The tardis translate Turkish
748 parallel translation
- The Tardis can go anywhere.
- TARDIS heryere gidebilir.
- I'd rather leave the Tardis and you.
- Seni ve TARDIS'i bırakmayı yeğlerim.
I was going to get him to draw our way back to the Tardis.
TARDIS'e giden yolu çizdirecektim.
The Tardis!
TARDIS!
There's the Tardis.
İşte TARDIS.
The Tardis will have to take us to another time and place where we can be cured.
TARDIS tedavi olabileceğimiz bir yere götürür.
The drugs left outside the Tardis.
TARDIS'in dışına bırakılan ilaçlar.
The phial of drugs left outside the Tardis, remember?
TARDIS'in dışıuna bırakılan ilaç şişeleri, hatırladınız mı?
- Yes, the Doctor calls it the TARDIS.
- Evet, Doktor ona TARDIS diyor.
( Marco tries to open the TARDIS'door. )
( Marco Tardis'in kapısını açmayı dener. )
He's going to bring the TARDIS down here.
TARDIS'i aşağıya getirtecek.
I see, and you will be taking us along with you, including the TARDIS?
Ve TARDIS'le birlikte bizi de götürüyorsunuz.
No one will enter the TARDIS until we reach Lop.
Lop'a ulaşana kadar kimse TARDIS'e girmeyecek.
Yes... well, if you'll pardon me, I have a lot of work to do and... ( As the Doctor goes to leave a Mongol blocks his away. ) - They've set the TARDIS up in the courtyard.
- TARDIS'i bahçeye getirdiler.
Well, I really don't see what this has to do with my repairing the TARDIS!
Bunun benim TARDIS'i onarmamla ne ilgisi olduğunu anlayamadım!
The Tardis!
Tardis!
That's where we nearly lost the Tardis, four or five journeys back.
Burası neredeyse Tardis'i kaybedeceğimiz yer, dört yada beş yolculuk öncesi.
We'll get the TARDIS back, Susan.
TARDIS'e geri döneceğiz, Susan.
What about the TARDIS?
TARDIS'e ne dersin?
I make the decisions here, and I think we should make our way back to the Tardis.
Bir karar verdim.. .. ve bence, Tardis'e geri dönmeliyiz.
But perfect for the Tardis.
Tardis için mükemmeldir. Birkaç gün için onu, bu izin üzerinde park edeceğiz.
Wait, er, the Tardis, doesn't it get noticed?
Durun! Tardis'i burada bırakırsak kimsenin dikkatini çekmez mi?
The Tardis is meant to disguise itself wherever it lands.
Tardis, indiği yere göre görünüm değiştirmek için tasarlanmış.
And I mean, if the Tardis can't leave until morning we could... .go to a hotel, spend the night?
Madem Tardis yarına kadar burada kalmak zorunda, biz bir otele gidip, birlikte vakit geçirebiliriz.
It's using the Tardis!
Tardis'i kullanıyor!
It's the Tardis, my Tardis.
Bu Tardis. Benim Tardis'im.
! The heart of the Tardis.
- Tardis'in kalbi.
She looked into the heart of the Tardis.
Tardis'in kalbine baktı.
- Ah yes, Marco, we're playing for the TARDIS...
- Evet, Marco, TARDIS üzerine oynuyoruz.
You've made your gesture and given the TARDIS to the Khan, so he should let you go home.
Siz jestinizi yapıp Han'a TARDIS'i verdiniz, o da eve gitmenize izin vermeli.
Tegana said "I serve Noghai, and he will conquer the world", with the help of the TARDIS.
Tegana "Ben Noghai'ye hizmet ediyorum ve o, TARDIS'in yardımıyla dünyayı fethedecek." dedi.
( The travellers rush into the TARDIS. )
( Yolcular hızla TARDIS'e koştular. )
Doctor, he said the TARDIS and look on their screen, that's us!
Doktor Tardis dedi ve ekranlarına bak. Bu biziz!
What is more important, he referred to the TARDIS as the enemy time machine.
Daha da önemlisi Tardis'ten düşman zaman makinesi olarak bahsetti.
Well, we're a long way from the TARDIS now, Vicki. Yeah.
- Şimdi Tardis'ten çok uzaktayız Vicki.
The TARDIS has gone, there's no sign of it!
Tardis gitti. Hiçbir izi yok!
Let's have a look at the TARDIS magnet.
Tardis mıknatısına bakalım.
I don't think the TARDIS is likely to... No use...
TARDIS'in bunun gibi...
Now, er, what about the TARDIS?
- Tardis'e ne oldu?
It's been three or four weeks since we left the TARDIS.
Tardis'den ayrılalı üç ya da dört hafta oldu.
How many times do I have to tell you that the TARDIS is quite safe where it is?
Tardis'in yerinin güvenli olduğunu daha kaç kere söyleyeceğim?
Well, if he does come back, we can always go back to the TARDIS.
Evin sahibi gelirse, biz de Tardis'e dönebiliriz.
Look, now that we've found the TARDIS, come on, let's get out of here.
Tardis'i bulduk işte. Hadi, buradan gidelim.
I made up the name Tardis from the initials,
TARDIS ismini baş harflerinden yaptım,
We must get hold of the others quickly and return to the TARDIS! No Susan, no.
Çabucak diğerlerini bulup TARDİS'e dönmeliyiz!
The doors of TARDIS opened, that means the space pressure forced us to reduce!
Oh Ian, kafanı çalıştır biraz! TARDIS'in kapıları açıldı, bu alan basıncını düşürmek zorunda olduğunu gösterir!
Look, TARDIS is the only home we have at the moment.
Bak, TARDIS şu an elimizde olan tek ev.
- If the Doctor wins, he has won back "TARDIS".
- Ne! - Eğer Doktor kazanırsa, TARDIS'i geri kazanacak.
- The TARDIS.
- TARDIS'i mi?
The movement scanners have located the enemy time machine - TARDIS.
Hareket sensörleri düşman zaman makinesi olan Tardis'in yerini belirledi.
Yeah, come on Doctor, let's go back to the TARD...
- Hadi Doktor, Tardis'e dönelim.
tardis 33
the times 79
the truth is out there 16
the truth will set you free 17
the truth 1031
the time is now 61
the time has come 121
the time will come 16
the time 110
the truth is 1715
the times 79
the truth is out there 16
the truth will set you free 17
the truth 1031
the time is now 61
the time has come 121
the time will come 16
the time 110
the truth is 1715
the three musketeers 30
the truck 50
the truth hurts 29
the twins 60
the train 84
the toilet 49
the term 42
the time masters 23
the table 26
the two of us 218
the truck 50
the truth hurts 29
the twins 60
the train 84
the toilet 49
the term 42
the time masters 23
the table 26
the two of us 218
the truth will come out 23
the third 84
the tv 53
the time is 69
the trees 59
the thing is 2099
the teacher 58
the trouble is 136
the trunk 21
the two 72
the third 84
the tv 53
the time is 69
the trees 59
the thing is 2099
the teacher 58
the trouble is 136
the trunk 21
the two 72