English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ Y ] / You saw it too

You saw it too translate Turkish

138 parallel translation
I'll bet you saw it too.
Eminim siz de görmüşsünüzdür.
So you saw it too?
Yani sen gördün mü?
- You saw it too.
- Sen de gördün.
- You saw it too?
- Sen de gördün mü?
You saw it too.
Sen de gördün.
- You saw it too!
- Sen de gördün!
You saw it too, didn't you?
Onu sen de gördün, değil mi?
Well, you... You saw it too.
Sen... sen de gördün.
I saw you saw it too. I had nothing to look at you, Jo.
Bunu bildiğini biliyorum ve seninle olmak bana keyif vermiyordu.
You know what I'm talking about, Estelle, you saw it too!
Ne söylediğimi biliyorsun, Estelle, sen de gördün!
You saw it too, right?
Bunu da sen soylemistin, dogru mu?
You saw it too!
Sen de gördün!
You saw it too?
- Sen de mi gördün?
Nor do not saw the air too much with your hand, thus, but use all gently, for in the very torrent, tempest, and as I may say, whirlwind of your passion, you must acquire and beget a temperance that may give it smoothness.
Elini kolunu da havalara savurma öyle, ölçüsünde, tadında bırak her şeyi. Duyduğun coşkunluk bir sel, bir fırtına, bir kasırga gibi de olsa, onu dindirecek bir hava bulmalı, buldurmalısın.
So you saw Ed Morgan assaulting that girl, too, and you thought you'd make some money out of it?
"Hayır, hayır, Gwen olmaz." - Sadece bıçağı yere bırak. - Onu duydun mu?
I was with you too, and I saw you take it.
Seninle birlikteydim. Parayı aldığını gördüm.
I saw it, too, but I don't remember seeing it with you.
Ben de izledim ama birlikte izlemedik.
I'm afraid I lost control of myself when I saw him handling my wife's intimate garments. " Oh, it's too bloody elaborate. I tell you what.
İnerken seni yakalıyorum ve yeni çıkan kavgada sana ateş ediyorum.
Beaupied saw one and me too and it was you.
Beaupied'da gördü, bende gördüm. Sizden bir tane daha var.
I saw her and I thought I'd say hello l'm out to lighten my husband's purse today. I hope you'll do it too.
onu gördüm ve bir merhba demek istedim bugün kocamın cüzdanlarını hafifletmek için çıktım. umarım sende aynısını yaparsın.
Now I got it. I saw you in the play too, didn't I?
Tamam, sizi oyunda gördüm, siz de, değil mi?
David, it's just too crazy for me. But you saw the band-Aids on the back of their necks.
Ama boynunda yara bandı gördüm.
- You saw it, too.
- Sen de seyretmişsin.
Too late, you just saw it.
Çok geç, daha az evvel gördünüz.
Too bad, but I saw it coming the first time you walked in off the boat.
Çok yazık, ama o gemiden indiğin an böyle olacağını biliyordum.
If you saw me and didn't report it, you'd be in violation, too.
Beni gördüysen ve konuşmadıysan sen de suçlusun.
What I saw, I can't tell you Father. It's too big a sin.
Gördüğüm şeyi size anlatamam, rahip.
You saw it, too?
- Sen de mi gördün?
- That autopsy you saw on TV was so fake - because it tried to show too much.
TV'de gördüğün otopsi kesin olarak sahteydi çünkü çok fazla şey gösterilmeye çalışılmıştı.
Part of the reason I moved out here is I saw how well you were doing, and I figured if you could make it, I could too.
Buraya taşınmamın bir nedeni de nasıl iyi olduğunu görmek için, ve anladım ki eğer sen başarabildiysen, ben de başarabilirim.
My wife saw it too, if you want to ask her.
Sormak isterseniz karım da gördü.
It's too bad half the world saw you guys coming up here.
Buraya geldiğinizi dünyanın yarısının görmüş olması kötü.
You saw it, too.
- Onu gördün mü?
- If you saw it, you'd run like a woman, too.
- Onunla karşılaşsan, kadın gibi kaçardın, sen de.
You saw it, too.
Sen de gördün.
You saw it, too.
Sen de bunu gördün.
You saw it. I felt it too.
Bunu sen de gördün.
Or it could mean you saw Chandler and me being close and stuff and you want that too.
Ya da Chandler ve benim çok yakın olduğumuzu falan gördün ve aynısını sen de başkasıyla istiyor olabilirsin.
You saw it, too.
Onu sende gördün.
You guys saw it, too, right?
Onu siz de gördünüz, değil mi?
( sing ) But I saw you too It looked just like you ( sing )
Ben de gördüm seni ama... Benziyordu tıpkı sana...
- Do you think he saw it too?
- Sence o da gördü mü?
And you saw it, too, up until today.
Sen de bugüne kadar aynı hayali kurdun.
- Then you saw it, too.
- Siz de gördünüz demek.
I thought I saw you too. It looked like you had your tongue down each other's throats.
seni de gördüğümü sandım. dilleriniz birbirinizin boğazından içeri girmiş gibiydi.
Oh baby, if you saw through my eyes you'd know it was a dream score. And I had it all planned out too.
Bebeğim, bunu benim gözlerimden görseydin, bunun hayallerin gerçekleşmesi olduğunu anlardın ve her şey planlandı.
I think I know what you saw because I saw it too.
Sanırım ne gördüğünü biliyorum çünkü ben de gördüm.
You saw it like that and I did too, to the best of the both of our thinking.
Sen öyle görmüşsün, ben de öyle. İkimiz de aynı şeyi düşündük.
I knew it the first time I saw you two years ago... and you know it, too.
İki yıl önce seni ilk gördüğümde ben biliyordum. Sen de biliyorsun.
You saw what losing her did to your father, and you're afraid it'll happen to you... if you get too close to someone, and it's not just me.
Onu kaybetmenin babanı nasıl etkilediğini gördün. Birisine çok yakınlaşırsan aynı şeyin sana da olmasından korkuyorsun, sadece benim için de değil.
First time we saw it, I said, "you know, dads can be good parents, too," and Donna's shirt just floated off.
bunu ilk seyrettiğimizde, "biliyorsun babalarda iyi ebeveyn olabilirler," demiştim ve Donna'nın gömleği sadece yüzmeye kapalıydı

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]