You saw me translate Turkish
4,078 parallel translation
I mean, you saw me, Hanna.
Beni gördün, Hanna.
If you saw me drunk, falling over, talking loud, would you really think
Beni sarhoş görürsen, sallanırken veya sesli konuşurken.
Don't tell anyone you saw me here.
Kimseye beni burada gördüğünü söyleme.
But when you told me that you saw me once 25 years ago and that you'd fallen in love with me at first sight, I guess I was taken by how romantic that sounded.
Ama bana, beni 25 yıl önce gördüğünü ve ilk görüşte aşık olduğunu söyleyince sanırım olayın romantikliğine kaptırmışım kendimi.
That day you saw me on the train, I was going to see her in Guangzhou.
Beni trende gördüğün gün Guangzhou'ya kızımı görmeye gidiyordum.
Don't tell Ha Ryu that you saw me here.
Beni burada gördüğünü Ha Ryu'ya söyleme.
What did you think when you saw me?
Beni gördüğünde ne düşündün?
Last time you saw me, I wasn't wearing any.
Beni son gördüğünüzde, bir şey giymiyordum.
That's not the way you saw me.
Beni öyle görmüyorsun.
You saw me do it. Oh, really?
- Yaparken gördün ya.
You saw me there.
Beni o hâldeyken gördün.
Now you saw me- - I tried.
Beni gördünüz. Denedim.
Tell me something. The truth What did you feel when you saw me again?
Bana gerçeği söyle beni tekrar gördüğünde ne hissettin?
You saw me take those?
- Beni alırken gördün mü?
- Oh, you saw me do that?
- Bunu yaparken gördün mü?
Last time you saw me coming a mile away.
Geçen sefer geldiğimi bir km öteden görmüştün.
You cannot tell anyone you saw me.
Beni gördüğünü hiç kimseye söyleyemezsin.
But I wouldn't tell them that you saw me.
Ama senin yerinde olsam onlara beni gördüğünü söylemezdim.
I saw the way you fought for me, Sam, but the thing is...
Benim için o şekilde dövüştüğünü gördüm Sam. Ama şey...
You saw the video of me and my friend Regina?
Arkadaşım Regina'yla olan videoyu gördün mü?
Kelsey saw them at school and she told me she heard they make you really smart, and really focused.
Kelsey'de bunu okulda gördü ve bana hapların çok akıllı ettiğini ve dikkat topladığını söyledi.
Last time we saw each other, you were blackmailing me out of my job.
En son görüştüğümüzde işimden istifa etmem için şantaj yapıyordun.
You won't tell me what you saw.
Ne gördüğünü söylemiyorsun bir türlü.
Beth just walked up to me and... she didn't really say much, but she said that she... saw you and Laurie talk in the hallway, and...
Beth az önce bana geldi ve... Çok fazla bir şey demedi ama o... Laurie ve seni koridorda konuşurken görmüş.
- The fight you saw, me and Joe in the car- -
- Arabada Joe'yle ettiğimi gördüğün kavga...
You keep accusing me of being a fake. But you've seen the proof. You saw the scans.
Bana sahtekar deyip duruyorsunuz ama kanıtları, tomografileri gördünüz.
It's mostly redacted, but I saw that it was you who put in the request for me to get him.
Çoğu redakte edilmiş ama onu almam için başvuru yapanın sen olduğunu görebildim. Neden?
You saw how focused I was on the drawing, so you got Bruce to trick me into thinking he could help.
- Çizime nasıl taktığımı gördün ve Bruce'u yanına çekerek bana yardımcı olabileceğini düşündürdün.
You never saw ME, but I saw YOU.
Beni hiç görmedin. Ama ben seni gördüm.
I was wondering what you would make. Your father saw me laughing.
Sense gülümseyerek, sense gülümseyerek beni izledin.
Don't you wanna ask me if they saw the fine print?
Çıktıyı gördüler mi diye bana sormayacak mısın?
He saw your pics and begged me to introduce you.
Resimlerini gördü ve seninle tanıştırmam için bana yalvardı.
