English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ Z ] / Zoom in

Zoom in translate Turkish

722 parallel translation
Zoom in further..... and there are these little creatures called protozoa.
Biraz daha derin..... burada da tek hücreliler denen daha küçük Canlılar bulunmakta.
- Cadillacs zoom in America
Cadillac'lar Amerika'da gezer
Zoom in.
Yaklaş.
Zoom in on me.
Bana zum yap.
No, don't follow me, and don't zoom in on me.
Hayır, beni izleme. Bana zum yapma.
Film this. Zoom in on her tears.
Şimdi kendilerine sorular soracağız.
Ooh, zoom in on the 16-mil and hold her, enid.
Hassas teleskopla zumla Enid.
We zoom in close on a sleeping bag... somewhere in the Pacific Northwest, right?
Uyku çantasına doğru bir zoom yapılıyor... Kuzeybatı Pasifikte bir yerlerde, evet?
Zoom in, one.
1 numara, zumla.
Zoom in, camera one.
Kamera bir, zumla.
Now I zoom in...
Şimdi zum yapıyorum...
Zoom in on the Sheriff, Murdock.
Şerifi yakından çek Murdock.
Zoom in.
Yakınlaştır.
We'll start with an establishing shot, then I want to zoom in on the gate.
Geniş açıyla başlayalım, sonra parmaklıkların yakın çekimi.
Zoom in on him, Murdock.
Zoom yap Murdock.
It's used to zoom in on things.
Zoom merceği var.
And then we need to zoom in on the moose head. - You knew that Soapy was a professor?
Sonra ren geyiği kafasına zoom yapmalıyız.
Right, zoom in.
Tamam, yakınlaş.
Now zoom in a few clicks.
Biraz zoom yap.
Zoom in.
Zoom la.
Can you zoom in and find him?
Yakınlaştırıp adamı bulabilir misin?
Let me zoom in on the front door.
Ön kapıyı yakınlaştıralım.
Smithers, zoom in.
Smithers, yakınlaştır.
Give me a wide shot then we zoom in...
- Geniş açı istiyorum, sonra da zumlayıp...
Tilt up, and zoom in.
Yana yatır ve yakınlaştır.
So, what I want to do is zoom in, do a slow zoom into the puddle of blood...
Tamam, zum istiyorum. Kan gölüne yavaş bir zum.
Ingeborg, zoom in on this drunk's head.
lngeborg, şu sarhoşun kafasına yakınlaştır.
Would you zoom in to a medium shot for me, Max?
Orta plana zumlar mısın Max?
- Zoom in to the left.
- Sola zum yap.
Zoom in.
Ön plan.
Zoom in.
Yakın plan.
- Zoom in on that, can you?
- Şuna yakınlaşır mısın?
I just gotta zoom in... and, uh, drop out the background noise and see what we got.
Sadece görüntüyü büyütmem... ve arka plandaki gürültüyü yok etmem yeterli.Bakalım elimizde ne var.
WHAT? ZOOM IN.
Yakınlaş.
Zoom in.
Zumla.
- Zoom in, please.
- Yakınlaştır, lütfen.
Just zoom in on it.
Zumla.
- Mulder, make for the west entrance. - Zoom in.
Mulder, batı girişini al.
- Three, zoom in.
- Üç numara, yaklaş.
- One, zoom in.
Bir numara, yaklaş.
Who told you to zoom in?
Sana zoom yapmanı söyleyen oldu mu?
Right there. Zoom in on that.
- Şuraya yakınlaştır!
- Stop. Zoom in, and play it again.
Yakınlaştır, tekrar oynat.
Zoom zoom goes your heart When he's in command
Güm güm atar kalbiniz Eğer oysa şefiniz
everything I had cut in order to tidy up, and that said better than all the rest what I saw in that moment, why I held it at arms length, at zooms length, until its last twenty-fourth of a second.
derleyip toplamak için kestigim hersey ; ve o anda göze görünenler içinde en iyi duranlara yönelmek, son yirmidörtte bir saniyesine kadar, kol mesafesinde, zoom mesafesinde kalmak, nafile...
Now, you know how to work the joystick and navigate around, you also know how to zoom out and in.
Pekala, kumandayı nasıl kullanacağını ve rehberlik edeceğini biliyorsun. Ayrıca uzaklaşıp yakınlaşmayı da biliyorsun.
Zoom in.
Yaklaşabilirsin.
Next week, we put in zoom peepholes and chin rests.
Önümüzdeki hafta, deliklere zum koyacağız, altlarına da çene dinlendirme yeri
Zoom in on them during the intro.
Yaklaş.
Zoom in.
Onu bulabildin mi?
Now's the time you can come in on me.
Şimdi bana zoom yapacaksın.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]