You up there translate Turkish
13,831 parallel translation
No way am I putting you up there.
Seni oraya çıkarmamın hiç bir yolu yok.
- You're going to die in there! - Back up.
- Burada gebereceksin!
You can't go up there.
- Oraya çıkamazsın ki.
Is that you playing up there like Yo-Yo Mama?
Orada Yo-Yo Mama'yı çalan sen miydin?
You oughta think about shutting your cock-holster less you wind up like old yellow man over there.
Bence sen, bu konuda çeneni yormasan iyi olur. Yoksa senin de sonun da, o yerde yatan ihtiyar gibi olabilir.
So when you leave, I'm going back up there and I'm giving some senators some letters. You would make a perfect bureaucrat. Oh, my gosh.
Sonra Tanrı'ya onu affetmesi için dua ettim.
I'm surprised you can still see the American people from all the way up there in your skyscraper.
Gökdelenin en tepesinden Amerikan halkını hala görebilmene şaşırdım.
You go up there, he will kill you.
Oraya gidersen seni öldürür.
If he dies with a knife in his back, no one will be there to pick you up.
Sırtında bir bıçakla ölürse kimse seni almaya gelmeyecek.
Oh, you know, will you go outside and start up the time machine there so we can all go back in time - for Dad, Conor.
- Dışarı çıkıp zaman makinesini çalıştır da babam için zamanda geri gidelim Conor.
Okay, so we're playing over here, and Raphina's standing over there against the wall. I go up to you and start singing to you. Make sure to pan up to her eyes when I sing the line, "She's got dangerous eyes."
Biz burada oynuyoruz ve Raphina şuradaki duvara karşı duruyor.
Did you grow up there?
Orada mı büyüdün?
You can put up hundreds of notices saying not to throw anything in there, chicks still flush everything down it.
Bir şeyi atmayın diye yüz kere tabela assan ne yazar karı milleti gördü mü hemen atar.
You know China won the contract to mine for gold up there.
- Şu Çinliler altın madeni anlaşması yaptılar ya.
Can you tell me what the hell happened up there?
Orada neler olduğunu anlatır mısın?
And would I be right to suspect that that is a Springfield trapdoor rifle that you got tied up there too?
Orada bağlı olan da bir Springfield tüfeği mi yoksa?
You know, he was in there by himself closing up for the night.
Biliyor musunuz, gecelemek için orada yalnız başına duruyordu.
Give it a soft fade, and then I'll cut right through the middle there and open it up for you.
Yumuşak bir solmaya ver. Sonra oradan ortadan kesip keserim Ve senin için aç.
I'm snatching you right up out of there, you hear me?
Seni oradan çıkardım, beni duyuyor musun?
Can you get up? There we go.
Kalkar mısın Oraya gidiyoruz.
You've got too much going on up there.
Çok fazla şeyle uğraşıyorsun.
- Yeah, but you look good up there.
Evet ama orada iyi göründün.
You be snug as a bug up there.
Sen orada kalacaksın.
Pitiful range you got with that candy ass 20 gauge you're riding up there.
Acınacak hâldeki 20'liğinle orada sıkışıp kaldın.
That adorable little Muppet you got up there, she's seen my face.
O üst kattaki küçük kız suratımı gördü.
Now, I know you're bleeding up there.
Kanaman olduğunu biliyorum.
I've been feeling nice and warm, I hope you got something up there to keep you chill oloy too.
Burada keyfim gayet yerinde umarım sizin de öyledir.
How you all doing up there?
Orada işler nasıl gidiyor?
You probably couldn't even nick me with that potty trainer from up there.
Mermi beni muhtemelen o mesafeden anca sıyırır.
You practically swimming in ammunitions up there.
Orada mermilerin içinde yüzüyorsun herhâlde.
Are you riding on just one shell up there, partner?
Yoksa benimle oyun mu oynuyorsun dostum?
You stay up there. Go back!
Orada kal, geri dön.
- You saw her up there, you met her.
yukarıda gördüğün? - Tanışmıştın hani.
It looks like you go up in there and get a good staph infection...
Orda kalırsak Staf enfeksiyonuna yakalanacağız gibime geliyor...
What were you, like, sticking up for me back there or something?
Ne düşünüyordun benim için oraya geri dönmeyi falan mı?
Let me put it to you this way, you can drive a fucking Cadillac up there, just as long as I get to have sex with you after.
Şu şekilde ifade edeyim sana istersen götümün içinde Cadillac sür ama nihayetinde seninle seks yapabileyim.
We're up against the clock here, girl, So if there's nothing to talk about, we'll just put you back where we found you.
Burada zamana karşı yarışıyoruz, kızım, eğer söyleyecek bir şeyin yoksa seni bulduğumuz yere geri bırakacağız.
You went up there to kill my father.
Oraya babamı öldürmeye gittin.
- There you go. - Quit setting me up.
- İşte böyle.
You had me right up until the end there, but, you're right.
Son cümlene kadar anladım da... Haklısın.
Well, if you knew how long it took me to zip up this dress, there was no way I was staying in.
Bu elbiseye girmek için ne kadar uğraştığımı bilsen... Evde durmaya hiç niyetim yoktu.
You know what we've gotta have them do when they're up there?
Buraya geldiklerinde onlara ne yaptırmalıyız, biliyor musunuz?
And I can see how you could then look down on me from all the way up there.
Bana neden aşağılayarak baktığını şimdi anlayabiliyorum.
You get your agents down there to Neshoba County and you just wrap this thing up quick, you hear?
Sen ajanlarını Neshoba Bölgesi'ne götürüp bu konuyu hızla çöz, tamam mı?
And there are many, many people up there at that convention and in this party and in this nation who love you.
Ve o kurultayda, bu partide, ve bu ülkede seni seven birçok insan var.
Yeah, you can sleep up there.
Orada uyuyabilirsin.
You keep that up, there's liable to be some hair-pulling around here.
Sen böyle devam et, buralarda saçı çekilecek biri bulunur.
You know, there's a certain type of woman that usually shows up here after 10 : 00.
Genelde saat 10'dan sonra ortaya çıkan kadınlardansın demek.
So you're saying that Moby there knocked up your dog?
Yani Moby'nin senin köpeğini hamile bıraktığını söylüyorsun?
You, uh, seem to have a very good vantage point up there.
Yukarıdan etrafı çok iyi görüyor gibisin.
What I can't figure out is how you saw him from all the way up there.
Sid'i ta yukarıdan nasıl görebildiğini bir türlü anlayamıyorum.
you up for it 48
you up 89
you up for this 25
up there 524
therese 78
there 14012
theresa 292
there you go 7508
therefore 1419
there you are 4720
you up 89
you up for this 25
up there 524
therese 78
there 14012
theresa 292
there you go 7508
therefore 1419
there you are 4720
there's always hope 39
there we go 2292
there aren't any 65
there isn't 382
there he is 3176
there you have it 213
there's no time like the present 22
there aren't 60
there it is 2912
there is no such thing 30
there we go 2292
there aren't any 65
there isn't 382
there he is 3176
there you have it 213
there's no time like the present 22
there aren't 60
there it is 2912
there is no such thing 30