English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ Y ] / You're happy

You're happy translate Turkish

5,498 parallel translation
I'm just happy you're still alive.
Hâlâ hayatta olduğun için mutluyum.
We're happy to have you.
Nihayet aramızda olduğun için çok mutluyuz.
You're gonna be happy you landed here.
Burada olduğunuz için sevineceksiniz.
I'm glad you're happy.
Mutlu ol yeter.
Well, I-I-I'm glad you're happy.
Mutlu olduğuna sevindim.
If you're here, I'll be very happy.
Eğer burada olursan, çok mutlu olacağım.
If you're not, I'll be less happy.
Olmazsan, daha az mutlu olacağım.
I know you're happy in New York.
New York'da mutlu olduğunu biliyorum.
'Cause if you're happy, I'm happy. Tell that to your face because you don't look happy at all.
Suratına söyle onu, çünkü hiç mutlu gözükmüyorsun.
You're not happy!
Sen mutlu bir arı değilsin!
You're making more people happy in less time.
Daha kısa sürede daha çok kişiyi mutlu edersin.
50, you're happy?
Yani mutlusun.
If they ask you for more money, say you're happy to do that, you just need time to get it together. OK?
Daha fazla para isterlerse, seve seve vereceğinizi ama parayı toparlamak için zamana ihtiyacınız olduğunu söyleyin.
Sit down and pretend you're happy to see me.
Oturun ve beni gördüğünüze sevinmişsiniz gibi görünün.
I mean, I'm happy if you're happy, but I miss the house, don't you?
Sen mutluysan, ben de mutluyum ama evi özledim ben, sen özlemedin mi?
So you're all happy little families with Ryan now, are you?
Ryan'la birlikte tam bir mutlu aile tablosusunuz valla.
I'm glad you're happy.
- Mutlu olmana sevindim.
You make a good living here. You're happy.
Burada kendini çekip çeviriyorsun.
Oh, the human race - you're never happy, are you?
İnsan ırkı... Hiç mutlu olmuyorsunuz, değil mi?
Look, she just wants me to be happy and you should too, you're my mom, damn it!
Bak, o sadece benim mutlu olmamı istiyor... ve senin de öyle olman gerekir, sen benim annemsin, lanet olası!
You're a happy girl. Smile.
Mutlu bir kızsın.
Of course she's gonna say something romantic, like... how, even in this gorgeous setting, all she sees is you, and how you make her excited to get up every morning, and when you're apart, she's always thinking in you and how to make you happy.
Tabii ki romantik bir şeyler söyleyecek. Bütün bu göz kamaştırıcı sahnenin içinde bile sadece seni gördüğünü her sabah uyanmak için onu nasıl heyecanlandırdığını ve ayrıyken her daim senin hakkında seni nasıl mutlu edeceğini düşündüğünü söyleyecektir.
Are you sure you're happy to take the wedding?
Nikâhı kıyacağın için mutlu olduğundan emin misin?
- But you're more than happy to, seeing as Donnie's not really much of an opponent anymore.
- Ama herkesten cok siz, Donnie'nin artık rakibiniz olmadığına sevinirsiniz.
You're not happy for me?
Benim için sevinmedin mi?
It's just... You can't handle his success because you're not happy with you own life.
Sadece onun başarısını kaldıramıyorsun çünkü kendi hayatından memnun değilsin.
Oh, you're just full of happy stories, aren't you?
Böyle mutlu hikayelerin adamısın, değil mi?
I think that they're gonna be happy to see you.
Bence seni gördüklerine sevinecekler.
I'm-I'm just happy you're happy.
Eğer sen mutluysan bende mutluyum.
Well, I dropped your class, so I hope you're happy.
Dersinden atıldım, umarım mutlusundur.
You know your life's weird When you're happy to be back in court.
Biliyor musun mahkemeye yeniden çıktığına mutlu olduğunda hayat çok gariptir.
Trust me, you're happy.
İnan bana mutlusun.
Well, I'm happy when you're happy.
Ben de sen mutlu olduğun için mutluyum.
And we're so happy you've come.
Gelmenize çok sevindik.
I don't know when you're happy?
Mutlu olmadığında anlamadığımı mı düşünüyorsun gerçekten?
If you're not up to hosting Christmas dinner, I'm happy to do it.
Noel yemeğine ev sahipliği yapmayacaksan zevkle ben üstlenirim.
You're happy, I'm happy.
Sen mutlusun, ben de mutluyum.
And... When you're happy, you're ecstatic.
Mutluyken, kendinden geçiyorsun.
"if you're happy, I'm happy."
şimdi söylemeliyim ki,
If you're happy and you know it.
- Doğuyu söylemek gerekirse öyle.
Right now, you're "happy" and "excited."
Şu anda mutlu ve heyecanlısınız.
But if dad finds out you're doing this for him, he won't be happy.
Fakat baban bunu onun için yaptığını anlarsa hiç hoşuna gitmeyecektir.
I'm especially happy that you're my father.
Özellikle de benim babam olduğun için çok mutluyum.
I'm so happy you're my son.
Oğlum olduğun için çok mutluyum.
You know, there's a version of this where you're happy.
Bunun senin mutlu olduğun bir versiyonu da var.
Well, you're happy she's back, right?
Geri döndüğü için mutlusun değil mi?
I just... I want you to be someplace you're happy.
Sadece... mutlu olduğun bir yerde olmanı istiyorum.
I expect Miss Ruth happy you're back.
Döndüğün için Bayan Ruth'un sevineceğini tahmin ediyorum.
I know you're just as happy to skip the dishes as I am.
Sen de bulaşıkları yıkamadan atladığında benim kadar mutlu oluyorsun.
- You're only happy in a box.
- Ancak kutuda mutlu olursun zaten.
We're happy to have you here.
Buraya geldiğin için mutluyuz.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]