league, I can't think.
Ona baksana, benden o kadar üstün ki sağlıklı düşünemiyorum.
... the young cuckoo will go so far as to fake injury, prompting the adult jay to carry the cuckoo along the migratory route to eastern Africa.
... hatta genç guguk kuşu yaralanmış numarası yapar ve Doğu Afrika'ya göçleri sırasında yetişkin alakarganın kendisini taşımasını sağlar.
Shove that gun so far up your ass You's taste gunpowder.
Silahı çoktan götüne sokup barut tadını aldırırdım.
We can only keep stretching our rations so far.
Yiyecekleri daha fazla azar azar pay etmemiz mümkün değil.
So let's go over what we've got so far.
Elimizde ne olduğuna bir bakalım.
It's as high as I could nail down so far.
Bulabileceğimin en iyisiydi.
He set the fire to destroy any potential forensic evidence, and so far it's worked.
Adli kanıtları yok etmek için, orayı ateşe verdi ve işe yaramış gibi görünüyor.
So I'm not so far from the aristocracy as you might think.
Yani soylular sınıfına sandığın kadar uzak değilim.
Like a king, so far.
- Şimdiye kadar bir kral gibi.
So far, nothing has changed my mind.
Şu ana kadar fikrimi değiştiren bir şey olmadı.
Looks pretty smooth so far.
Şu anlık etraf sakin gibi.
- There was no-one there, so far as I could see.
- Kimse yoktu. Görebildiğim kadarıyla.
He's got us beat. So far.
Herif hakladı bizi.
Well, Hallward seemed to have a hand in all of it so far, sir.
Hallward'ın şimdiye kadar her şeyde parmağı var gibi gözüküyordu, efendim.
- Good, so far as I know.
- Bildiğim kadarıyla iyiydi.
So far as my father would allow.
Bir yere kadar babam izin verirdi.
All right, here's what we know so far.
Şu ana kadar bildiklerimiz.
Not so far as I know.
Bildiğim adarıyla almadılar.
Erm... seems to have been pretty well liked, so far as I could make out.
Çözebildiğim kadarıyla oldukça tanınmış biri olduğu gözüküyor.
But what makes you think he went so far as to kill him?
Fakat, sana onun işi adam öldürmeye kadar götürdüğünü düşündüren ne?
And she was there. So far as I know.
- O da oradaydı bildiğim kadarıyla.
- They haven't made much of a job of it so far.
- Şimdiye kadar pek bir iş yapmadılar.
Well, so far, I've got "Royal Palace 50", "Dark Venetian 80" and "Greek Scholar 200".
Şimdiye kadar "Royal Palace 50" "Dark Venetian 80" ve "Greek Scholar 200" buldum.
No, not so far as I know.
Hayır, bildiğim kadarıyla değil.
The route Sandra Jordan took home from work every evening is almost identical to that most likely taken by Ingrid Hjort, in so far as it took them both past the park and the night school.
Sandra Jordan'ın işten eve giderken kat ettiği güzergah, Ingrid Hjort'un kat ettiği güzergah'la hemen hemen aynı. Her ikisi de parktan ve akşam okulunun oradan geçiyordu.
So far. Yes, well.
Pekâlâ.
It's done a pretty good job so far.
Şimdiye kadar çok iyi iş çıkardı.
Everything... everything we've tried to achieve so far could be lost.
Dinle Sara, başarmak istediğimiz her şey kaybolabilir.
So far, the countdown is...
Artık geri sayım için...
So far as I can tell, she's a genuine split personality.
Anladığım kadarıyla ağır bir kişilik bölünmesi yaşıyor.
So far I've never lost a case before any judge.
Bugüne kadar, aldığım hiçbir davayı kaybetmedim.
I'd never have gone so far if it weren't for Laura.
Laura olmasa asla bu kadar ileri gitmezdim.
Being lured to that hotel so far away is no coincidence.
O kadar ücra bir oteli seçmesi tesadüf değildi.
Laura had taken it so far, there was no turning back.
Laura olayı öyle bir raddeye getirmişti ki, artık geriye dönüşü yoktu.
However, I have found that witches for hire can only be trusted so far, and so... meet the Sisters, wayward souls with an extraordinary capacity for magic.
Şu ana kadar güvenilebilir kiralık cadıları topladım Kız kardeşlerinle tanış asi ruhları, inanılmaz bir kapasitede sihir için bir arada.
Well, so far I kinda like your boss.
Şimdilik patronunu sevdim.
But you've come so far, Oliver.
- Ama çok mesafe katettin Oliver.
God, if only you weren't so far away. I wish I could just somehow magically appear there and meet you in person.
Buradan yanına bir şekilde ışınlanıp seninle yüz yüze tanışmayı dilerdim.
♪ Brian came so far, but he never found a wife ♪
Brian dünya yol geldi Ama gelin görün ki hiçbir hanım bulamadı
I will drop you to your knees and shove my racket so far down your throat you'll be ( bleep ) my grip for a week!
- Seni dizlerinin üzerine çömeltip raketimi, boğazının dibine kadar sokacağım! Bir hafta boyunca yaşattığım acıyı çekeceksin!
What happened so far wasn't nice.
Şimdiye dek olanların hepsi güzel şeyler değildi.
Plus the one in hap's ass so far.
O kadar.
So, as far as the police on the scene believe, whoever attacked them was invisible.
Olay yerindeki polisin inandığına göre, saldıran kişi görünmezmiş.
- So as far as I'm concerned, that's Team Flash material to me.
- Yani bence, tam da "Flash Takımı" için gereken şeyler bunlar.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]