English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ Y ] / You've done it

You've done it translate Turkish

3,338 parallel translation
If you go there in our own plane, we'll be taking the risk, and it will be done within a reasonable time.
Uçağımızı al ve oraya sen git. Böylece risk bizim olur. Hem vakit kazanırız.
It will be the hardest thing you've ever done.
Şu ana kadar yaptığın, en zor şey olacak.
Uh, you've never "casual" " done anything in your life, so, uh, try staying out of it, Louis, okay?
Hayatında hiç öyle bir şeyi başaramadın. Bu işin dışında kalmaya çalış, tamam mı Louis?
Oh, Magoo, you've done it again.
Magoo onu yine yapmışsın.
I've done over a thousand hours of therapy, granted, as a patient, but I picked up a few things, and I can tell you this much- - this, uh, thing, it's not about your folks, okay?
100lerce saat terapi gördüm bir hasta olarak, ama bir kaç şey kaptım ve size şunu söyleyebilirim. Bu, ailelerinizle ilgili bir sorun değil, tamam mı?
It's not like you've done anything good...
Sanki harika birşey yapmışsın gibi.
And I would've done it, too, if you hadn't have stopped me!
Ve beni durdurmamış olsaydın, yine de yapacaktım!
Dec, we're back in business and we couldn't have done it without you.
Dec, işe geri döndük ve bunu sensiz yapamazdık.
You've always done what you believed to be right even if you knew your father would disapprove of it.
Ne oldu? Her zaman doğru olduğuna inandığın şeyi yaptın hatta babanın bunu onaylamadığını bildiğinde bile.
The reality of what I am and what I have done... and the idea that you and JT are paying the price for it, that you are collateral damage because of me... that is why I gave myself in.
Ne olduğum ve neler yaptığımı hatırladım. Bunun bedelini de senin ve JT'nin ödemesi ve sana verdiğim zararlar... Bu yüzden teslim oldum.
What you've done here, truly, it's a tribute to your grandfather's work.
Burada yaptiklariniz dedenizin isini daha da üstlere çikarmis.
Well, if I knew how, I would've done it. We need you to be the goat.
Nasıl yapacağımı bilseydim, yapardım.
Yeah, like it or not, kiddo, it's our flaws which have made you who you are, and from I can see, you've done pretty damn good.
Evet, ister beğen ister beğenme, evlat bizim kusurlarımız, seni bu kişi yaptı ve gördüğüm kadarıyla sonuçta iyi biri oldun.
If you weren't here, I could've done it much earlier.
Sen olmasaydın daha erken bitirebilirdim.
I've never done it before, but I'm willing to accept a bribe from you.
Bunu daha önce hiç yapmadım ama, sizden rüşvet almayı kabul edeceğim.
You should've done it beforehand.
Önceden yapmalıydın.
Going back to square one, you've done it many times since you were hired.
İşe girdiğinizden beri pek çok defa yaptığınız iş bu zaten.
Looks like you went all out for her revenge, but you should've done it before time ran out
Her şeyi onun intikamı için yapmışsın galiba ama zamanında yapmalıydın.
I believe you've seen it done before.
Nasıl yapılacağını bildiğini farz ediyorum.
So everything I've ever done... It's exactly what you wanted me to do.
Yani şimdiye dek yaptığım her şey tam olarak yapmamı istediğin şeylerdi.
And this text you sent her- - that it was "done" - - what did she write back?
Ve işin halledildiğine dair ona gönderdiğiniz mesaj var. Size karşılık olarak ne yazdı?
So we've come up with a bit of a list, erm, of people who, you know, could have done it.
Bu yüzden bir liste yapmamız gerekti... Kimin, ee, bilirsiniz, yapmış olabileceği ile ilgili.
'And not to do it is to...' 'Do not do unto others'what you would not like done to yourself.'
Ve asla kendine yapılmasını istemediğin bir şeyi başkasına yapma.
