Till when translate Turkish
563 parallel translation
We'd be safe to take him back up till when?
Ne kadar zamanda dönerse güvende olur?
- Till when do we wait?
- Ne zamana dek bekleyeceğiz?
Till when, Mr Elkins?
Uyanıyor musunuz?
Till when?
Ne kadar süreyle?
But what civilization... and till when?
Ama hangi uygarlık ve ne zamana kadar?
God knows till when.
Allah bilir ne kadar yatar.
When you get to Frisco, I'll pop you in the can so fast, you won't come out till Chinese new year.
San Francisco'ya ulaştığımızda, seni içeri tıkayacağım Çin yeni yılına kadar çıkamayacaksın bile!
When they tackle a job, they stick to it till it's finished and no fat-faced politician standing around telling them what to do.
Bir iş peşine düştüler mi, bu işi bitirmeden peşini bırakmazlar ve iyi tarafı koca suratlı politikacılardan hiçbiri bizim işlere karışamaz.
When I'm free, I'll wring your scrawny pipe stem till your tongue pops out!
Kurtulunca cılız boynunu dilin çıkana kadar sıkacağım!
Wait till I get my hands on that blabberskite when he comes home.
Eve geldiği zaman o kendini beğenmiş gevezeyi ellerime geçirinceye kadar bekle.
But you had to wait till now, now when Melly's dying... to show me that I could never mean any more to you... than this Watling woman does to Rhett.
Ama sen şu zamana, Melly'nin ölüm döşeğine kadar bekledin senin için tek anlamım, şu Watling kadının Rhett için ifade ettiği anlam kadar.
When you hear the tone, it will be 22 and one half minutes till 7 : 00.
Sesi duyduğunuz zaman saat,.. ... 7'ye 22.5 var demektir.
Listen, I'm calling Dr. Stall, and as a matter of fact, when I hear the tone, it'll be 22 and one half minutes till 6 : 00.
Dr. Stall ile görüşmek istiyorum ayrıca sesi duyduğum zaman saat, 6'ya 22.5 var demektir.
Why "goodbye" when it's only till morning?
"Allaha ısmarladık" da ne oluyor? Sabaha görüşeceğiz.
There was a time when I used to stay up Till the moon set on a night like this,
Eskiden burada yaşarken ay böyle gecelerde belirirdi.
When he comes, you get in the bedroom and stay there till he's gone.
Geldiğinde yatak odasına git. O gidene kadar da orada kal.
Becalmed when the wind held till dawn?
O fırtınalı havada mı rüzgarsız kalmış?
Suppose you went back to bed and didn't find these cylinders... till tomorrow morning, when the office opens...
Bak, Keyes, eve dönsen ve bu kaydı sabah ofis açılana kadar unutsan?
Wait till you get married and have half a dozen daughters... and see how you feel when some mug brings them home 8 : 00 in the morning.
Evlenip bir düzine kızın olana ve herifler onları sabahın sekizinde getirdiğinde neler hissedeceğini görene kadar bekle.
perhaps even world dominion till the greed and cruelty have burned out of every last one of us and when that time comes perhaps even the pearl will be washed clean again.
Bu, açgözlülük ve acımasızlık her birimizden yok olup gidinceye değin sürecek. O gün geldiğinde belki inci de yeniden yıkanıp temizlenmiş olacak.
It's funny Martin showed up at 7 : 00, when he told you he wouldn't be there till 8 : 30.
Martin'in sekiz buçukta geleceğim deyip de yedide gelmesi komik değil mi?
But wait till later on, when they have kids, bills they can't pay, she starts wanting things he can't get for her.
Evet, şu an için! Ama çocukları olduğu zaman, faturalarını ödeyemediklerinde istediği şeyleri ona alamayıncaya dek bekle. Ondan sonra sorunlar başlar.
Till later, when I followed him up... caught him muzzlin'that tall job.
Onu takip edip şu sırık karıyı... kucaklarken görmeden önce son kez.
- Oh, wait till you hear it when it's tuned.
- Ayardan sonraki sesini birde görün.
Won't he hate paying for El Libre... when he finds out we stole him out of one of the King's own prisons? - We'll heave to onto the point till nightfall.
Kralın kendi hapishanelerinden birinden çaldığımızı öğrenince, El Libre'e para ödediği için nefret etmeyecek mi?
Stay there till I wire you where and when to come, and keep those masks.
Orada kalın. Telgrafla yeri ve zamanı bildireceğim. Maskeleri atmayın.
When could they say, till now, that talked of Rome, that her wide walls encompassed but one man?
Roma'nın geçmişinde ne zaman görülmüş geniş surlarının bir tek insanı kucakladığı?
"Break up the senate till another time, " when Caesar's wife shall meet with better dreams. "
Senatoyu erteleyelim, der, Sezar'ın karısı güzel düşler görünceye kadar.
I play the violin, and when you hear this... you sneak quietly behind me'till there, and blow the trombone.
Keman çalıyorum. Kemanı duyduğun zaman arkamdan buraya sessizce sokuluyorsun ve trombonu üflüyorsun.
Not like we did when I was 13... but enough so we can live together till I get married.
Ben 13 yaşındayken olduğu gibi değil... ama ben evleninceye dek birlikte yaşamamıza yetecek kadar.
