English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ S ] / Squeeze in

Squeeze in translate Turkish

771 parallel translation
Bertrand could squeeze in with us.
Bertrand aramıza sıkışabilir.
He had time to squeeze in number 10.
On numarayı araya sıkıştırmak için vakti varmış.
Come on, squeeze in!
Hadi bin, sıkışırız!
If we sit close, we can all squeeze in.
Biraz sıkışırsak umarım hepimiz sığacağız.
All right, now squeeze in close.
Tamam yanaş bakalım.
Squeeze in close or you'll be out of the picture.
Biraz sıkış. Bak resmin dışında kalacaksın
As long as we can squeeze in
böylece birbirimize daha çok yaslanırız!
If we squeeze in a bit...
Biraz sıkışık olabilir...
I was hoping to squeeze in nine holes before this rain starts.
Şu yağmur başlamadan dokuz deliği halledeceğimi umuyordum.
In past ten years Is it enough that the people were squeeze and devastated by you?
İnsanların senin yüzünden öldüğü ve çektiği yetmedi mi?
- Squeeze a grapefruit once in a while.
- Bazen greyfurt sıkarım.
I'd sit in front of that typewriter, trying to squeeze out... one page that was halfway decent.
Daktilonun başında oturur yarısı tamam olan sayfayı tamamlamak için çırpınırdım.
You get an interest in a business like that... and it's a cinch to squeeze out your partners.
Böyle bir işte faiz alırsan ortaklarından para sızdırmak çocuk oyuncağı olur.
You could squeeze it in between you other commissions.
Bu işi de diğer siparişlerinin arasına sıkıştırabilirsin, değil mi?
You get to a lonely place in the road, and you begin to squeeze.
Yol üstünde ıssız bir yere geliyorsunuz ve boynunu sıkmaya başlıyorsun.
Goodness knows how they squeeze them in.
Nasıl sığdırıyorlar bilmiyorum.
I thought perhaps you might be able to squeeze me in.
Düşündümde belki benide içeriye sokabilirsin.
With you in the Senate and me in the House, we'd squeeze an air service out of them that'd blacken the sky with planes.
Sen senatoda, ben Beyaz Sarayda Seninle gökyüzünü karartacak bir hava kuvvetleri oluşturabiliriz.
He sics her onto the husbands and in no time he's ready for the big squeeze.
Onu kocaların üzerine salıyor... Ve kimse ne olduğunu anlamadan şantaj için kanıtını elde ediyor.
And I'll bet every one of'em paid you to locate the land, to say nothing of what you can squeeze out of'em in this whiskey mill.
Ve yine bahse girerimki yerleşimciler sana ödeme yaptılar, karşılığında dişlerini sıkıp senin ne yaptığını söylemeyecekler. Hemde bu viski değirmeninde.
Well, we still have some space to squeeze a few people in here.
Hala buraya birkaç kişi sokacak yerimiz var.
However, I shall be glad to squeeze you in for our customary session.
Yine de, olağan oturumumuz için seni araya bir yere koymaktan memnun olurum.
Squeeze them in as best as you can.
Elinden geldiğince sıkıştır.
Someone's been using the money to squeeze Mr Elliott out of his stock in the Wiluna West.
Biri bay Elliott'ın Batı Wiluna'da ki hisselerini satın almak için... parayı kullanıyor.
Is it in the water all the time or do they squeeze it out somehow?
Elektrik zaten suyun içinde olan bir güç mü? Yoksa bir şekilde suyu sıkıştırarak mı yapıyorlar?
- We can squeeze her in.
- Aramıza sıkışabilir.
I might be able to squeeze it in.
Araya sıkıştırabilirim.
There's also beefsteak and french fried onions, also in a squeeze tube.
Fransız usülü kızarmış soğanlı sıkıştırılmış biftek de var.
Can I squeeze that in, Paul?
Bu, beni sıkıştırır mı Paul?
Squeeze blood outta them in your dreams!
Onlardan parayı ancak rüyanda sızdırırsın!
A bit of a tight squeeze with two of us in it.
Ama ikimiz için biraz dar.
Uh, maybe I can squeeze you in next Monday between 11 and 11.15?
Belki pazartesi günü 11'le 11 : 15 arası bir yerlere sıkıştırabilirim.
You're lucky we can squeeze you in today.
Seni bugüne sıkıştırabilmiş olduğumuz için şanslısın.
I'll see if I can't try and squeeze you in on Saturday.
Cumartesi seni görmeye çalışırım.
Squeeze'em in!
Sıkıştırın içeri!
Daisy Gamble, somewhere in your mind is the key to all this, and I intend to find it, if I have to squeeze out of you every moment of your whole boring little...
Daisy Gamble, zihninin odacıklarından birinde bunların anahtarı gizli. Ben de onu bulmaya niyetliyim. Sıkıcı küçük hayatının her anını senden zorla almam gerekse...
To strangle someone, choke'em, squeeze out his life in your bare hands!
Birisini boğarak öldürmeyi, çıplak ellerinle hayatını almayı!
Yes, I can squeeze it in on Friday.
Evet, cumaya sıkıştırabilirim.
You can squeeze two in that Murphy bed.
O yatağa ikiniz sıkışırsınız.
Clouseau is sitting there, in a chair just like you, with his back to me. And then suddenly, my hands go round his throat and I begin to squeeze.
Clouseau orada bir iskemlede, senin gibi arkası bana dönük oturuyor ve ve sonra birden ellerim gırtlağına yapışıyor ve sıkmaya başlıyorum.
Crushing everyone and everything in one squeeze,
Ölesiye vedalaşın
If we squeeze up a little, the three of us will fit in.
Belki biraz sıkışabiliriz, ama bu üçümüze de yeter.
You pull that back, point it up in the air, squeeze it.
Şunu aşağı çekiyorsunuz ve havayı hedef alıp, tetiğe basıyorsunuz.
I'll see if I can squeeze you in later.
Bakalım sizi bir yere sıkıştırabilir miyiz?
I think we can probably squeeze him in around 4 : 30.
Sanırım saat 4 : 30'a sıkıştırabiliriz.
They've put you in a squeeze.
Demek iyice köşeye sıkıştınız.
I'll bring it around and squeeze them in-between us.
Onu etraftan dolaştırıp onları ikimizin arasına sıkıştıracağım.
I'm in a little bit of a squeeze, brother.
Burada biraz ezilmiş durumdayım, dostum.
All right, supposing I try to squeeze you in today between... 4.00, 4.15, is that all right?
Tamam, sizi bugün bir yerlere sıkıştırabilirim 16 : 00 ile 16 : 15 arasında, uygun mu?
If that doesn't work, pop her in the ass and squeeze the bulb.
Eğer bu işe yaramazsa, bunu poposuna patlat ve sırtlayalım.
Squeeze her leg firmly, building in intensity like a real contraction.
Sanki gerçek bir sanciymis gibi bacagini saglam sikistirin.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]