The ending translate Turkish
2,396 parallel translation
I just love the ending.
Ben finaline bayıldım.
I mean, it will ruin the ending.
Filmin sonu mahvolur yoksa.
It marked the ending of one period of his life and the beginning of another.
Hayatının bir döneminin bitişini ve bir diğerinin başlamasının işaretidir.
With the ending of the siege of Medina,
Medine kuşatmasının ardından, Hz.
Oh, so you're saying that you already know the ending.
Yani sonunu çoktan biliyorum diyorsun.
Seven previews with the various endings and finally I came up with the ending where he's lost again in the crowd and the camera moves back, back, back.
Ve sonunda bir sona karar verdik. Adam tekrar kalabalıkta kayboluyor ve kamera uzaklaşıyordu.
I'm sorry I cannot give away the ending
Özür dilerim bilgi veremem.
Which means the ending is up to us.
Bu da sonun bize bağlı olduğu anlamına geliyor.
"The timing of death, like the ending of a story, gives a changed meaning to what preceded it."
"Her hikayenin sonu gibi ölüm zamanı da... "... kendisinden önce gelen şeye farklı bir anlam verir. "
As Roman Polanski would do decades later with the ending of Chinatown,
Roman Polanski yıllar sonra "Çin Mahallesi" nde bu sonu seçer.
But I just can't remember the ending.
Fakat sonunu bir türlü hatırlayamıyorum.
And then there's the ending of Tarkovsky's film Nostalghia.
Bir de Tarkovski filmi "Nostalji" nin finaline bakın.
It's not the ending of the cold war, but it's a job well done.
Soğuk savaşın bitişi gibi değil ama yine de iyi iş çıkardık.
And in the ending of Light sleeper, the drug dealer has a similar revelation.
"Tavşan Uykusu" nun finalinde uyuşturucu satıcısına da aynı şey olur.
And, you know, kind of perversely I took the ending of Pickpocket and put it on "American gigolo" even though I didn't think it was that kind of film.
"Yankesici" nin final sahnesini sapıkça alıp "Amerikan Jigolo" ya koymuştum. Filmin o tür bir film olduğunu düşünmüyordum.
This is the ending of the last of the trilogy, the Arabian nights.
Üçlemenin son filmi "Binbir Gece Masalları" nın finali.
Believing in even the possibility of a happy ending is a very powerful thing.
Mutlu sonun ihtimaline dahi inanmak oldukça güçlü bir şeydir.
A place where the only happy ending will be mine.
Tek mutlu sonun, benimkinin olduğu bir yere.
I will never forgive myself if I was the official ending of you and E.
E ile ilişkiniz cidden biterse kendimi asla affetmem.
The thing about Tony ending it like this, I'll just always wonder what I did wrong.
Tony'nin bu şekilde bitirmesi, sadece neyi yanlış yaptığımı merak ediyorum.
If you want a happy ending, it depends- - on where you stop the story.
Mutlu bir son düşünüyorsan bu- - Hikayeni nerede sonlandırdığına bağlıdır.
Well, if I was right.... you were right too... even if the world is ending, even if they are inevitable...
Ben haklıysam sen de haklıydın. Dünyanın sonu geliyor olsa bile, olanlar kaçınılmaz olsa bile pes edemeyiz.
Ending the fun so soon would be such a bore, don't you think?
sence de öyle değil mi?
And why the fuck isn't this war ending?
Ve neden bu lanet savaş bitmiyor?
Oh, it didn't quite have the fairy-tale ending.
- Tam olarak peri masalı sonu yaşanmadı.
These soy sauce packets are their crime spree, ending with the lettuce cups where she gets shot.
Bu soya sosu paketleri onlarin suclari, marulla bitincede burda vuruluyor
Started with the Russians, and it's ending with Sons of Anarchy.
Ruslarla başladık. Sons of Anarchy'e kadar geldik.
'They say for a studio tuned to glamour pictures and happy endings, which it was for then, and many years afterwards. To have a realistic picture which put the spotlight on marriage and on any kind of American life. And then, you can't have a happy ending on that.
Göz kamaştırıcı filmlere ve mutlu sonlara alışkın bir stüdyo ki o zamanlar öyleydi ve bu yıllarca böyle devam etti evliliğe ve Amerikan yaşamına ışık tutulan gerçekçi bir filme nasıl bir mutlu son koyacağını bilemez.
You try cranking up this whoopee machine two shows a night, on the road 351 days a year, ending up in places you wouldn't want to be seen dead in.
Böyle bir gösteriyi yapmaya çalışıyorsun hem gecede iki kez, ve yılın 351 günü yollardasın sonuçta içeride birinin öldüğünü duyurmak istemezsin.
Ending with the head of the prince's femur being torn from the ashtabula.
Ve Prens'in femurunun zedelenmesiyle sonuçlandı.
Petroleum-based agriculture provided vast new profits for the oil industry, but never lived up to its promises of ending hunger and promoting health.
Petrol kaynaklı tarım petrol sanayisine çok büyük yeni karlar sağladı, ama açlığı bitirmek ve sağlığı iyileştirmek konusundaki sözünü yerine getiremedi.
