English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → English / [ A ] / Aslında hayır

Aslında hayır translate English

4,766 parallel translation
Aslında hayır.
Actually, no.
Aslında hayır.
Not really.
Şey, aslında hayır.
Uh, not really. Um...
Aslında hayır, oturamam.
Uh... no, actually, I can't.
Aslında hayır.
Well, no, actually.
Hayır aptal duruma düşmedim aslında.
No, I wasn't really.
Hayır, aslında artık içmiyorum...
Uh, actually, no, I'm not drinking anymore, so...
İnanamıyorum. Hayır, aslında.
I can't believe that...
Hayır aslında. Artık durmanı istiyorum. Taşınmaya karar verdim.
No, actually...
Aslında, hayır, aynı fikirdeydik.
Um... actually, no, we pretty much agreed.
Hayır. Aslında seni tanımak, hatta arkadaş olmak için can atıyorum.
No, actually, I look forward to knowing you and maybe even becoming friends.
Hayır, aslında Poughkeepsie'den. Poughkeepsie'nin hemen dışından. - Devam et.
No, originally from Poughkeepsie, well, outside of Poughkeepsie.
- Hayır, aslında senin için söyledi.
Actually, she told YOU that.
Hayır, aslında söylemene sevindim Ash.
No, I'm actually glad you did, Ash.
Hayır, Adam, aslında hiç şaşırmadım.
Why, no, Adam, I'm actually not surprised at all.
Hayır, aslında "tebrikler" diyecektim.
No, I was going to say, "Congratulations," actually.
Hayır, aslında eski kocamdı.
No, actually, it was my ex-husband.
- Hayır, aslında onu ben çağırdım.
No, actually, I brought him in.
- Aslında, hayır.
- Actually, no.
Hayır, aslında alerji atağı geçirmiş.
No, what he really had was an allergy attack.
- Hayır, aslında değildi.
No, no, actually, it's not.
Aslında bu hale gelmemin ilk sebebi bu olanaklar. Hayır, hayır.
( sighs )
Hayır, aslında var ya?
I'm good, I'm good.
- Hayır, aslında oradaydım.
No, no, actually I was.
Hayır. Aslında siz ikinizi lobide Küçük Eddie'yi kaçırmaya çalışırken görmek çocuk sahibi olmanın ne kadar zor olduğunu hatırlattı.
No, actually seeing you two in the lobby trying to steal Little Eddie reminded us how hard it is to have kids.
Hayır, aslında kafiyeli değil.
No, actually it doesn't.
Aslında, hayır.
Uh, actually, no.
Hayır aslında oldukça sıcak tutuyor.
No, it's actually quite warm.
Hayır, aslında biraz tuhaftı.
No, actually it was a... a little strange.
- Hayır, aslında o beni buldu.
No. He found me actually.
Hayır, aslında, ben onları ana caddenin aşağısındaki hayır kurumu mağazasından aldım.
Well, no, actually, I got that at the thrift shop down on main.
Hayır, aslında, koyu sarıydı.
No, actually, it was ochre.
Oh, hayır, bu çok güzel ama aslında benim bir durum için özel bir tavsiyeye ihtiyacım var.
Oh, no, that's great, but I actually need a specific piece of advice for a certain situation.
Hayır, aslında kahraman GE'lere itfaiye, asker, polis ve şehitlerin isimleri verilmiş.
No, actually the hero WODs are named after firefighters, soldiers, police officers, fallen heroes killed in the line of duty.
Hayır, aslında bir süre bizimle yaşayacak.
No, she's actually going to be living with us for a while now.
Hayır, hayır... evet, aslında ilgilenmiyorum.
No, no, just... yeah, it's not my thing.
Hayır, güzel değil aslında ama denediğin için aferin.
No, it's not, actually, but you get marks for trying.
- Aslında, hayır, yok.
Actually...
Hayır, aslında şaşırtıcı.
No, that's amazing actually.
Hayır, aslında kız arkadaşının evinde yaşıyor.
- No. He practically lives at his girlfriend's place. He won't come.
Hayır, aslında, değil.
[* *]
Hayır, aslında önceden özel suçlardaydım.
No, I actually used to be special crimes, but, um, right now,
Hayır, aslında yaptığım iyiliğin karşılığını istiyorum.
No, actually, I'm calling in my favor.
Hayır, aslında Braden Rebecca vurulmadan birkaç dakika önce sinirlenip dışarı çıkmıştı. Hatırladığım kadarıyla silahı almak için oldukça fazla zamanı vardı.
No, actually, Braden stormed out a few minutes before Rebecca got shot, as I recall, plenty of time to grab a gun.
Aa, hayır, aslında kayıt yapıyorum.
Um, no. Actually it's the camera.
Hayır, aslında eski kocamdı.
- Oh. No, actually, it was my ex-husband.
Hayır, aslında doktorların eşlerini arıyorduk.
Uh, no. Actually, we're looking for their wives.
Mükemmel bir benzetme, ama aslında ben "hayır" demedim.
Charming analogy, But, um, I didn't actually say "no."
Hayır, aslında mutfağımdayım.
No, actually I'm in my kitchen.
Hayır, aslında... Doğru.
No, it's... it's true.
Hayır, aslında ben güzel bir sarışına aitim.
Uh, no, no, no. I actually belong to a gorgeous blonde.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]