English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ T ] / Totally different

Totally different translate Turkish

972 parallel translation
You and I are totally different.
Olmaz. Aramızdaki fark burada.
One should overcome them by totally different methods.
Onlara karşı daha farklı yöntemler kullanılmalı.
You see... most people tend to think of the body... and the mind as being totally different... two separate entities...
Görüyorsun ki... Birçok insan, beden ve aklın birbirinden tamamen farklı olduğunu düşünme eğiliminde. İki ayrı varlık- -
A model airplane is something totally different.
Model uçak dediğiniz şey, tamamıyla farklıdır
Not to be confused with'tsumannai'( boring ) in Tokyo dialect which is totally different.
Tokyo lehçesindeki "tsumannai" ( sıkıcı ) ile karıştırılmamalıdır. Hangisi tamamen farklı?
What if you went to see it again and the end was totally different?
Ya tekrar izlediğinde sonu tamamen farklı olsaydı?
He is totally different from you
Senden tamamen farklı birini
Deep, deep down in you... There's somebody totally different.
Kalbinin derinliklerinde tamamen farklı biri var.
Deep down. Deep, deep down in you... there's somebody totally different.
Kalbinin derinliklerinde tamamen farklı biri var.
- That was totally different.
- Farklı bir durumdu.
I mean you're a totally different kind of specimen to Professor Kastner.
Profesör Kastner'den çok farklı bir örneksiniz.
It must have evolved in a totally different way.
Değişik bir şekilde evrimleşmiş olmalı.
The rifling was totally different.
Namlusu tamamen farklıymış.
After her release from the drug rehabilitation centre... she'll be totally different
Bağımlılıktan kurtulduğu zaman.... tamamen farklı biri olcaktır
One would have expected that a painter who presents his paintings at a public exhibition, would respect people's taste in a totally different way.
Tablolarını halk sergisinde takdim eden bir ressamdan beklenen şey insanların tamamen farklı olan beğenilerine saygı göstermesidir.
You were totally different before.
Biraz önce tamamen farklıydın.
A few months ago you were telling a totally different story.
Birkaç gün önce tamamen farklı şeyler söylüyordun.
That is totally different.
Bu tamamen farklı.
Here is totally different.
Burası tamamen farklı.
A totally different climate.
Tamamen farklı bir iklim.
A totally different ambience.
Tamamen farklı bir atmosfer.
Twins who are separated at birth develop totally different personalities.
Araştırmalar, ayrı yetişen ikizlerin tamamen farklı kişilikler geliştirdiğini söyler.
We're going to drop him in a totally different way.
Bu defa çok farklı bir yoldan göndereceğiz.
– This is totally different. – No! No different!
İkisi de aynı.
But I brought you something nice, so we can do something totally different.
Size güzel bir şey getirdim... Sizin gününüz de güzel olsun.
Totally different.
Tamamen farklı.
- We're not totally different.
- Tamamen de farklı değiliz.
They're in totally different leagues.
Onlar tamamen farklı liglerde.
Oh, sometimes I think the two can be totally different.
Ben ikisinin çok farklı olduğunu düşünüyorum.
You bring five totally different girls here on a bogus casting session for a part that was mine in the first place, and you ask me what I am up to?
Buraya saçma sapan bir rol dağıtımı bahanesiyle beş farklı kız getirdin. Ki bu rol daha başından beri benimdi. Ve bana ne karıştırdığımı soruyorsun?
- A totally different hemoglobin.
- Tamamen farklı bir hemoglobin.
- It is and it isn't. The morals of the village're totally different.
Öyle olsun olmasın köylerdeki ahlak anlayışı çok farklıdır.
Picture her face, her walk, her clothes, in a totally different place.
Yüzünü, yürüyüşünü kıyafetlerini tamamen başka bir yerde resim olarak aklına getir.
You know, the park's a totally different place when you have a child with you.
Biliyor musun, senin gibi bir çocukla birlikte gidince, park başka bir yer oluyor.
It could be that a completely different living environment in a... totally different society...
Bu, tamamen farkl? olabilir ki Bir ya? ama ortam?
Latin women, they're totally different.
Latin kadınlar ; onlar tamamen farklı.
This has got to be a totally different life for you.
Tamamen farklı bir yaşantın olması gerekiyor.
He began by pointing out that the wording of the charge itself was not proper, that the dates were inaccurate, that the precedents they'd cited all applied to totally different situations.
Suçlamaların metninin bile düzgün yazılmış olmadığını göstererek başladı. Tarihlerin uyumsuz olduğunu, sundukları teamüllerin tamamının alakasız durumlarda alınmış kararlar olduğunu gösterdi.
It's totally different from the Teito Hotel in Hibiya.
Hibiya'daki Teito Oteli'nden tamamıyla farklıdır.
It's like a totally different Fudd, Al.
Fudd tamamen farklı biri olmuş, Al.
Now you got four Newcomers, totally different backgrounds...
O zaman elinde geçmişleri tümüyle farklı dört Yeni Gelen olur...
Totally different.
Birbirinden tamamen farklı.
No, a totally different Mboto Gorge.
Hayır, kesinlikle başka bir Mboto Gorge bu.
[Michael Collins] It was a totally different moon than any moon I had ever seen before.
Gördüğüm kesinlikle daha önce gördüklerimden farklı bir Ay'dı.
I'm talking about something totally different. As a woman.
Tamamen farklı bir şeyden bahsediyorum.
There are totally different poison plants in Colorado than in this place.
Oradaki zehirli bitkilerle buradaki zehirli bitkiler birbirinden çok farklıdır.
HE SEEMS TOTALLY DIFFERENT.
Tamamen farklı duruyor.
The guy you're describing sounds like a totally different person.
Senin anlattığın tamamıyla farklı bir kişi gibi görünüyor.
I am not sure, it was designed for a totally different disorder.
Emin değilim. Tamamen farklı bir hastalık için üretildi.
But I'm talking about something totally different. As a woman.
Ama ben tamamen farklı bir şeyden bahsediyorum.
When you get over there, it's a totally different situation.
Ama oraya vardığınızda tamamen farklı bir durumla karşılaşırsınız.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]