You'll do it translate Turkish
6,279 parallel translation
I'm sure you'll do it again and it'll be great!
Eminim bir daha yaptığında her şey mükemmel olacak.
Sharon, I promise you that I'll do it.
Sharon, söz veriyorum ki yapacağım.
You'll do us more harm than good. It ain't worth it.
Bize faydadan çok zararınız dokunacak, değmez.
Now it was real good of you to wanna help, and we thank you kindly for your offer, but we'll make do without it.
Yardım etmek istemeniz gerçekten çok güzel, ve bu teklifiniz için teşekkür ederiz ama yardımınız olmadan devam edeceğiz.
Do you think it'll look like a uniform?
Üniforma gibi göründüğünü düşünmüyor musun?
You want me to quit my job, I'll do it.
İşimi bırakmamı mı istiyorsun?
When you finally go out with me, and you will, It'll be because I do things That only charles boyle would do.
Nihayet benimle dışarı çıkacağın zaman ve çıkacaksın, bu ben olduğum için sadece Charles Boyle.
- When do you think you'll have it? - Tomorrow.
- Ne zamana hazir olur peki?
Not as good as a warm body in your bed, but it'll just have to do till I see you again.
Yatağındaki sıcak bir bedenin yerini tutmaz ama seni tekrar görene kadar idare edeceksin artık.
I'll do it! You bastard!
Yapacağım adi herif.
Well, look at it this way, Peter : without sex, you'll have more time to do the things you've always wanted to do.
Şu açıdan düşün Peter ; seks yoksa her zaman yapmak istediğin şeylere daha fazla vakit ayırabilirsin demek oluyor.
Now, you figure out how to measure that lead, and you'll know how to do it for a meteorite. You think you can do that, Pat?
Şimdi, eğer bu kurşun miktarını hesaplamanın bir yolunu bulursan bunu bir göktaşı için yapmayı da öğrenmiş olacaksın.
I've never done it before, but I'll do it for you, Will.
Daha önce hiç atmadım ama senin için yapacağım, Will.
If you do it, I'll never find anything.
Sen yapınca aradıklarımı bulamıyorum.
But do think he'll love you for it?
Bunun için seni seveceğini mi sanıyorsun?
If you do this, you'll regret it.
- Bunu yaparsan pişman olacaksın.
You'll screw it up running around trying to do the police's job for them.
Polisin işini yapacağım diye her şeyi berbat ediyorsun.
But if I'm not here, you'll have to do it for me.
Ama burada olmazsam, senin yapman gerekecek.
And I learned an important lesson, too- - if you're bad enough at something, they'll ask you not to do it anymore.
Ve ben de çok önemli bir ders aldım. Eğer bir şeyde kötüyseniz bunu artık yapmamanızı isterler.
I'll do what I can to help you, but it'll have to wait.
Ben ne size yardım etmek geleni yapacağım, ama beklemek gerekecek.
How long do you think it'll take your people to search my car?
Ne zamandır bunu alacağım sizce senin insanların arabamı aramak için?
But if you want me to be up onstage with you, by your side, just say, and I'll do it.
Ama yanında olmamı istiyorsan bunu söyle ben de olayım. Bu senin hayalin.
Stiles, if you have it, we'll do something.
Stiles, eğer sende varsa bir şeyler yaparız.
Oh, I'll do it for you, Tony.
Senin yerine ben yaparım, Tony.
My house there is much nicer than this one, and it's on the ocean, and you'll have lots of things to do.
Evim çok var, bu bir daha güzel ve okyanus üzerinde bulunuyor, ve çok gerekecek şeyler yapmak.
I'll do it. I'll help you.
- Gerçekten mi?
If they don't change it, you'll do no sport next year.
Eğer bunu değiştirmezlerse, gelecek yıl spor yapmayacaksın.
It'll do you good.
Seni iyileştirecek.
But I'm the grumpy old fart running it today, So you'll do as you're told.
Ama bugünkü huysuz eski kafalı moruk benim ve o yüzden ne denildiyse onu yapacaksın.
