The energy translate Turkish
7,323 parallel translation
As you go around the schoolyards, you watch the young boys and girls of this country and see how many of these children... Their soft, weak muscles are out of condition, they don't have the energy and vitality they should have.
Okul bahçelerinde gezerken bu ülkenin genç erkekleri ve kızlarını gözlemlerken ve bu çocuklardan kaç tanesinin yumuşak, zayıf kaslı ve formdan düşük olduklarını görüyorsunuz sahip olmaları gereken enerji ve canlılığa sahip değiller.
T, not knocked up, and ease up on the energy drinks, okay?
T, hamile değilim. Enerji içeceği içmeye biraz ara ver. Tamam mı?
Spirits say the energy is good.
Ruhlar diyorki enerjiniz güzel.
Or maybe you're the third kind of person, whose only function is to drain the energy and life force
Ya da sen belki de tek işlevi içinde yaşadığı canlının enerjisini ve yaşam gücünü emen...
This closeness to nature, the energy, the people.
Doğaya yakınlık, enerji, insanlar.
He's chairman of the energy and commerce committee.
Enerji ve ticaret komitesinin başkanıdır.
It looks like that would only redirect the energy right back where it came from.
Görünüşe göre bu enerjiyi sadece geldiği yere yönlendirir.
It looks like that would only redirect the energy right back where it came from.
Sanki enerjiyi, geldiği yere geri gönderiyormuş gibi.
Load the energy capsule.
Enerji kapsüllerini yükleyin.
Korra, can't you feel how strange the energy is?
Korra, enerjinin ne kadar garip olduğunu hissetmiyor musun?
You must bend the energy within.
İçlerindeki enerjiyi bükmelisin.
All the energy from your weapon tore open a new portal and blasted us in here.
Silahından çıkan o devasa enerji yeni bir portal açılmasını tetikledi ve bizi de buraya fırlattı.
I don't have the energy for this right now.
- Bunun için enerjim yok şu an.
So much of the energy, I think, I was like, "Okay."
Atmam gereken büyük bir enerji vardı.
They had the energy of a band like Black Flag or the Sex Pistols, but you could dance to it.
Sizde Black Flag ve Sex Pistols'daki gibi bir enerji vardı. Sizin müzikle dans edilebiliyordu.
But there's something about the energy of all the people and all the sound in one room that makes for something special.
Ama aynı odadaki bu kadar insan ve bu kadar sesten doğan bir enerji var. Oraya özel bir şey çıkıyor.
It's almost like the body is getting used to this new reality that I've created, and it gets its burst of energy from the sugar.
Bu sanki neredeyse vücudun yaratmış olduğum bu yeni gerçekliğe alışması ve vücudum bu enerji patlamasını şekerden elde ediyor.
The reason it crashes really quickly is because, in response to that sugar, the body releases insulin, the hormone that takes it into the cells so it can be used for energy.
Hızlıca düşmesinin nedeni, o şekere karşılık, vücudunun şekerin hücrelere götürülmesini ve ve enerji için kullanılmasını sağlayan bir hormon olan insulin salgılamasıdır.
The sugar industry absolutely depended on this idea that it's just about energy balance.
Şeker endüstrisi tamamen olayın enerji dengesiyle alakalı olduğu fikrine dayandı.
Quick energy, it's straight to the brain.
Hızlı enerjidir, doğrudan beyne gider.
♪ Baked beans for the teens and an energy drink
♪ Gençler için fırında fasulye ve enerji içeceği
I bound Steph with the pledges to obey any order but to forget it. wait until your energy is just about to run out and then fire straight ahead "?
Oyun başlamadan önce Steph ile kuralları kısıtladım ki Shiro'nun belirlediği kurallara uysunlar. Aşk gücünüz bir kez daha yenilediğinde..... enerjiniz tükenmeye yakınken dosdoğruca karşıya ateş edin "?
A lot of guys waste energy trying to land the most punches.
Çoğu kişi, bir sürü yumruk savurup enerjisini boşa harcar.
It was more energy than the meta could safely handle.
Onun üstesinden gelemeyeceği kadar yüksek bir enerji.
You want to sell qc's excess energy back to the city?
QC'nin fazlalık enerjisini şehre satmak mı istiyorsun?
Energy is something that should be given Freely to the masses.
Enerji kitlelere bedava verilen bir şey olmalı.
AND THIS STRETCHING CAUSED THE LIGHT TO LOSE ENERGY.
Ve bu uzama ışığın enerji kaybetmesine sebep olur.
YOU'RE TALKING ABOUT THE ENTIRE ENERGY BUDGET OF THE SUN OVER ITS WHOLE LIFETIME
Güneşin tüm yaşamı boyunca üreteceği bir enerji miktarından bahsediyoruz.
THE AMOUNT OF ENERGY IN THE BEAM THAT TRAVELS ACROSS SPACE IS SO INTENSE IT WOULD BASICALLY LIGHT THE EARTH ON FIRE FROM THAT DISTANCE.
Uzay boyunca seyahat eden ışığın içindeki enerji miktarı öylesine yoğundur ki, bu mesafeden bile dünyayı yakıp kavururdu.
You know the saying that, uh, sugar gives you energy?
Biliyorsun, şeker enerji verir derler.
They use spells to harness the earth's energy to grant positive wishes.
Büyü kullanarak Dünya'daki doğal güçleri olumlu dileklere çeviriyor.
Frankincense flees the presence of malevolent energy.
Buhur kötü enerjiden kaçar.
Well, remember, I was running around the back lot? I was trying to get my energy up for the surf-contest scene?
Hatırlıyor musun sörf yarışmasına enerjimi toplamak için stüdyonun arkasında koşturuyordum hani.