It was like something a 7-year-old would tell me, like, "oh, I saw a tiger in the woods," you know?
Sanki 7 yaşında bir kız çocuğu ormanda bir kaplan gördüm " der gibiydi.
She was just saying... explaining to me she saw Johnny, um, from a distance, acting suspiciously, you know, snooping around.
Tek söylediği... Bana Johnny'yi belli bir uzaklıktan gördüğünü şüpheli davrandığını ve etrafta bir şeyler arandığını söyledi.
What if he saw me with you in the parking lot?
Ya beni seninle otoparkta gördüyse?
No one saw me follow you.
Kimse beni seni takip ederken görmedi.
So you're the pendejo who saw me cap that dude ten years ago, huh?
Pekala beni on yıl önce orada gören aptal sensin öyle mi?
Like I told you... whoever jumped me in that alley, all I saw was a fist flying at me.
Söylediğim gibi.... Orada her kim üstüme atladıysa gördüğüm tek şey bana doğru gelmekte olan bir yumruktu.
If you weren't married to me and saw this shit on the street would you try to fucking pound this ass? Be honest with me.
Benimle evlenmemiş olsaydın ve beni yolda bu takımın içinde giderken görseydin kollarıma atlar mıydın?
Ow! Jumbee already healed me... and when she was inside of you she saw exactly what you were up to.
Jumbee beni iyileştirdi... ve senin içindeyken tam olarak ne işler çevirdiğini de görmüş.
I saw you go in and some Secret Service woman stopped me.
Bir yere girdiğini gördüm sonra gizli görevli bir kadın beni durdurdu.
Then you tell him you saw I had it on me, that if he wants it, he'll have to come and get it, which won't be easy because I'm paranoid and I beefed up my posse.
Sonra ona, hançeri benim üzerimde gördüğünü söyleyeceksin. Yani eğer istiyorsa gelip bizzat alması gerekecek. Bunun o kadar da kolay olmayacağını ve paronoyaklığımdan adam topladığımı da...
I saw the empire you created on your own without me.
Tek başına kurduğun imparatorluğu gördüm. Bensiz kurduğun.
You once said to me you didn't care what the world saw when it looked at me, because what you saw was the man inside.
Bir keresinde birilerinin ne gördüğü umurunda olmadığını söylemiştin. Çünkü senin gördüğün, içerdeki kişiydi.
Oh, forgive me, Victoria, but when I heard that you and Father Paul had a history, I saw an opportunity to mend another fence.
Kusura bakma, Victoria, ama Peder Paul ile bir geçmişiniz olduğunu öğrenince arayı kapatmak için bir fırsat daha olduğunu düşündüm.
I saw your bulletin board while you had me waiting at the desk.
Büronuzda bekletirken duyuru panosunda gördüm.
I SAW WHAT YOU BECAME AND IT SCARED THE LIVING SHIT OUT OF ME.
Senin halini gördüm ve korkudan geberdim.
- I saw you. - You can't lie to me!
- Bana yalan söyleyemezsin.
You always saw the good in me.
Sen her zaman içimdeki iyiliği gördün.
I saw what happened to you, mate. Let me see.
Sana ne olduğunu gördüm dostum, Bakayım.
Tell me exactly what you saw.
- Bana ne gördüğünü söyle. - Küçük objeler.
you saw him 196
you saw 123
you saw it 269
you saw nothing 21
you saw what 19
you saw it too 29
you saw that 156
you saw the video 16
you saw them 54
you saw it yourself 18
you saw 123
you saw it 269
you saw nothing 21
you saw what 19
you saw it too 29
you saw that 156
you saw the video 16
you saw them 54
you saw it yourself 18
you saw this 19
you saw everything 17
you saw something 45
you saw her 119
you saw what happened 36
mexico 335
metro 61
merci 624
menu 31
melanie 499
you saw everything 17
you saw something 45
you saw her 119
you saw what happened 36
mexico 335
metro 61
merci 624
menu 31
melanie 499