English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ T ] / Tuck in

Tuck in translate Turkish

938 parallel translation
Yes, I've got to tuck in now.
Hazırlanmam gerekiyor.
But first we gotta tuck in little ol'Courtney Nesbitt Masterson.
Fakat önce yaşlı Courtney Nesbitt Masterson'u bir yerlere sokuştumamız gerekiyor.
Selina, tuck in your tongue.
Selina dilini tut.
No, I'm still putting a tuck in the Airedale and then I got the frogs to let out.
Hayır. Airedale'le uğraşıyorum sonra da sırada kurbağalar var.
tuck in.
Isırın!
Nowadays, you're supposed to kiss them and tuck them in.
Bugünlerde onları öpüp içeri tıkmak gerek.
If I let you alone, you'd give them chicken... and tuck them in with quilts.
Sana kalsa, her öğün tavuk verir geceleri de üstlerini örtersin.
It's not my job to tuck him in.
Onu içeri sokmak benim işim değil.
And when I tuck them in bed and know they will wake up in the morning still loving me, life is good.
Ve yatağıma uzandığım zaman biliyorumki sabah hala beni severek uyanacaklar. Hayat güzel.
Suppose you was torn away from your mother when you was just a baby... nobody to tuck you in at nights... no warm, soft, caressing'trunk to snuzzle into.
Diyelim ki sizi daha bir bebekken annenizden ayırdılar geceleri sığınacağınız kimse yok sıcak, yumuşak, sizi okşayarak uyutacak birisi.
- Did she tuck you in?
- Üzerini örttü mü?
Oh go on tuck yourself in and relax.
Haydi, gir yatağa ve dinlen.
- I'll be up to tuck you in. Scoot!
Birazdan gelir üzerlerinizi örterim, şimdi fırlayın.
Tuck me in, turn out the lights and tiptoe out?
Beni içeri tıkıp, ışıkları söndürüp, parmak ucunda çıkmak için mi?
Don't forget to tuck your trouser legs in.
Pantolonun paçalarını kıvırmayı unutma.
- You better tuck her in.
- Onu yatırsan iyi olur.
Go ahead, tuck her in.
Hadi, git yatır.
Tuck your shirt in, now.
Derhal gömleğini içeri sok.
So, you want me to tuck him in?
Benden onu haklamamı mı istiyorsun?
Well, but now you'd better go and tuck yourself in bed, little Maren.
Ama şimdi en iyisi gidip yatın, küçük Maren.
Will you come tuck me in?
Beni içeri alacak mısın?
Tuck Ordway's son-in-law.
Tuck Ordway'ın damadı mı?
I bought in before I knew who you were, but I'm glad I did, so's you can tell Tuck Ordway I'm back.
Seni kim olduğunu bilerek getirdim, ama yaptığımdan memnunum, bu nedenle Tuck Ordway'a geri döndüğümü söyle
Old Tuck Ordway hasn't showed his face in Little River for over a year.
Bir yılı aşkın süredir, İhtiyar Tuck Ordway Little River'da yüzünü göstermedi
Well, I had to go all the way to Washington to find that chink in Tuck Ordway's armor you were looking for. I had to be a detective first and a lawyer afterward.
Pekala, Her şekilde Washington'a gitmek zorundaydım Tuck Ordway'in zırhında aradığın o çatlağı bulmak için Önce bir dedektif, sonrada avukat oldum...
Maybe you figure you won't stand so tall in front of Tuck Ordway.
Belkide Tuck Ordway'ın önünde çok uzun görünmediğin içindir.
He's coming in now, Tuck!
O şimdi içeri giriyor, Tuck!
It'll take more than a bullet in the shoulder to kill Tuck.
Tuck'ı öldürmek için omuzandan tek kurşunla vurmaktan daha iyisini de yapabilirdin.
You won't be satisfied till you're sitting in Tuck Ordway's chair.
Tuck Ordway'in sandalyesine oturana kadar tatmin olmayacaksın.
I'm gonna tuck it in right now, Doctor.
Onu ºimdi içeri tikiyorum Doktor.
I'd better stay and tuck you in.
Seninle kalsam iyi olacak.
- I'll tuck you in in a few minutes.
- Biraz sonra gelip üzerine örterim.
Then later, I might even walk you home, tuck you in bed.
Daha sonra da, beraber evine yürüyebiliriz, seni yatağına yatırırım.
You'll never tuck me away in some little town.
Sen beni asla küçük bir kasabada terk edip gitmezdin.
Now, I'll tuck you in and you'll fall asleep right away.
Şimdi güzelce üstünü örteyim, hemen uyursun.
I was just going upstairs to tuck it in here and there.
Kenarını, köşesini düzeltmek için yukarı çıkıyordum.
You want me to tuck her in bed?
Ne yapmamı istiyorsun?
I'll call by later and tuck you in.
Şimdi yatağa uzan, seni sonra çağırırım.
Excuse me, sir. Tuck your heads in afore they fall off.
Pardon, efendim!
Would like to tuck me in?
Kapıyı kilitle istersen.
- Who is going to tuck me in?
- Beni kim yatıracak?
Yeah, well, you go on back to Val Rogers'dinner party, and you tuck him in bed and kiss his hand or something.
Sen de Val Rogers'in partisine geri dönüp onu yatir ve elini falan öpsene.
Mommy'll be up to tuck you in later.
Anneciğin de birazdan gelip yanına kıvrılır.
Coming to tuck you in, Daddy.
Üstünü örtmeye geliyorum, babacığım.
If you really want to get better, Erno, you should lie down and tuck yourself in.
Gerçekten iyileşmek istiyorsan Erno, uzanıp üstünü iyice örtmelisin.
They retreat into themselves to escape the misery of others, to avoid contamination, or tuck themselves away in the group to hide their responsibility, hence contaminating the others.
Başkalarının iftiralarından kurtulmak için herkes kendi işine odaklanır ya da kendi sorumluluğunu gizlemek için bir gruba dahil olarak suçunu başkalarıyla paylaşır.
Casper, tuck'em in.
Casper, içine sok.
Does she tuck you in at night?
Gece seni o mu yatırır?
Don't be sad,'cause I'm gonna tuck you in tonight.
Üzülme çünkü bu gece seni ben yatıracağım.
We take him to London, we take him to a hotel, we tuck him in, and then we come back home.
Onu otele götüreceğiz. Onu yatağına yatıracağız.
Yeah, we're just going to tuck him in bed, and get him into a hotel, and then we're going to come right back.
Onu oteline götüreceğiz, yatağına yatıracağız ve... hemen geri döneceğiz.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]