He designed an energy-absorbing foam Which revolutionized car seat safety, Put the porters on the map.
Porterlar'ın tanınmasını sağlayan bebek koltuğu güvenliğinde devrim sayılacak enerji yutucu köpüğü icat etmiş.
I've neither the time nor energy to run you through the plumbing on this one and while Poulson is a thoroughly lovely bloke, albeit with a terrible case of halitosis, everyone knows that the only reason he got a seat at the big table is'cause he supported the PM on the Clean Energy Bill.
Ne zamanım ne enerjim var, bunu araştırmana müsamaha göstermek için ve de Poulson iyiden iyiye adam olurken gerçi ağzı leş gibi koksa da herkes büyük masada sandalye kapmasının sebebini Temiz Enerji Beyannamesi'nde, Başbakan'a arka çıkmasından dolayı olduğunun farkında.
The Minister for Energy and Resources...
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı...
If you two put a fraction of your narcissistic energy into solving the issues currently plaguing our society, perhaps rising sea levels, autism, and the rabidly dwindling bee population would be things of the past.
Eğer narsist enerjinizin birazını toplumsal sorunları çözmeye harcamış olsaydınız belki de yükselen deniz seviyeleri, otizm azalan arı nüfusu gibi sorunlar geçmişte kalırdı.
everyone automatically thinks black magic, but it's more of a tradition, bonding with the universe, positive energy.
Ama bu daha çok bir gelenek, evrenle kaynaşmak, pozitif enerji.
You have reached your maximum potential energy on the swing.
Yer çekimi merkezini azalt lütfen.
I sent Mr. Vaziri to retrieve a dual energy X-ray wand to measure the victim's T-score.
Bay Vaziri'yi maktulün T-skorunu ölçmek için çift enerjili röntgen çubuğu almaya yolladım.
You'll need your energy when you get to the reeducation camp.
Yeniden eğitilme kampına gittiğinde enerjine ihtiyacın olacak.
You know, when I started working with the vines, the point was to find a clean, unlimited source of energy, not develop some spirity death ray.
Şöyle ki, sarmaşıklar ile çalışmaya başladığımda, amaç temiz, sınırsız bir enerji kaynağı bulmaktı, ruhani bir ölüm ışını geliştirmek değildi.
You may argue that this is a waste of energy, but to me, it's worth the comfort because, let's face it, the world is an abrasive place.
Bunun enerji israfı olduğunu iddia edebilirsin ancak bana göre sırf rahatlığı için kullanılır, şu gerçeği kabul edelim ki : Dünya insanı yıpratan bir yer.
You'll need your energy when you get to the reeducation camp.
Eğitim-pekiştirme kampında, enerjin sana lazım olacak.
You know, when I started working with the vines, the point was to find a clean, unlimited source of energy, not develop some spirity death ray.
Bilirsin, bu sarmaşıklarla çalışmaya başladığımda asıl amaç, temiz, sonsuz bir enerji kaynağı bulmaktı ruhani bir ölüm ışını geliştirmek değil.
I just felt a weird surge of spiritual energy coming from the spirit wilds.
Az önce Ruhlar Dünyası'ndan gelen çok acayip bir ruhani enerji dalgalanması hissettim.
In the spirit world, you're connected to all the spiritual energy.
Ruhlar Dünyası'nda tüm ruhani enerjilerle bağ kurmuş durumdasın.
After Kuvira demonstrated the power of her spirit energy weapon, President Raiko surrendered the city, but the Avatar refused to give up without a fight.
Kuvira'nın, ruh enerjisi silahı ile yaptığı güç gösterisinin ardından, Başkan Raiko şehir adına teslim olmuş fakat Avatar, savaşmadan teslimiyeti reddetmiştir.
Your instruments picked up five energy spikes when the Skull's ship was shot out of the sky.
Kafatası'nın gemisi gökyüzünde vurulduğunda aygıtların beş tane enerji izine rastladı.
This constant recycling of water from one state to another happens here on Earth because we receive just the right amount of energy from the sun.
Suyun bu bir hâlden diğerine aralıksız döngüsü Dünya'da gerçekleşiyor çünkü Güneş'ten tam uygun oranda enerji alıyoruz.
It found 603 planets, of which ten were Earth-like and received about the same amount of energy from their parent star, as we do here on Earth - in other words - ten Earths within the habitable zone.
On tanesi dünya benzeri olan altı yüz üç gezegen buldu. Bunlar, Dünya gibi ana yıldızlarından aynı miktarda enerji alıyorlardı. Başka bir deyişle yaşanabilir bölgede olan on dünya...
energy 142
the end 682
the end is near 23
the earth began to cool 83
the eagle has landed 25
the end justifies the means 17
the ending 24
the end of the world 62
the enemy of my enemy is my friend 31
the eiffel tower 27
the end 682
the end is near 23
the earth began to cool 83
the eagle has landed 25
the end justifies the means 17
the ending 24
the end of the world 62
the enemy of my enemy is my friend 31
the eiffel tower 27
the emperor 45
the engineer 26
the earthquake 16
the earth 70
the english 33
the envelope 30
the engine 37
the entire time 23
the exorcist 20
the e 178
the engineer 26
the earthquake 16
the earth 70
the english 33
the envelope 30
the engine 37
the entire time 23
the exorcist 20
the e 178
the eyes 87
the eagle 29
the enemy 72
the explosion 32
the evidence 36
the egg 46
the elevator 53
the economy 24
the ex 117
the eggs 27
the eagle 29
the enemy 72
the explosion 32
the evidence 36
the egg 46
the elevator 53
the economy 24
the ex 117
the eggs 27