You don't think I'll do it, X.O.? !
Bunu sence yapamazmiyim X.O?
It'll make you do the craziest things.
Sana en çılgınca şeyleri yaptırır.
So you're thinking she'll do whatever it takes to make Kate suffer and keep on suffering.
Kate'e acı çektirip bu acısına devam ettirmek için ne gerekiyorsa yapacak yani.
Because my biggest fear isn't that I'll spend the rest of my life in prison for a crime I didn't do, it's that I'll die in here without getting the chance to tell you how proud I am of you... and how much you mean to me.
Çünkü en büyük korkum işlemediğim bir suç yüzünden ömür boyu hapis yatmak değil seninle nasıl gurur duyduğumu ve benim için ne kadar önemli olduğunu söyleme şansım olmadan ölmektir.
Just... just tell me what you want, and I'll do it.
Ne istiyorsan söyle de yapayım.
Tell me what you want me to do, and I'll do it.
Ne yapmamı istiyorsan söyle de yapayım.
Okay, we'll do it, but you have to promise me that you're not gonna fall, okay?
Pekala, yapalım, ama düşmeyeceğine söz vereceksin, tamam mı?
It's the best I can do, and, frankly, I don't think you'll get a better deal from another PC manufacturer.
Yapabileceğimizin en iyisi bu ve açıkçası başka bir PC üreticisinden daha iyi bir teklif alabileceğinizi de sanmıyorum.
She manipulated you once and she'll do it again.
İyi niyetini bir kez suistimal etti, ve bir kez daha edebilir.
When do you think you'll be able to make it by?
Bunu yapmayi ne zaman düsünüyorsun?
Fine. But I'll do it with you this one last time.
İyi.
If you don't want to do it, I'll do it myself.
Eğer yapmak istemiyorsan, ben kendim yaparım.
We'll do it without you.
Sensiz yapacağız.
And as hard as it is right now, you'll pull through. You always do what it takes.
Bunu söylemek kadar zor evet ama, kendini toparla, her şey olacağına varır.
The next day, you come back to the shelter, and what they'll do Stop it.
Ertesi gün barınağa geri geliyorsun ve onlar da...
I'll tell you what you do with it. You put it aside.
Onunla ne yapacağını söyleyeyim.
They know you have something to say and, when you do say it, you'll naturally make eye contact with one of them.
Bir şey söylemek için geldiğini biliyorlar. Söylediğinde biriyle göz teması kuracaksın o güvendiğin kişi olacak.
Do you think he'll be able to handle it?
- Bunu halledebileceğini düşünüyor musun?
Just figure out what you want us to do and we'll do it, Jesus.
Bizden ne istediğinize karar verin, onu yapalım. Tanrım.
Do whatever I tell you or you'll get it.
Sana ne söylersem yapacaksın.
If you do, you'll get it!
Eğer istersen yaparsın!
Darryl, you touch that gun on the table, it'll be the last thing you do.
Darryl, masadaki o silaha dokunursan, yapacağın son şey olur.
you'll do great 56
you'll do fine 71
you'll do just fine 18
you'll do as you're told 24
you'll do 64
you'll do as i say 31
you'll do what 26
you'll do no such thing 29
do it 5363
do it anyway 19
you'll do fine 71
you'll do just fine 18
you'll do as you're told 24
you'll do 64
you'll do as i say 31
you'll do what 26
you'll do no such thing 29
do it 5363
do it anyway 19
do it for me 171
do it right now 27
do it for yourself 17
do it up 17
do it later 23
do it today 16
do it tomorrow 16
do it to me 21
do it now 637
do it again 594
do it right now 27
do it for yourself 17
do it up 17
do it later 23
do it today 16
do it tomorrow 16
do it to me 21
do it now 637
do it again 594
do it right 79
do it fast 39
do it yourself 113
do it quickly 49
do it quick 22
do it properly 26
do it then 24
do it quietly 27
do it fast 39
do it yourself 113
do it quickly 49
do it quick 22
do it properly 26
do it then 24
do it quietly 27