You'll see it translate Turkish
3,112 parallel translation
If you don't, you'll never see it again.
Ya gelirsin ve istediğini alırsın ya da rüyanda görürsün.
I'll see to it myself if you don't mind.
Bir mahzuru yoksa kendim hallederim.
And since you two are afraid of the dark... I'll see if I can find it and get some heat and lights started.
Madem siz ikiniz karanlıktan korkuyorsunuz ısıtıcıyı ve ışıkları açmak için ben de jeneratörü bulayım.
Try it out, you'll see.
Bunu bir deneyin, göreceksin.
If you look in your crack, you'll see that it did come from you.
Bak altına göreceksin.
You guys go talk to Jeff, see what he's got to say about it, and I'll go see Elliot.
Siz gidip Jeff'le konuşun ; bakın bakalım ne diyor. Ben de gidip Elliot'ı göreyim.
I'm sorry I didn't tell you about Jackie, and I understand how it looks, but you'll see - she doesn't change anything.
Sana Jackie'den bahsetmediğim için üzgünüm ve bunun nasıl göründüğünü anlıyorum ; ama göreceksin ki bu hiçbir şeyi değiştirmez.
You'll see, it's really fantastic.
Görürsün, harika bir yer.
You will fly to the designated exchange location in Argentina, which, by the way, is gorgeous in the summer. But it's summer here now, meaning- - oh, well, you'll see.
Arjantin'deki belirlenmiş değişim noktasına uçacaksın orası yaz mevsiminde şahanedir - şimdi burda da yaz mevsimi var, demek istediğim - göreceksin.
You'll see nothing ifyou rush it.
Acele etme. Edersen gözün bir şey görmez.
It's cold I'll just see you go
Çok soğuk. Seni uğurlayacağım.
You'll see... it's important to know yourself... and not become like that scum.
Görüceksin... Biliyorum bu senin için önemli ve sen bir pislik bir adama olmayacaksın.
I'll explain it all when I see you.
Seninle buluşunca her şeyi anlatacağım.
You'll know when you see it.
Aldığında ne olduğunu anlayacaksın.
I'm sure you'll know it when you see it.
Eminim gördüğünde anlarsın.
And then one day, when you come to visit me in the nursing home, and they ask me who's there to see me, I'll say, "it's my daughter... Amy."
Sonra bir gün huzurevine ziyaretime geldiğinde insanlar beni görmeye kimin geldiğini sorduğunda ben de "kızım Amy" diyeceğim.
It's more of a trendy school-run car with four-wheel drive. But if you look down here, you'll see it says Mini.
4 tekerlekli, çocukları okuldan almaya yarayan arabalar gibi ama buraya bakarsanız Mini yazıyor.
But I guess he's got a few gigs lined up for me, and we'll see how it goes. It just seems kind of silly, you know?
Ama sanırım bana bir kaç iş bulmuş, ve nasıl gideceğine bakacağız.
You see, life is a big jerk : It punches you in the face over and over again. You gotta fight back or it'll knock you out.
Hayat dallamanın teki suratının ortasına arka arkaya yumrukları indiriyor karşılık vermezsen seni yere serecek.
♪ it's still hard to see ♪ If you want me, I'll be just in the office, okay?
Beni istersen ofiste olacağım, tamam mı?
I'm gonna see it today, so I'll let you know.
Bugün göreceğim, sana anlatırım.
It'll come naturally. You'll see.
Her şey kendiliğinden olacak.
Look, Doc, I know it's hard to understand it's there, but once Jonas explains it to you, you'll see it.
Bak, Doktor, bu şeyin içinde olduğunu anlamanın zor olduğunu biliyorum ama bir defa Jonas bunu açıkladığı zaman her şeyi anlayacaksın.
We'll see to it that you won't need weapons.
Silahlara ihtiyacın olmadığını göreceksin.
If they are able to make it look like you were only after Ms. Templeton's money, you'll never see a cent.
Onlar eğer Ms.Templeton'un sadece parasının peşinde olduğunuzu düşünürlerse bir kuruş alamazsınız.
Plus, it'll be positive reinforcement to see you lose all your money.
Ayrıca bütün paranı kaybettiğini görmek..,... benim için ekstra bir motivasyon olacak.
Oh, I can see you're terribly concerned for my safety, but don't worry - - I'll take care of it.
