Turn yourself in translate Turkish
545 parallel translation
Do you think you'll get absolution if you don't turn yourself in?
Çark edersen günahlarının af olacağını mı sanıyorsun?
- Turn yourself in!
Ne yapacaksın ki?
Turn yourself in?
Kendini ele verebilir misin?
Turn yourself in.
Teslim ol.
I'll never allow you to turn yourself in... nor to die.
Asla teslim olmak için izin veriyorum... ne de ölmek.
Go and turn yourself in... but before that, stay with me a while.
Git ve teslim ol... ama ondan önce, biraz benimle kal.
If you turn yourself in now, they'll tie you to a tree... and put a spear through your stomach.
Eğer şimdi teslim olursan eğer, bir ağaca bağlayıp... ve mide yoluyla bir mızrak verin.
You oughta turn yourself in.
Kendin teslim olmalısın.
- So why don't you turn yourself in?
- Öyleyse neden teslim olmuyorsun?
Won't you turn yourself in Oyo?
Ortaya çıkmayacak mısın, Oyo?
Turn yourself in, sergeant. My marital bliss depends on it.
Kabul edin çavuş, evliliğim sözkonusu.
- You have to turn yourself in.
- Kendin teslim ol. Söz ver.
I think you should turn yourself in as a temporary prisoner.
Sanırım en iyisi polise gidip geçici olarak gözaltına alınmalısınız.
Do you want to turn yourself in?
Ne yapmayı düşünüyorsunuz? Polise teslim olmayı mı?
My advice, turn yourself in to the cops.
Benim tavsiyem, gidip polise teslim olman.
So why don't you forget about all this and turn yourself in?
Neden bütün bunlardan vazgeçip, teslim olmuyorsun?
- You have to turn yourself in.
- Teslim olmak zorundasın Owen. - Teslim olmaya niyetim yok.
Come on, turn yourself in!
Haydi, kendine gel!
Morrison, I'm ordering you to return that anthrax culture and turn yourself in immediately.
Morrison, o anthrax kültürünü iade etmeni ve hemen teslim olmanı emrediyorum.
Please, turn yourself in before someone gets hurt.
Lütfen, birilerine bir şey olmadan önce teslim ol.
Why not turn yourself in?
Neden teslim olmuyorsun?
Maybe you should turn yourself in.
Belki de teslim olmalısınız.
- It's time to turn yourself in to the police.
Hayır! Hayır.
Turn yourself in.
Peki o zaman, her şeyi anlat onlara.
Mr Greene, you're requested to turn yourself in to the headmaster.
Bay Greene müdüre itiraf etmeniz beklenmekte.
I think you should turn yourself in and begin treatment again.
Senin dönüp ve yeniden tedavi olmaya başlaman lazım.
Turn yourself in.
Kolla kendini.
Look, you have to turn yourself in.
Gidip teslim ol.
Turn yourself in.
O parayı çaldın. Teslim ol.
I'm sure you can explain, or maybe you can't explain, but you've got to turn yourself in.
Açıklayabileceğinden ya da açıklayamayacağından eminim ama teslim olmak zorundasın.
Good thing you didn't turn yourself in. We'd be in jail.
İyi ki sonra vazgeçmedin yoksa hepimiz hapsi boylardık.
Shut it down and turn yourself in or die!
- Size rica ediyorum, hemen treni durdurun ve teslim olun... - yada ölün!
- Go back. Turn yourself in.
- Gerçekte olduğun kişiye geri dön.
Unless you want to turn yourself in privately.
Tabii eğer sen kendin teslim olmak istemezsen.
So you're gonna turn yourself in?
Kendini ele mi vereceksin? Delirdin mi?
Right now what you are is a suspect. Turn yourself in.
Şu an şüphelisiniz, teslim olun.
If you turn yourself in now... you could save yourself and your family a ton of trouble.
Evde bulduğun kana test yaptın mı? Hı hıı. % 100 insan kanı.
If you turn yourself in...
Eğer teslim olursan...
Now, you have to turn yourself in.
Şimdi teslim olman lazım.
I'll go with you if you want. But you gotta turn yourself in.
Eğer istersen seninle beraber gelirim, ama teslim olman lazım.
Turn and see yourself in love, Ebenezer Scrooge.
Aşıkken dön ve kendine bir bak, Ebenezer Scrooge.
They are born of pride and only turn you in upon yourself.
Bunların sebebi gururunuz ve düşlerinizde karşınıza çıkıyor.
Turn yourself in, Schneider.
Schneider, teslim ol!
Turn the darkness in your life into a light to straighten yourself.
Karanlığı aydınlığa çevirip kendinizi toparlayın. Rahibe.
Now, I suggest that you turn around and walk out of here without saying another word, or you're going to find yourself in big trouble.
Şimdi, arkanı dönüp başka hiçbir söz söylemeden burayı terk etmeni öneriyorum, yoksa kendini büyük bir belanın içinde bulacaksın.
Come on, Mike, turn yourself in.
Teslim ol.
Turn yourself in.
Polise git.
So when you pull on your costume and turn to admire yourself in the mirror, please keep those lips locked tight.
Kostümünüzü giydiğinizde ve ayna karşısında kendinize hayran hayran baktığınızda, lütfen dudaklarınıza hakim olun.
she was in pain and she was sweating a lot i carried her all the way if you were to turn the camera on yourself
Acı çekiyordu ve çok terliyordu. Onu yol boyu taşıdım. Eğer kamerayı kendinize çevirseydiniz ne anlatırdınız?
You took money from Harlem's biggest dealer... you committed perjury at his trial... you engaged in a conspiracy to kill him when he wouldn't cough up more dough and now you're offering to turn in seven other cops in order to save yourself... and you have the nerve to call them rat-fucks?
Harlem'in en büyük uyuşturucu satıcısından para aldın. Onun davasında yalan yere tanıklık yaptın. Daha fazla para vermediği için onu öldürmek üzere komplo yaptın.
- You gotta turn yourself in. - What?
- Teslim olman lazım.
yourself included 25
ines 33
in fact 10253
internet 115
india 252
invite 16
invasion 24
inter 39
instagram 35
interior 21
ines 33
in fact 10253
internet 115
india 252
invite 16
invasion 24
inter 39
instagram 35
interior 21
inside 950
indian 84
indiana 185
intelligent 217
indeed 4544
instant 24
international 47
intel 28
interpol 81
independence 32
indian 84
indiana 185
intelligent 217
indeed 4544
instant 24
international 47
intel 28
interpol 81
independence 32
incredible 769
indians 76
insight 19
instead 1488
intelligence 152
internal 17
interview 123
inch 105
inferno 25
insurance 186
indians 76
insight 19
instead 1488
intelligence 152
internal 17
interview 123
inch 105
inferno 25
insurance 186