English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ D ] / Do it quick

Do it quick translate Turkish

298 parallel translation
Do every single thing I tell you to do, and do it quick.
Dediğim her şeyi yap ve çabuk yap.
- Do it quick.
- Çabuk ol.
Look, we're not gonna grab a hammer and do it quick, just to get it over with.
Bunu bir çekiç alıp hemen yapamayız.
A bunch of howling'Indians out for hair will do it quick.
Kafaderisi peşinde koşan bir grup kızılderili çabuk iş görür.
Do it quick, before they start making fun of you.
Acele edin. Hazır bir işiniz varken bunu yapın.
And we got to do it quick.
Elimizi çabuk tutmalıyız.
So if you're a friend of mine, just do it quick, okay?
O yüzden, madem arkadaşımsın, bu işi kısa tut, tamam mı?
Guys, we have to do it quick, the children will be waiting.
Beyler, hızlı olmalıyız, çocuklar bekliyor.
They wanna get rich. They wanna do it quick. They wanna be there with one score.
Çabuk zengin olmak, bir atışta vurmak isterler ama gerekeni yapmazlar.
And do it quick.
Ve acele et.
Do it quick.
Çabuk ol.
Just do it quick before I change my mind.
Fikrimi değiştirmeden yap şunu.
Guys, do it quick.
Pekala, çabuk olun.
Do it quick.
Acele edin çocuklar.
If self-preservation is an instinct you possess, you'd better fuckin'do it and do it quick.
Hayatta kalma içgüdünüz sağlamsa dediklerimi büyük bir hızla yaparsınız.
All I ask is that you do it quick.
Yeter ki çabuk olsun.
Better do it quick.
Çabuk yapmalısın.
We're going to find out, and we'd better do it quick.
Biz bunu öğreneceğiz, ve bunu çabuk yapsak iyi olur.
And do it quick.
Bunu hemen yap.
We're gonna do it quick.
Hızlı yapacağız.
- Do it quick!
Yüzümü görecek,
- And do it quick.
- Ve hızlı olmalısınız.
Stop this nonsense, do it quick.
Saçma sapan konuşma, hadi başla.
The trick is do it quick on him.
Buradaki hile, hızlı olmandır.
You know what I am, what this is... and what you need to do, so let's do it quick.
Benim ve bunun ne olduğunu biliyorsun... ve ne yapman gerektiğini de, öyleyse çabuk olalım.
Yeah, well, she better do it quick.
Evet, hızlı yapsa iyi olur.
We do it quick as well. I don't want another knife on my throat.
Hızlıca halledelim, boğazıma başka bir bıçak dayansın istemiyorum.
But you'd better do it quick, before she leaves with that guy.
Fakat şu çocukla gitmeden önce elini çabuk tutmalısın.
- Well, do we have to do it so quick?
- Bu kadar çabuk yapmak zorunda mıyız?
There's something in his soul o'er which his melancholy sits on brood, and I do fear the unheeded consequence will be some danger, for which to prevent I have in quick determination thus set it down -
Başka bir şey var içini kemiren, başka bir sır yatıyor derdinin arkasında. Korkarım bu sır ortaya çıktığında bir felaket gelecek başımıza. Bunu önlemek için verdiğim karar şu :
I do it real quick.
Çok hızlı yaparım.
I've got to do something quick to make it look like an accident.
Kaza gibi görünmesi için bir şeyler yapmalıyım.
You gotta do it first, before you even notice his suit,'cause he's as precise and quick as you.
Henüz onun ceketini görmüş olsan bile, ilk sen davranmalısın,.. ... çünkü o da senin kadar hızlı ve nişancıdır.
Babe, when the time comes whatever we have to do, we'd better be quick about it.
Babe, zamanı gelince ne yapmamız gerekiyorsa elimizi çabuk tutmalıyız.
It was so quick. There was nothing I could do. He wanted to march alongside of us... but he was too old.
Başkanın kitabı hayatının son saniyesine kadar elindeydi.
See here, we will have our people back and right quick or we will do something about it!
İnsanlarımızı geri alacağız... -... yoksa elimiz boş durmayacak!
Do it, quick
Haydi, bitir işini.
Do it, quick
Çabuk olun!
It'll be quick and painless, compared to what I could do to him.
Benim yapacağıma kıyasla, çok çabuk ve acısız olur.
- Oh, then do it over there and be quick.
- Git orada çabucak yap.
Well, rye will do, provided it gets here quick.
Tamam, Rye yapacak, buraya çabucak gelecek.
Whatever you have to do, do it real quick.
Ne yaparsanız yapın, elinizi çabuk tutun.
Let's do a quick run-through to get the feel of it.
Minik bir prova yapalım.
Try to do it as quick as I can. That's it.
Olabildiğince çabuk yapalım.
You know, it happens sometimes. The spirit gets yanked out so quick that the essence still feels like it has work to do here.
Bazen ruhlar o kadar çabuk çıkar ki, burada hala yapması gerekenler varmış gibi gelir.
Do it quick.
Çabuk.
Being a good shot, being quick with a pistol... ... don't do no harm, but it don't mean much next to being cool-headed.
Hızlı ve keskin nişancı olmak göz çıkarmaz ama serinkanlı olmanın yanında solda sıfırdır...
You can do it with your hands, quick!
Ellerinle de yapabilirsin, çabuk ol!
Danny, just do it, quick!
Danny, sadece yap, çabuk!
Be quick and do it.
Acele et, işini gör.
"If they were going to do it", "let's just" crack on and make it quick.
Eğer beni öldüreceklerse bunu hemen yapsınlar ve çabucak bitsin.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]