English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ T ] / Till death

Till death translate Turkish

584 parallel translation
Till death... you want to live the rest of you life wrapped up in a small area like that?
Bütün hayatını böyle karanlık bir köşede çömelip mi geçireceksin?
Defend this place even till death!
Ölene kadar bu bölgeyi savunun!
Till death do us part!
Ölüm bizi ayırana dek!
It's paralyzed till death.
Sağ kolum ölene kadar felç artık.
"Till death do us part"
"Ölüm bizi ayırıncaya kadar"
"Till death do us part". Divorce doesn't mean anything nowadays.
"Ölüm bizi ayırana dek." Boşanma anlamsız.
Those Russians were fighting till death, and in such a rage!
O Ruslar ölene kadar savaşır, üstelik böyle öfkeyle!
We said something about, "Till death do us part." Remember?
"Ölene dek..." gibi bir şeyler söyledik. Hatırlıyor musun?
"Do you take this woman, Gertrude Sockenbocker... " for your lawful wedded wife to have and hold... "to cherish and keep forever, till death do you part?"
Gertrude Sockenbocker'i hastalıkta ve sağlıkta, ölüm sizi ayırana kadar karın olarak kabul ediyor musun?
"Do you take Ignatz Razzby-Wadsby for your lawful wedded husband... " to have and hold, in sickness and health... "to love, cherish and keep forever till death do you part?"
Ignatz Razzby-Wadsby'yi hastalıkta ve sağlıkta ölüm sizi ayırana dek kocan olarak kabul ediyor musun?
To love and to cherish till death us do part.
Ölüm bizi ayırana kadar sevip, sayacağım.
To love and to cherish till death do... us do part.
Ölüm bizi ayırana kadar sevip, sayacağım.
And between me and me money is a kind of understanding, like holy matrimony- - till death us do part.
Ve paramla benim aramda öyle bir ilişki var ki sanki ölüm bizi ayırana kadar kutsal bir evlilikle bağlanmışız.
We'll be very happy together, till death do us part.
Ölüm bizi ayırana kadar mutlu olacağız.
To have and to hold till death do us part.
Ölüm bizi ayırana dek yanında olmaya.
Till death do us part.
Ölüm bizi ayırana dek.
Really and truely "till death do us part".
Gerçekten ve resmen "Ölüm bizi ayırana kadar".
Now we really belong to each other "till death do us part."
Şimdi "Ölüm bizi ayırana dek" gerçekten birbirimize aitiz.
Faith of our fathers, holy faith, we will be true to thee... till death.
Atalarımızın inancına, kutsal inanca sizlere sadık kalacağız ölene dek...
Till death do us part.
Ölüm bizi ayırana kadar.
I promised to love, honor, and obey him, till death do us part.
Ölüm bizi ayırana kadar onu sevmeye, onurlandırmaya ve itaat etmeye söz verdim.
To love and to cherish till death us do part.
Sevgi ve saygı sonsuza kadar olmalıdır.
To love, cherish, to obey, till death us do part.
birbirimize sevgi ve saygı göstereceğimize,
Now then. Do you, Henry Lewisham Arthur Hudson... take this woman to be your lawful wedded wife... till death do you part?
Dolayısıyla, şimdi siz Henry Lewisham Arthur Hudson ölüm sizi ayırıncaya kadar, bu kadını eşiniz olarak kabul ediyor musunuz?
- "Till death do us part."
- "Ölüm sizi ayırıncaya kadar." kısmı.
Till death do us part?
Ölüm bizi ayırana kadar mı?
Till death do us part - and I brought it on myself.
Ölüm bizi ayırana kadar. Kendim kaşındım.
- Till death do us part.
- Ölüm bizi ayırana kadar.
- "Till death us do part."
- Ölüm bizi ayırana dek. - Ölüm bizi ayırana dek.
I, Oliver Barrett, take you, Jennifer Cavilleri, to be my wedded wife from this day forward to love and to cherish till death do us part.
Ben, Oliver Barrett, seni, Jennifer Cavilleri'yi, bugünden itibaren karım olarak alıyorum ve ölüm bizi ayırana kadar seveceğime söz veriyorum.
I, Jennifer Cavilleri, take you, Oliver Barrett, as my wedded husband from this day forward, to love and to cherish till death do us part.
Ben, Jennifer Cavilleri, seni, Oliver Barrett'i, bugünden itibaren kocam olarak alıyorum, ve ölüm bizi ayırana kadar seveceğime söz veriyorum.
