English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ T ] / True blue

True blue translate Turkish

119 parallel translation
True blue George.
Sözünün eri George.
Look who's talking about true blue!
Mertlikten bahsedene bak hele!
He insists on acting the true blue neutral.
Vatanını seven tarafsız biri gibi davranmakta ısrar ediyor.
His bold Texas heart was true blue True blue
Cesur Texas yüreği masmaviydi, hakiki gök mavisi.
Oh, no, Judge we're fair Americans, and true blue.
Hayır, hayır Sayın Hakim! Bizler adil Amerikalılarız.
Oh, boy. True blue Judge Garth.
Sözünün eri Yargıç Gart, vay be!
He left his mark on you, you know. You got a way of talking that ain't exactly true blue American. It's hardly surprising since he was British.
Olsun, sende izi var, ilerde harbi bir saf kan Amerikalı olacaksın gerçi sen İngiliz sayılırsın şaşırmamak lazım
"When push comes to shove, " here's nothing like having a true blue friend in your court. "
Mr. Hobbs hep der ki bir darbe gelince köşedeki arkadaş kadar iyisi yoktur
That's what "True Blue" is about.
Bunu "True Blue" konu alıyor.
- Which one is "True Blue"?
- "True Blue" hangisi?
I don't even follow that top-of-the-pops shit, and I've heard of "True Blue."
Ben bile "True Blue" nun en azından adını biliyorum, hiç pop müziği dinlemediğim halde.
You said "True Blue" was about a guy- - a sensitive girl who meets a nice guy... but "Like A Virgin" was a metaphor for big dicks.
"True Blue" nun duyarlı bir- - erkek bulan bir kız hakkında... fakat "Like A Virgin" in büyük sikler hakkında bir mecaz olduğunu söylüyordun.
Followed by Marcy's Pride, True Blue Crew, Classic Alert,
- Marcy'nin Onuru dördüncü ve...
He was true blue.
O sözünün eriydi.
- True blue catch.
Tanrı aşkına ben bir vali kızıydım. - Gerçek bir mavi kan
You're true blue, Ethel.
Çok vefalısın Ethel.
The True Blue Americans call themselves a gang but all they really do is stand around on corners damning Engeland.
Gerçek Mavi Amerikalılar kendilerine çete diyorlar ama tek yaptıkları, köşelerde durup İngiltere'yi lanetlemek.
Mary's been true blue, like always.
Mary her zamanki gibi.
And I thought you were like some kind of true blue-balls... Ernest Tubb country fucker or something.
Ben sizin blues çalan lanet bir country grubu olduğunuzu sanmıştım.
~ ~ And I'm gonna be true blue, baby, I love you. ~ ~
Rengim maviye çalıyor bebeğim Seni seviyorum
~ ~ I'm gonna be true blue, baby. I love you. ~ ~
Rengim maviye çalıyor bebeğim Seni seviyorum
~ ~ True blue, baby. I love you. ~ ~
Esas mavi, bebeğim seni seviyorum
~ ~ I'm gonna be true blue, baby. I love you. ~ ~
Rengim maviye çalıyor bebeğim Seni seviyorum.
Not a pansy fuck, but a true blue banging.
Öyle kibarca sevişmek değil, basbaya düzüşmek.
True blue.
Gerçek mavi.
A true blue abominable crime.
Aşağılık ve tiksindirici bir suç.
Your eyes so blue Your heart so true
Gözlerin mavi Kalbin gerçek
The spoiled and petted yellow bird could scarce believe it true that a common sparrow should refuse a bird with blood so blue
Zavallı esir sarı kuş asla inanamazdı sıradan bir kırlangıçın asil bir kuşu reddedebileceğine.
A true-blue friend. "
Gerçek bir dostsun. "
You may be a foreigner, but you're true-blue.
Yabancı biri olabilirsin ama sözünün erisin.
- Yes, that's true. Yet, there is a look in this blue... like onto another life.
- Evet, aynen öyle bu mavide sanki başka bir hayata bakış var.
If a woman's eyes are blue, she'll be sweet and true to you.
Bir kadının gözleri mavi ise, Sana tatlı gelir ve doğru kişidir.
There was Juliet, a true-blue red...
Gerçek bir Komünist Juliet de vardı.
I'm just a true-blue, honest American.
Ben sadık ve dürüst bir Amerikalıyım.
My son was true-blue, Mr. Wales.
Oglum gerçek bir Güneyliydi, bay Wales.
Every heart beats true For the red, white and blue
Ülkedeki herkesin yüreği Kırmızı, beyaz, mavi için çarpar
I am a true-blue kind of a guy.
Sözünün eri sadık bir adamım.
- True-blue!
- Doğrudur.
or that Ike was true-blue to Mamie.
Ya da şu Ike'ın sözünün eri olması ;
Marry in blue, your love is true. "
Mavi Marry, aşkın gerçek demektir.
You true-blue little pooh bear.
Seni! Seni Sadık küçük ayıcık.
# A true-blue duo #
İkili haline geldik
Think "good," ya fuckin'ninny shithead,'cause now she'll be all true and blue.
İyi şekilde düşün beyinsiz herif. Şimdi sana karşı tamamen dürüst olacak.
To me, you're true-blue.
Bence siz vefalısınız.
From a pal who is true And can lift you up when you're blue
Gerçek bir dost, üzgünken neşelendirir sizi.
He was a true-blue soldier back then.
Önceden gerçek bir mavi askerdi.
I think he was truly one of those true-blue hero types.
Sanırım o tam anlamıyla gerçek bir kahramandı.
True Berry Blue.
Gök Mavisi.
I know it isn't true know it isn't true love is just a lie made to make you blue love hurts ooooooooooooooh love hurts oooooooooooooooh
Hem Wallace için hem de benim için. I know it isn't true know it isn't true love is just a lie made to make you blue love hurts ooooooooooooooh love hurts oooooooooooooooh
You, my friend, you are a true-blue knight in shining armor.
Sen, dostum, ışıltılı zırhınla gerçek bir şövalyesin.
Sounds like we got ourselves a true-blue Supergirl.
Sanırım bu sefer karşımızda tam anlamıyla "süper" bir kız var.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]