We were repeatedly told, another 100 metres, and you've done it, but how can it be done if you just don't have the strength? Each attack resulted in such a high number of losses, that it was easy to calculate how long it would be before there was no-one left.
Politikacılardan biri iyice ileri giderek, diğer partilerle çalışmadıkları için Nasyonal Sosyalistler Alman değildir, dedi.
You've never done it?
Sen hiç onunla yapmadın, değil mi?
We were repeatedly told, another 100 metres, and you've done it, but how can it be done if you just don't have the strength?
Kendimize sürekli "Son 100 metre, başardın!" diyorduk. Fakat yeterince güçlü değilseniz bunu nasıl başarabilirsiniz ki?
This is the first time you've done anything for me. I want you to live it up.
Bana aldığın ilk şey, bu yüzden üzerimde tutacağım.
But we don't win this war, all my regard, everything that you and your men have done, none of it means a thing.
Eğer bu savaşı kazanamazsak sen ve adamlarının yaptığı hiçbir şeyin anlamı kalmaz.
Go. And if you can't get it done quickly... take your time and forget about him.
Bu yüzden git ve hemencecik çözümlenmezse bu şeyleri yavaş yavaş unut.
If you wanted to send me off, you should've done it a long time ago.
Beni göndermek istiyorsan, bunu dana önce yapmalıydın.
You wanted to meet me. It's done.
Benimle görüşmek istedin ve bu halloldu.
And I'm giving you my word that I'm gonna be on it until it's done.
Ve sana söz veriyorum bu iş bitene kadar peşini bırakmayacağım.
The only difference between you and I is that you've gone and done it on videotape.
Seninle benim aramdaki tek fark senin bunu gidip bir kameranın önünde yapmış olman.
Did you know I've never done it with someone who was Jewish before?
Yahudi biriyle daha önce hiç sevişmemiştim, biliyor musun?
Oh, now you've done it.
- Şimdi oldu işte.
She doesn't know what terrible things you've done or what repercussions it might have on you, or her, or especially Nolan.
Neler yaptığını falan bilmiyor ya da yaptıklarının senin, çocukların, onun üzerinde nasıl bir etki yaratacağını bilmiyor.
You've done it before.
Buradan öylece çekip gidemem. Daha önce yaptın. Bu işte iyisin.
We've done it for you.
Biz senin yerine onu yaptık.
Why don't you wait until you've done it once, virgin?
Neden bir kere yapana kadar beklemiyorsun bakir?
- It's the least of what you've done.
- Bu yaptıklarının yanında hiçbir şey.
No, it's something you've already done.
Zaten bir şey yaptın.
I cou | d've done it either way if I wanted to kill all of you.
Hepinizi öldürmek istesem bunu her halükârda yaparım.
Seriously I've really appreciated everything you've done, but we've got it from here. Okay?
Cidden, yapmış olduğunuz her şeyi takdir ettim, ama buradan sonrası bize ait, Tamam mı?
What you've done... it's staggering.
Ne yaptıysan şok ediciydi.
It's the biggest thing you've ever done.
Bu şuana kadar yaptığınız en büyük şey.
Have you ever felt like everything you've ever done... maybe you didn't really do it?
Aslında yaptığın her şeyi... hiç yapmamışsın gibi hissettin mi?
Let me know when you've done it, okay?
- Yapınca bana söyle, tamam mı?
So here we are, at the end of it all I've done what I can for you, now you have to go out and think on your own time to fly or die.
İşte buradayız ve nihayet sizin için elimden geleni yaptım, artık dışarıya çıkıp kendi başınıza uçmak ve ölmek arasında seçim yapmalısınız.
If I wanted to kill either of you, I would've done it by now.
İçinizden birini öldürmek isteseydim şimdiye çoktan yapardım.
You've never done it.
Hiç yapmadın yani.
For all the good you've done, you may as well have pissed on it, eh?
Madem o kadarını düşündün üzerine işeseydin bari, ha?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]