[Mulcahy] Do you, Soon-Lee, take Maxwell to be your lawfully wedded husband... to love, honor and cherish... to have and to hold from this day forward... in sickness and in health, till death do you part?
Pekala, sahaya çıkın ve işlerini bitirin! Pekala, o lanet olası kafanı koparacağım.
And for the rebirth of Poland I'll let you draw all my blood, till my death.
Ve Polonya'nın yeniden doğuşu için ölünceye kadar bütün kanımı akıtacağım.
Sit down here till I snatch you from the jaws of death.
Seni ölümün pençesinden kurtarana kadar surada otur.
I can still see and hear that wild hour... with poor Heathcliff trying to tear away the veil between death and life... crying out to Cathy's soul... to haunt him and torment him... till he died.
Cathy'nin ruhunu çağırmasını... ölünceye kadar kendisine görünmesi, acı çektirmesi için.
I was scared to death, but I saw him run down the street... till he disappeared in the shadows.
Çok korktum ama karanlıkta kaybolana kadar caddede koştuğunu gördüm.
A fault to nature, to reason most absurd, whose common theme is death of fathers and who still hath cried from the first corpse till he that died today,
Ölülere ve doğaya karşı gelmektir bu. Akla da sığmaz bu, çünkü akla en uygun gelen şeydir babaların ölmesi. İlk insan ölüsü karşısında olduğu gibi, son ölen insanın da karşısında, "Bunun böyle olması gerek." demiştir akıl.
But long it could not be till that her garments, heavy with their drink, pulled the poor wretch from her melodious lay to muddy death.
Ama ne kadar sürebilir ki bu, sudan ağırlaşınca etekleri. Kesip zavallıcığın güzelim tatlı sesini, ölüm çamurlarına batırmış Ophelia'yı.
Her death was doubtful, and but that great command o'ersways the order she should in ground unsanctified have lodge till the last trumpet.
Nasıl öldüğü anlaşılamadı. Yukarıdan gelen emirle geleneği bozmasaydık, kutsal topraklar dışında yatacaktı mahşer gününe kadar.
I will not be afraid of death and bane, till Birnam forest come to Dunsinane.
Birnam ormanı Dunsinane'e gelmeden, ne ölümden korkarım, ne felaketten.
Therefore plan, for to death shall watch life's hand and can't all happy till thee pass the earth away
# Ölüm, yaşamın kudretini kollasın diyedir, planlar... #... tam mutlu olamazsın, sen bu dünyadan göçüp gitmedikçe.
All those hundreds of millions of dollars, crashing against each other like a couple of big elks with your horns locked battling till you both starve to death in the snow
Yüzbinlerce dolar. Büyük boynuzları olan geyikler gibi biribirine girsin. Bana kalırsa, birbirinizle ölümüne bir kavgaya girin.
THE BUGLE AND ME, TILL DEATH DO US PART.
Adım Nan.
Fight to the death, fight hard - till Slovaks rule their own country.
# Ölümüne savaşalım, ölümüne çarpışalım,... # #... Slovaklar kendi yurtlarını yönetene kadar. #
We are Slovaks born and bred none of us will come empty handed out of this, fight to the death, fight hard, till Slovaks rule in Slovakia
# Doğma büyüme Slovakız,... # #... bu işten eli boş çıkmayacağız. # # Ölümüne savaşalım, ölümüne çarpışalım, Slovaklar kendi yurtlarını yönetene kadar. #
"At the age of four, we give a child a small banner, and from then on, without realizing it, he becomes exposed to continuous indoctrination, which lasts till his death."
"Biz çocukların eline 4 yaşında bayrak verir, ve onları onlar farkına varmadan şekillendiririz. Bu ölüme kadar devam eder." diyordu.
Till the death!
Ölene kadar!
You see, sir, we didn't feel like waiting around till it starved to death.
Görüyorsunuz ya efendim, açlıktan ölene kadar beklememiz gerekmedi.
Brother, if only we could fight till the death with him
Abi gerekirsen canımızı verir ona karşı savaşırız,
I will not be afraid of death or bane till Birnam Forest come to Dunsinane.
Ne ölümden korkarım, ne beladan Birnam Ormanı Dunsinane'e gelmedikçe.
And do you, Maxwell... take Soon-Lee to be your lawfully wedded wife... to love, honor and cherish... to have and to hold from this day forward... in sickness and in health... till death do you part?
- Ben hazırım, Koç. - Neye hazırsın? - Uzun atlamaya, Koç.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]