Benim için çok endişelendiğini görebiliyorum ama merak etme onların çaresine bakacağım.
"If I ever see your ugly pissant dealers " loitering around our bike shop again, you'll fucking regret it "?
"Ezik torbacılarınızı bir daha bisiklet dükkânımda görürsem" pişman olursunuz amına koyayım "?
See it, and you'll never speak of pardon again!
Resimleri görünce affedin diyebilecek misin bakalım!
I'll tell you about it when I see you.
Görüşünce anlatırım.
If the kids see you, it'll only make things worse.
Eğer çocuklar seni görürse bu herşeyi zorlaştırır.
Anything you want done I'll see it through
Her ne yapılmasını istiyorsan hepsini yaparım.
In time, you'll see, it was for the best...
Zamanla, göreceksin, en iyisi buydu...
I'll see you tomorrow. Max, it's only been 20 minutes, and you really gotta clean that up.
Max, daha sadece 20 dakika oldu üstelik orayı temizlemen gerek.
It's full here every night, you'll see.
Burası her gece dolar, göreceksiniz.
You'll probably see it in the yearbook.
Büyük ihtimalle yıllıkta görürsün.
Not that you'll see much of it from inside the prison.
Hapishanenin içinden pek fazla bir şey göremeyeceksin.
We got business, you and me, and I'll see it done, so I will.
Seninle aramızda bir mesele var ve bu mesele pek yakında çözüme kavuşacak.
But it will get better, you'll see.
Ama düzelecek, göreceksin.
You're gonna see a sky so full of stars, it'll put your city lights to shame.
Gökyüzünde o kadar çok yıldız göreceksiniz ki yaşadığınız şehirlerin ışıkları utanacak.
Oh, you'll see it again from another sideline next year, you cheating has-been!
Göreceksin ama önümüzdeki sene, sahanın diğer tarafından, şiken unutulduğunda.
You set me free, and I'll see to it you have a steady financial future.
Beni serbest bırak ben de seni ilerde para kaygısından kurtarayım.
You know what, why don't I bring Amy into the office tomorrow, and you'll see that it's different?
Neden yarın Amy'i de işe getirmiyorum? Sen de farkı görürsün.
Now I think you'll see that it reflects my deepest loyalty and appreciation for what you've done.
Çekin yaptıkların için en derin sadakatimi ve takdirimi yansıttığını göreceksin.
One day you'll come to see that I did it all for you.
Bir gün, bütün bunları senin için yaptığımı anlayacaksın.
One day, you'll come to see that I did it all for you.
Gün gelecek, her şeyi senin için yaptığımı göreceksin.
I'll show you. See, it all seems unrelated until you think about the brain.
Bak şimdi, aslında bir bütün olarak görmediğinden beyin sana alakasız geliyor olabilir.
Just meet her. You'll see it.
Anlayacaksınız.
It's just a small test to see what grade level you'll do best in, and then, Monday, you can start school.
Ne durumda olduğunu görmek için ufak bir test sadece sonrasında da Pazartesi günü okula başlayabilirsin. Kulağa güzel geliyor, değil mi?
It'll be interesting to see how you get on.
Nasıl ayağa kalktığını görmek ilginç olacak.
I knew you'd be desperate to see it, and I'll give it to you.
Öğrenmek isteyeceğini biliyordum. Tamam, vereceğim.
you'll see 2112
you'll see for yourself 18
see it 155
it's fine 7136
it is 11007
it's not fair 795
it's friday 105
it's done 1271
item 93
it's been so long 173
you'll see for yourself 18
see it 155
it's fine 7136
it is 11007
it's not fair 795
it's friday 105
it's done 1271
item 93
it's been so long 173
it's over 4654
it's cold 680
it's ok 4874
it's okay 22028
it is good 116
it's warm 139
itchy 49
itis 22
it's me 10254
italy 247
it's cold 680
it's ok 4874
it's okay 22028
it is good 116
it's warm 139
itchy 49
itis 22
it's me 10254
italy 247
italian 217
it was 5878
it's not 5855
itch 25
it's all right 8832
it's about damn time 34
items 25
itself 24
it's a boy 347
it's cool 1584
it was 5878
it's not 5855
itch 25
it's all right 8832
it's about damn time 34
items 25
itself 24
it's a boy 347
it's cool 1584