English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ T ] / Thrower

Thrower translate Turkish

146 parallel translation
Oh, is this your dear old friend, the rock thrower?
Bu senin sevgili kaya fırlatıcısı arkadaşın mı?
- The knife thrower.
- Bıçak ustası.
Oh, it's my painting of you as the discus thrower.
Disk atan adam olarak sizi resmetmiştim.
And the discus thrower is Mr. DePinna.
Disk atan da Bay DePinna.
WILL ROGERS - Expert lariat thrower
WILL ROGERS Kement Atma Üstadı
Here, we have a young discus thrower.
İşte, bu da genç bir disk atıcısı.
A flame-thrower!
Alev tüfekleri!
Where flame-thrower?
Ates silahi nerede?
- Yes. No thrower has ever reached it.
Kimse diski oraya kadar atamadı.
- He's a knife-thrower.
- Bıçak atıcı.
Tell her to send the blonde who's a good dart thrower.
O sarışın hemşireyi göndersinler.
This skilled dagger thrower can spear an apple off a child's head.
Bu yetenekli bıçak atıcı bir çocuğun kafasındaki elmayı bile vurabilir.
Kermes the Persian, the most amazing javelin thrower the world has ever seen.
İran'lı Kermes, dünyanın gördüğü en hayret verici mızrak fırlatıcısı.
The discus thrower?
Disk atıcı mı?
Well, however accurate the second part of your statement may be, please... don't confuse me with some politically impotent bomb thrower.
Söylediğin şeyin ikinci kısmı doğru olsa da beni iktidarsız siyaset bombacısıyla karıştırmayın.
Here I am, 34 years old, and the only two people I can trust in the world are a librarian with a smart mouth and a would-be bomb thrower.
Buradayım, 34 yaşında, ve hayatta güvenebileceğim iki kişi geveze bir kütüphaneci ve bir bomba atıcısı adayı.
I'm a boomerang fish-thrower.
Bumerang balık atıcısıyım.
We need a simple widget to destroy the fireballs thrower.
Ateşleyiciyi yok etmek için basit bir aygıta ihtiyacımız var.
- Flame-thrower.
- Alev-atıcı.
Flame-thrower.
Alev-atıcı.
- Is that the only flame-thrower?
- Bu kalan tek alev püskürtücü mü?
"Spaceballs" - the flame thrower!
"Spaceballs" - alev makinesi!
Well, somebody torched poor old Father McKeen... with a flame-thrower or something.
Birisi zavallı peder McKeen'i... alev makinası veya benzeri bir şeyle yakmış.
You see, my dad's this guy who always wanted to be a discus thrower in the Olympics.
Babam hep, Olimpiyatlarda bir disk atıcısı olmak istemiştir.
And another thing, Captain Asterix... ... I'm a menhir deliverer, not a net-thrower-outer!
Ve bir şey daha, kaptan Asterix ben menhir dağıtıcısıyım, ağ fırlatıcı değil!
You'll have your flame thrower... and I'll have my submachine gun.
Sen alev makinanı alacaksın... ben de makineli tabancamı.
A slug thrower.
Barutlu silahlardan.
- A slug thrower.
- Barutlu silahlardan.
Snoopy Miller, famous fight thrower.
Snoopy Miller, ünlü maç satıcısı.
- How about the flame-thrower?
- Ateş püskürtücü alalım mı?
careful, that's a bIame-thrower.
Dikkat edin, bu bir suçlama fırlatıcı.
A bIame-thrower?
Suçlama fırlatıcı mı?
Remember, it's not the thrower that counts.
Unutma, hesap yapan fırlatan değil.
A new knife-thrower's cheaper.
Yeni bir bıçak atıcısı daha değersizdir.
I know you're an elbow-thrower like Lambier without the post-up moves.
Bill Lambier gibi dirsek attığını biliyorum ama onun gibi sıçrayamıyorsun.
I'd go with the flame thrower.
Ben alev makinasını tercih ederdim.
- Should we get a flame thrower?
- Sizce alev makinası almalı mıyız? - Haklar için mi?
A flame thrower is big and loud.
Alev makinası, büyük ve gürültülüdür.
We could set the table on fire with a flame thrower, draw more attention.
Bir alev makinamız olsaydı, yanan bir masa hazırlayabilirdik. Biraz daha dikkat çekerdik.
Flame-thrower's up.
Alev püskürtücü hazır.
You used to be a great knife thrower.
Eskiden çok iyi bıçak fırlatırdın.
One day, Mary, he'll grow up to be a good stone thrower himself.
Bir gün Mary, o da büyüyüp iyi bir taş atıcısı olacak.
I had 100 pounds on my back, a flame thrower, a bed roll, all of my ammunition... and I distinctly remember sinking into the sand a good four or five inches as I crossed the beach.
Sırtımda 45 kilo yük vardı. Bir alev saçıcı, bir yatak ve cephanem. Kumsalı geçerken kuma 10-12 santim gömüldüğümü hatırlıyorum.
Against this type blockhouse in other locations, the flame thrower was our most effective weapon.
Bu tür bir sığınağa karşı alev saçıcılar çok etkiliydi.
The flame thrower not only burned them up, but if it didn't, it sucked all the oxygen out and they died instantly of suffocation.
Alev saçıcı onları yakmakla kalmıyordu, yakmadığı zaman oksijeni tüketiyordu ve havasızlıktan boğuluyorlardı.
- Did you volunteer to be a flame thrower? - Yes.
- Alev saçıcıya gönüllü mü oldunuz?
You're not gonna leave a crossbow or a flame-thrower? Something to protect myself?
Bana en azından, kendimi korumam için Tatar oku ya da alev makinesi bırakmayacak mısın?
- l'm not so much the appliance-thrower.
Ben pek fırlatma yanlısı tiplerden değilim.
She just brushed me off - with a flame-thrower.
Beni şimdi fırçaladı - Ateş topu.
The company consists of a thrower, the bait, a few supporters, a couple of lookouts and a sucker, who isn't in the company but plays the lead.
Grup, bir adet dağıtıcı, yem, bir kaç seyirci, bir çift gözcü... ve aslında grup üyesi olmayan... ancak oyunda başı çeken bir enayiden oluşur.
Going to build a flame thrower.
Bir alev silahı yapacağım.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]