You saw translate Turkish
42,417 parallel translation
you saw how familiar Danny was with those people from the Hand.
Danny'nin, El'in adamlarını ne kadar iyi tanıdığını gördün.
And what you saw on the other side... the darkness, the absence of everything... it's horrifying, isn't it?
Diğer tarafta gördüklerin karanlık, tüm o yokluk tüyler ürpertici, değil mi?
Whatever it is that you saw last night, this White Hat guy... could be connected to the people Danny and Colleen have been fighting.
Dün akşam gördüklerin ve Beyaz Şapkalı denen o adam Danny ve Colleen'in savaştığı insanlarla bağlantılı olabilir.
Now, this ghost that you saw.
Şimdi, bu görmüş olduğun hayalet.
When was the last time you saw Mrs. Harris?
Bayan Harris'i en son ne zaman gördünüz?
Now, does it feel right to have deprived them of seeing what you saw, Mae?
Şimdi, onları senin gördüklerinden mahrum bırakmak doğru mu sence, Mae?
Yeah, you saw how that worked, didn't you?
Evet, nasıl olduğunu anladın değil mi?
- You saw this before?
- Bunu daha önce gördün mü?
Last time we did this, you saw another side of me.
Geçen sefer bunu yaptığımızda benim başka bir yanımı gördün.
You saw us last night.
- Bizi dün görmüştün.
Hey, you saw that, right?
Hey, bunu gördün değil mi?
Mr. Pollard... when was the last time you saw Mary?
Bay Polland en son ne zaman Mary'i gördünüz?
You saw what happened out there.
Olanları siz de gördünüz.
You saw him?
Onu gördün yani?
- You saw Annie, right?
- Annie'yi gördün mü?
What's the biggest thing you saw?
- Gördüğün en büyük şey nedir?
What's the biggest thing you saw in Africa? An elephant.
- Afrika'da gördüğün en büyük şey nedir?
What's the biggest thing you saw, and the smallest?
Gördüğün en büyük ve en küçük şeyler nelerdir?
What was the smallest thing you saw?
- Gördüğün en küçük şey neydi?
I knew that when you saw me, you would come to me and I realise that is how it always is.
Beni gördüğün an bana geleceğini biliyordum. Fark ettim de bu her zaman böyleydi.
I saw you... and you saw something at the pond.
Seni gördüm. Sen de gölette bir şey gördün.
Is this where you saw major briggs?
Binbaşı Briggs'i burada mı gördün?
Diane, that last night you saw Cooper did he, by any chance, mention Major Garland Briggs?
Diane, Cooper'ı gördüğün son gece acaba bir ihtimal Binbaşı Garland Briggs'den bahsetmiş olabilir mi?
The cop saw you go through the fence, and then we got a call from someone watching seals.
Polis senin çitleri geçtiğini gördü, ve sonrada fokları izleyen biri tarafından arandık.
You were, uh, three when you last saw your mom.
Sen anneni son gördüğünde 3 yaşındaydın.
I saw your Instagram and I figured you might come here, so I...
Instagram'ını gördüm, buraya geleceğini tahmin ettim ve...
So, you see, Dennis totally saw Maureen that night.
Yani anlayacağınız, Dennis o gece Maureen'i kesinlikle gördü.
We all know that it is, because everybody saw you kick me.
Senin olduğunu biliyoruz, çünkü hepimiz senin beni tekmelediğini gördük.
I saw you.
- Sizi gördüm.
I saw you, Christian.
Seni gördüm Christian.
I saw the way you were with Leila.
Leila ile nasıl olduğunu gördüm.
We saw you had an invite to Cath's party last Saturday.
Geçen cumartesi için Cathy'nin davetiyesini gördük.
And what do you think she'd say if she saw how her child is living now?
Çocuğunun şu yaşantısını görse ne derdi sanıyorsun?
But when I saw you get on that bus this morning and I realized you were coming here I thought, the perfect place for this to end.
Ama bu sabah seni otobüse binerken gördüğümde, Buraya... yani, bitmesi için tam da olması gereken yere geldiğini düşündüm.
I saw you putting carrots in your bag.
Çantana havuç koyduğunu gördüm! - Çekil!
But tonight... when I saw all the Zulus and... And you told me everything about the movement and Bam... I thought... if I could get my crew to experience what I had.
Ama bu gece tüm Zuluları görünce ve senden bu akım ve Bam hakkında her şeyi öğrenince ekibime de bu deneyimi yaşatmam lazım diye düşündüm.
Which was surprising because when I saw you in Cuba, I heard about a guy who almost killed you with a motorcycle and you.. let him keep his car?
Bu epey şaşırtıcı çünkü seni Küba'da gördüğümde, motorsikletiyle seni neredeyse öldüren bir adam olduğunu duydum ama sen arabasını almamışsın.
I saw that look you gave Cipher.
Cipher'a nasıl baktığını gördüm.
Yeah, I saw you play, like- - like a year ago at the river room.
Bir yıl kadar önce sizi izlemiştim.
Maybe she saw something you don't.
Belki senin görmediğin bir şey gördü.
The one I saw you talking to.
Seninle konuşan kız.
I saw you.
Seni gördüm.
I saw you do for the Malay.
Malay için ne yaptığını gördüm.
I just saw it now. Are you hurt?
Şimdi izledim, yaralandın mı?
Dougie, last time I saw you, you were quite overweight.
Dougie, seni son gördüğümde epey kiloluydun.
It was given to me... right before I walked out of my cell and saw you.
Bana verdiler. Hücremden çıkıp seni görmeden hemen önce.
You know, the... last... last time I saw you, it was about seven years ago.
Seni en son göreli yaklaşık yedi sene oldu.
You-you saw me.
Beni gördün.
I'm guessing you ate some sensational food, saw some antiquities?
Herhâlde müthiş yemekler yiyip tarihî eserler görmüşsünüzdür.
Can you imagine my surprise when I walked in there and saw the wedding pictures on the mantle piece?
Şöminenin üstünde sizin evlilik fotoğraflarınızı gördüğümde ne kadar şaşırdığımı biliyor musun?
I saw you get out of it.
Sizi ondan çıkarken gördüm.