And when my tomb is finished and sealed it will be mine while the earth stands, till the end of time.
Mezarım bitirilip kapatıldığında da Dünya varoldukça, sonsuza dek benim olarak kalacaklar.
Wait till next week, Doug, when he gets his laundry.
Haftaya çamaşırlarını alana kadar bekle. Göreceksin.
You'll have to wait till Friday when I get my household money.
Cuma'ya Evin yiyecek parasını alıncaya kadar bekleyeceksin.
Till that unexpected hour When they blossom like a flower
Kabak çiçeği gibi açtıkları O beklenmedik ana kadar
That is till idle curiosity... led me to do a little poking'around, and I'll tell ya... when this turned up, I was struck dumb.
Ta ki anlamsız bir merak beni biraz dürtene kadar ve sana söyleyeyim bu ortaya çıktığında aptala döndüm.
But wait till you see his face when he holds ours.
Bizimkileri kucağına aldığında yüzünün alacağı şekli görene kadar bekle.
And when I'm old and grey and toothless and bootless, I'll gum it, till I go to heaven, and booze goes to hell!
Yaşlanıp, ak saçlı, dişsiz ve yürüyemez biri olduğumda, ona yapışacağım, taki ben cennete, içki cehenneme gidene dek!
So we'll be paying out 20 quid a month to the bank till God knows when for... for nothing.
Ve şimdi bankaya ayda 20 sterlin ödeyeceğiz. Üstelik de bir hiç için.
Save your boasting till later, when we've saved our people.
Bunu kaydettiğimiz için, halkımıza övünebiliriz.
Well, uh, when we got to the artery, uh, we didn't have any clamps, so I had to reach in and hold it closed with my fingers till the helicopter came.
Sonra, damara gelince, baktık ki kıskaç kalmamış içine girip helikopter gelinceye kadar parmağımla tıkamak zorunda kaldım.
Thirty-six hours till the moment when Larry Talman will be turned over to the federal authorities.
"Larry Talman'ın Federal makamlara teslim edilmesine 36 saat kaldı."
I used to be too, till I tried to shove my foot through an engine block when I piled up.
Ben de yarışçıydım bir zamanlar ta ki kaza yapıp ayağımı motora sıkıştırana kadar.
When my brother bet he'd shave his head with his electric razor, Papa told him not to come back till his hair grew in.
Erkek kardeşim bir iddia uğruna saçlarını kazıttığında, babam saçları uzayana dek eve gelmemesini söylemişti.
The thousand things will keep till morning, when I'm rested, calm
O binlerce şey sabaha kadar bekleyebilir. Dinlenince daha sakin olurum.
Sleeping till 4 p. M. Climbing over the poor bastard trying to break the bathroom door to wash him in the tub when he's 16.
Akşam 16.00'ya dek uyuyan, zavallı çocuğun üstüne tırmanan 16 yaşındayken bile, küvette onu yıkamak için banyonun kapısını kırmaya kalkan...
We'll save her till later, when you sign. Anything else?
Onu kabul ettiğinizde düşünürüz.
I shall say nothing till tomorrow morning, when you fail to report for duty, and are listed as a deserter.
Yarın göreve gelmeyip kaçaklar listesine adın eklenene kadar... -... hiçbir şey söylemeyeceğim.
When you step on a spider, it wriggles till the sun goes down.
Bir örümceğin üstüne basarken güneş kayboluncaya kadar kıpırdar durur.
- I'll wait until you call... and I'll meet you when you come to buy the living room drapes at Bloomingdale's. Yeah, and then we'll have lunch downstairs... and we'll come up here till it's time to get dressed... and go out and buy lamb chops for his dinner.
Evet, sonra aşağıda yemek yiyeceğiz ve giyinme zamanı gelene kadar yukarı çıkmış olacağız ve akşam yemeği için kuzu pirzolası almak için dışarı çıkacağız.
You're Mrs Ben Rumson, and I'll kill any man that says you ain't, and I'll stick to it till I move on, which is when the gold pinches out or the first snow of winter.
Sen Bayan Ben Rumson'ın, aksini söyleyen her erkeği vururum,... ve yoluma devam edene kadar bunu yaparım,... yani altın bitene ya da kışın ilk karı yağana kadar.
Madder than a white beast becomes when he finds he's closed in... and the mad beast'll run for the last time... pursued and hunted all over the island... till he falls into one of the great fires that he himself has made.
Çevresi kuşatılınca beyaz canavar daha da delirir ve beyaz canavar son bir kez kaçacak. Tüm adada takip edilecek ve avlanacak ; bizzat kendisinin yaktığı büyük ateşlerden birine düşene kadar.
when 5291
when they 28
whenever 118
when we first met 137
when you 160
when the saints go marching in 18
when were you born 26
when i was younger 134
when i was a child 198
when are you leaving 116
when they 28
whenever 118
when we first met 137
when you 160
when the saints go marching in 18
when were you born 26
when i was younger 134
when i was a child 198
when are you leaving 116
when you're gone 25
when he died 111
when i'm gone 52
whenever you're ready 215
whenever you want 91
when i 169
when you're ready 256
when it comes to you 25
when it rains 55
when in doubt 76
when he died 111
when i'm gone 52
whenever you're ready 215
whenever you want 91
when i 169
when you're ready 256
when it comes to you 25
when it rains 55
when in doubt 76