But director Wiene, and his producer Erich Pommer, removed the film's political bite by adding this ending that showed that the whole thing was the dream of a mad man, Feher, and that Dr. Caligari's not evil after all
Ama Wiene ve yapımcı Erich Pommer, finalde filmin siyasi yanını yok eder. Her şeyin, deli bir adamın, Feher'in rüyası olduğunu söylerler.
I thought you wanted no part of the never-ending brew cycle?
Sonu olmayan çay demleme olayının parçası olmak istemediğini düşünüyordum.
The never-ending battle between predators and their prey is a finely balanced one.
Yırtıcılar ve avları arasındaki sonu gelmeyen çatışmalar çok iyi bir biçimde dengelenmiştir.
In this famous ending, Lime's descent, disappointed friend, Holly Martins, stands to the left of the image, waiting for Anna, Lime's old girlfriend, whom Holly has come to love.
Bu ünlü finalde, Lime'ın nazik ve hayal kırıklığına uğramış arkadaşı görüntünün solundadır ve Anna'yı beklemektedir. Anna, Lime'ın eski kız arkadaşıdır, fakat perdedeki adam kıza aşıktır.
Problem is, though, when people hear about a live body ending up in the morgue, they all assume it's our fault, which is why my transporters always make sure the paramedics double-check.
Asıl sorun insanların morgda yaşayan birini duydukları zaman bizim hatamız olduğunu düşünecekler bu yüzden bütün taşıyıcılarımın her zaman paramediklerin iki kez kontrol ettiklerinden emin olması gerekir.
In the famous ending of L'éclisse, Vitti walks out of the film.
"Batan Güneş" in meşhur finalinde, Vitti perdeden çıkar.
Look at this ending of Antonioni's The Passenger, [Professione : reporter] for example.
Antonioni'nin "Yolcu" sunun finaline bir bakın.
Turns out when you think the world's ending, you don't aim so carefully in the port-a-potties.
Dünyanın sonunun geldiğini düşünüyorsanız kabin tuvaletlerde deliği tutturmak için özen göstermiyormuşsunuz.
The world is ending.
- Dünyanın sonu geliyor.
If the world was ending tomorrow, I'd want to be with him.
Dünyanın sonu yarın gelecekse, onunla birlikte olmak isterdim.
Problem is, Leslie, the world's not ending tomorrow.
Ama şöyle bir şey var, Leslie. Dünyaya bir şey olacağı yok.
We have the pleasant moments without minding its ending
# Sonunu düşünmediğimiz keyifli anlarımız var. #
I'm ending the threat on my family tonight.
Ailemin üzerindeki tehditi bu gece sona erdireceğim.
Please verify that the card ending in 6-9-0-6 is currently in your possession.
Lütfen son 4 hanesi 6-9-0-6 olan kredi kartının sizde olduğunu onaylayın.
In this ending, in which the cameraman's killed, no edit is more than four frames, inserted black frames.
Kameramanın öldürüldüğü filmin sonunda en çok 4 karelik kurgular vardır. Aralara siyah kareler konmuştur.
Liberal moviegoers somehow saw Martin Luther King, Bobby Kennedy and, later, Jimi Hendrix and Janis Joplin in the tragic ending.
Liberal sinema izleyicisi, bu finalde, Martin Luther King, Bobbie Kennedy Jimi Hendrix ve Janis Japlin'i görür.
He borrowed this great ending, from Robert Bresson's film Pickpocket, where a man in prison is visited by a woman, and somehow, her touch represents the incursion of heavenly grace into the world.
Robert Bresson'un "Yankesici" sindeki muhteşem finali alır. Burada bir kadın, hapishanedeki bir adamı ziyaret eder ve dokunuşu bir şekilde, ilahi lütfu dünyaya getirir.
And I was writing that and I said, " now this is the one I should have put the Pickpocket ending on!
Yazarken "Aslında, Yankesici'nin finalini buna koymalıymışım!" dedim.
Towne called this tragic ending "the tunnel at the end of the light."
Towne bu sona, "Işığın ucundaki tünel" der.
Don't want her ending up like the lady upstairs.
- Sonu yukarıdaki bayan gibi olsun istemem.
ending 49
the end 682
the end is near 23
the earth began to cool 83
the eagle has landed 25
the end justifies the means 17
the end of the world 62
the enemy of my enemy is my friend 31
the eiffel tower 27
the emperor 45
the end 682
the end is near 23
the earth began to cool 83
the eagle has landed 25
the end justifies the means 17
the end of the world 62
the enemy of my enemy is my friend 31
the eiffel tower 27
the emperor 45
the engineer 26
the earthquake 16
the earth 70
the english 33
the envelope 30
the engine 37
the entire time 23
the exorcist 20
the e 178
the eyes 87
the earthquake 16
the earth 70
the english 33
the envelope 30
the engine 37
the entire time 23
the exorcist 20
the e 178
the eyes 87
the eagle 29
the enemy 72
the energy 24
the explosion 32
the evidence 36
the egg 46
the elevator 53
the economy 24
the ex 117
the eggs 27
the enemy 72
the energy 24
the explosion 32
the evidence 36
the egg 46
the elevator 53
the economy 24
the ex 117
the eggs 27