Bana inanmak zorundasınız translate English
139 parallel translation
Bana inanmak zorundasınız.
You've got to believe me.
Bana inanmak zorundasınız!
You have to believe me!
Bana inanmak zorundasınız! Gerçek kurşunlar ve gerçek kan.
With real bullets... and real blood,
Bana inanmak zorundasınız!
You must believe me!
-... içinde yeniden başlayacak. - Bana inanmak zorundasınız!
- You've got to believe me.
- Bana inanmak zorundasınız!
You've gotta believe me!
Ama Bay Vincent, bana inanmak zorundasınız.
But, Mr Vincent, you have to believe me.
Ama bana inanmak zorundasınız, bu sandalyeler..... masum.
But you gotta believe me, these chairs... Are innocent.
Bana inanmak zorundasınız.
Look, you gotta believe me.
- Bana inanmak zorundasınız.
- You gotta believe me.
Bay Poirot, bana inanmak zorundasınız. O anahtarı daha önce hiç görmedim.
I already tried to dissuade it, I do not get them to myself.
- Lütfen, bana inanmak zorundasınız!
- Please, you must believe me!
Bana inanmak zorundasınız.
You must believe I'm with you.
Bana inanmak zorundasınız.
Now, you, you gotta believe me.
Sizin perspektifinizden, bu biraz garip gelebilir, ama bana inanmak zorundasınız.
This is going to sound a little crazy from your perspective, but you've got to trust me.
Bana inanmak zorundasınız.
You got to believe me.
Bana inanmak zorundasınız.
You have to believe me.
Kaptan, bana inanmak zorundasınız.
Captain, you have to believe me.
Çünkü bunlar gerçekten oluyor. Bana inanmak zorundasınız, bunlar gerçekten oluyor.
Because they really happen... and you gotta believe me, this is really happening.
Garip olduğunu biliyorum, ama bana inanmak zorundasınız.
I know how this sounds, but you must trust me on this.
Anne ve Baba, bana inanmak zorundasınız.
Mom and Dad, you've got to believe me.
Bana inanmak zorundasınız.
Please, you have to believe me
Bana inanmak zorundasınız, odaya biri gelmişti.
You've got to believe me someone came into the room...
- Bana inanmak zorundasınız.
- You are going to have to believe me.
Bay Jensen, bana inanmak zorundasınız,
Mr. Jensen, you've got to believe me,
Sizi ikiniz bana inanmak zorundasınız, Melissa'yı ben öldürmedim.
You guys have got to believe me, I did not kill Melissa.
Bana inanmak zorundasınız.
You have to believe me!
- Hayır, lütfen, bana inanmak zorundasınız.
- No, please, you have to believe me.
Yemin ederim, bana inanmak zorundasınız.
We're not really gonna do this.
Şimdi ben size bunu yapmak için buradayım Ama bana inanmak zorundasınız.
Now, I'm here to do that for you, baby. But you got to believe me.
Lütfen, bana inanmak zorundasınız.
Please, you have to believe me.
Bana inanmak zorundasınız. Ben Amerikalıyım. Mc.
You have to believe me, I am an American.
Lütfen. Bana inanmak zorundasınız.
Please, you've got to believe me.
- Hayır, bana inanmak zorundasınız.
- No, you have to believe me.
Bak konserde tam bir sçış yaşadığımı biliyorum, ama bu sefer bana inanmak zorundasınız.
Look, I know I fucked up in the concert, but now you have to believe me.
Neye benzediğini bilmiyorum. Bana inanmak zorundasınız.
I don't know what it was, but you have to believe me.
Bana inanmak zorundasınız, lütfen.
You have to believe me, please.
Siz... Siz bana inanmak zorundasınız.
My job is neither to believe nor disbelieve.
Bana inanmak zorundasınız.
YOU HAVE TO BELIEVE ME.
Ama lütfen, bana inanmak zorundasınız.
Ce l'ho. But please, believe me.
Bayan Dubois bana inanmak zorundasınız.
Mrs. Dubois, you have to believe me.
Bana inanmak zorundasınız, bu bir tuzak.
You gotta believe me, it's a trap!
Onun ölümü ile hiç bir ilgim yok. Bana inanmak zorundasınız.
Hey, I had nothing to do with her murder.
- Kazaydı. Bana inanmak zorundasınız.
- It was an accident.
Bana inanmak zorundasınız.
You guys got to believe me.
Siz... siz bana inanmak zorundasınız.
You--you have to believe me.
Bana inanmak zorundasınız.
You gotta believe me.
Bana inanmak zorundasınız.
Is this the man you saw commit these terrible murders?
Bana inanmak zorundasınız.
Believe me.
Bana inanmak zorundasınız. Surların içinde savaş yoktur.
There is no war within the walls.
Bence kimseyi öldürecek cesaret yok. Bana inanmak zorundasınız.
I would never - -
bana inanmak zorundasın 30
bana bunu yapma 64
bana yardım et 686
bana uyar 325
bana ne 176
bana yalan söyleme 146
bana göre 203
bana öyle bakma 161
bana bak 1395
bana yalan söyledin 158
bana bunu yapma 64
bana yardım et 686
bana uyar 325
bana ne 176
bana yalan söyleme 146
bana göre 203
bana öyle bakma 161
bana bak 1395
bana yalan söyledin 158
bana gel 139
bana bir sigara ver 29
bana güven 272
bana biraz para ver 28
bana sorma 88
bana biraz zaman ver 38
bana biraz su ver 19
bana bir bira ver 21
bana ver 290
bana bir bak 53
bana bir sigara ver 29
bana güven 272
bana biraz para ver 28
bana sorma 88
bana biraz zaman ver 38
bana biraz su ver 19
bana bir bira ver 21
bana ver 290
bana bir bak 53