English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ S ] / Spin it

Spin it translate Turkish

937 parallel translation
I thought it was a coincidence, pure chance... and yet I was anxious to spin it again.
Bunun tesadüfen, tamamen şans eseri olduğunu düşünüyor ama gene de o çarkı döndürmek için sabırsızlanıyordum.
Maybe if it suits you, we can spin it again.
Sana da uyarsa, bir kez daha atabiliriz.
- You wanna spin it?
- Atmak ister misin?
- I'll spin it.
- Onu çevirceğim.
# You're no longer in a spin It's a great world we're in
Artık yerinizde saymazsınız Yaşadığımız dünya bir harika
# You're no longer in a spin It's a great world you're in
Artık yerinizde saymazsınız Yaşadığımız dünya bir harika
- Spin it while I'm riding high.
- Bahsi kazanırken çevirmezsin, dostum.
- Spin it around the block.
İyi görünüyor.
Spin it real pretty.
Güzelce çevir çarkı.
You gotta put'em above your head and spin it.
Kafanın üzerinden atmalısın.
In its own way, it comforts me when you bang the can and spin the lid for me.
Kapağı bang diye çevirmen beni biraz olsun teselli ediyor.
It'll probably spin like a ball and it might be quite a wild ride.
Muhtemelen bir top gibi dönecektir... ve epeyce çılgın bir yolculuk olacaktır.
Spin it.
Döndür.
If it wasn't for Norton and his striped-pants ideas about company policy... I'd have the police after her so fast it'd make her head spin.
Norton ve onun firma poliçesiyle ilgili saçma fikirleri için olmasaydı polisleri öyle hızlı peşine takardım ki başı dönerdi.
In it, I toil not. Neither do I spin.
Orada ne çok çalışırım, ne de didinirim.
The cars spin round and round and round and round, and it goes up and down and up and down.
Vagonlar büyük bir hızla sürekli dönüyor, dönüyor, dönüyor ve bir aşağı bir yukarı inip kalkıyor.
It's a good idea to try it out on a fast spin.
Hızlı bir dönüşle bunu denemek iyi olur.
It it will spin around the Earth.
Dünya'nın etrafında dönecektir.
I think you better take it for a trial spin.
Bence deneme sürüşü yapsanız iyi olur.
It makes my head spin.
Başımı döndürüyor.
Oh, I'm so profound it's making my head spin.
Öyle bilgiliyim ki bu, başımı döndürüyor.
" Without your twirling it the earth can spin
" Sen çevirmesen de dünya dönebilir
Surely, you'd like a spin in it first.
Önce bir tur atmak istersiniz mutlaka.
He made it, even with the spin, into the first four positions... with a time of 35.03.
Başardı, aracın dönmesine rağmen 35.03 süresiyle... ilk dörde girdi.
The spin dryer moves back to his mark, it runs out to the wicket, bowls to the table... a little bit short but it's coming in a bit there and it's hit him on the pad.
Kurutma makinesi yerine geçiyor. Kaleye doğru koşuyor, masaya topu atıyor... Biraz kısa, ama yavaş yavaş geliyor ve onu minderden vurdu!
Just one more spin, and you're out of it.
Sadece bir oyun daha ve sonrasında rahatsın.
It ain't easy to make balls spin.
Topa spin attırmak kolay değildir.
Relax, relax, I didn't mean actually go for a spin, It's just a phrase, like...
Dur biraz. Gerçekten dönmeni istemedim. Bu sadece bir deyim.
It will make your head spin.
Bu başımı döndürüyor.
- Make it spin.
- Döndürün.
Let's make it spin.
Daha kuvvetli! Olduğu yerde döndürün!
It looks like the propellers spin backwards.
Çok garip sanki pervaneler ters dönüyorlarmış gibi geliyorlar bana.
I'll slap an injunction on them so fast it will make their heads spin!
Jet hızıyla bir mahkeme celbi yollayacağım, neye uğradıklarını anlayamayacaklar!
Behave yourself, Judy Benjamin or I'll drum your ass out of S.H.A.P.E. So fast it'll make your head spin.
Dikkat et, Judy Benjamin yoksa seni götüne bir tekme vurup S.H.A.P.E.'ten attırırım.
First you say it's nothing : She's gone for a spin with someone.
İlk başta bir şey yok bir arkadaşıyla dolaşıyordur diyorsun.
We won't vote anymore, because on a Sunday like that, it's healthier to take a spin in the country.
Artık oy kullanmayacağız, çünkü bu güzel Pazar gününde ülkeyi dolaşmaya çıkmak daha sağlıklı olacaktır.
You get your ass away from my door, or I'll have the police up here so fast it'll make your head spin.
Defol git kapımdan yoksa polisi o kadar çabuk dikerim ki buraya şaşar kalırsın.
Sing it with a brio, Kotso, so I can spin my dance!
Söyle be Koço, düzenci, alayım ben de voltamı, dolaşayım!
- Cool your boots. It's spin the bottle.
Şişe çevirmece oynuyoruz.
[Man On TV] Just let it spin.
"Varsın dönsün."
Last ball I threw is a top spin, even if you hit it would've been gone out of bound.
Son attığım top çok falsoluydu, vurmuş olsaydın bile auta çıkardı zaten.
Calderone will back out of this place so fast, it'll make your badge spin.
Calderone buradan öyle hızlı kaçar ki, rozetin fır fır döner.
Spin your web better and do it faster... or will von Kubinyi replace a Ukrainian?
Bu defa ağınızı daha iyi ve hızla tarayın... yoksa Kubinyi bir Ukraynalı'nın yerini mi alsın?
I'm thinking maybe I should take it for a test spin.
Bir deneme sürüşüne çıkarım diye düşünüyordum.
It's a spin through hell for me, but she seems to like it.
Benim için cehennem azabı gibi fakat o galiba hoşlanıyor.
No, it's a day for the art of spin bowling.
Hayır, topa falso vererek vurmaları gerekirdi.
"Rabbi Eliezer says,'Even if she brought him a house full of servants... he should force her to spin wool, because idleness, it leads to insanity."'
Haham Eliezer der ki... "Evi hizmetçilerle doldursa bile, kocası... yün dokumasını istemeli, çünkü tembelik, kötülüğe yol açar."
I had to take it out for a spin.
Bir tur atmak için aldım.
Go ahead, give it a big spin...
Hadi, büyük bir tur...
Take it for a spin.
Bir tur at bakalım.
YOU GAVE IT A SPIN!
Sen döndürdün.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]