Ben bıraktım translate English
1,710 parallel translation
Sağol, ama ben bıraktım.
Thanks. I kind of ended it.
Birkaç çekim daha yapalım. Hayatta olmaz. Ben bıraktım.
Let's do a couple more Oh, hell, no, I quit.
Ben sadece bununla savaşmayı bıraktım.
I just stopped fighting it.
Ben de, karını arabasın bıraktım.
So I dropped your wife at her car.
Ben de az önce seninle diğer tayfa arasındaki duruma ağlayan arkadaşımızı bıraktım.
I just left your friend, the son, crying the blues Over the situation between you and that outfit over there.
Ben kendimi tamamen Tanrı'nın ellerine bıraktım.
No, no, no.
Hayır, ben iyi iş çıkarttım. Katherine beni yüzüstü bıraktı ve dün şehri terketti.
Katherine bailed on me and left town last night.
- Selam Izzie. - Ben... Seni kaç kez aradım, yaklaşık 50 tane mesaj bıraktım.
I've--I've called you and left, like, 50 messages.
Benim erkek arkadaşım Henry'de eski kız arkadaşını hamile bıraktı. Ben de Charlie'yi bayağı kıskanıyorum.
You see, my boyfriend Henry, he got his ex-girlfriend pregnant, so I spend a lot of time being really jealous of Charlie.
- Ben de dans kampını bıraktım.
- I gave up teaching dance camp.
Sen beni bıraktın, ben seni bırakmadım!
You left me, I didn't leave you!
Ben sadece çok şaşırdım, sen 2 aylık bebeğini gönül rahatlığıyla, sorumsuz bir sürtüğe nasıl bıraktın. Bu yüzden, seçimin biraz kafamı karıştırdı.
I'm just so amazed you're comfortable leaving your 2 month old baby with such an irresponsible little slut, so, I'm a little confused by that choice.
Ben dansı bıraktım.
I have left dancing.
Ben rakamları uzun süre önce bıraktım.
I moved from numbers a long time ago.
Ufaklık'ın yarım bıraktığı işi ben bitirmeliyim, ha?
I gotta finish Little's work, huh?
Ben herşeyi geride bıraktım.
I've gotten everything out of my system.
Ben oğlumu Hokkaido'da bıraktım.
I... abandoned my son in Hokkaido.
Ama ben içmeyi bıraktım...
But I quit drinking...
Rehinciye bıraktığın gün ben satın aldım.
The day you sold it at the pawn shop, I went and bought it back.
Cuma, ben babamı arkamda bıraktım.
Friday, I left my father behind.
Herneyse, dizini sakatladı, ve bulabildiği tek iş lise koçluğuydu, burada, Fort Wayne'de. Ben de koleji bıraktım ve onunla buraya geldim.
Anyway, he blew out his knee and the only job he could find was as a high school coach up here in Fort Wayne, so I quit college and came with him.
O hala 6'dayken ben 11'de bıraktım.
I left in year 11 while you was still in sixth form.
Sana göre ben Chuck'ı arkada bıraktım çünkü taşındı diye üzgünüm, ama aslında üzgün değilim.
You think I made Chuck stay behind cause I'm upset she moved out, but I'm not.
Stonehouse'un bıraktığı işi ben almayacağım.
I am not gonna take stonehouse's workload
Ben de kalktım, isteksiz bir şekilde Balzac kitabımı bıraktım, pencereye gittim ve panjurları açtım.
So I got up, laying aside Balzac with the greatest reluctance, and went to the window, opened the shutters.
Sanırım ben şampiyonluk için uygun değilim, çünkü steroid kullandım ama suçluluk duyduğum için bıraktım.
I guess I'm not cut out to be a champion, because I tried steroids but I felt so guilty I had to stop.
Ben bu ufaklığı aldım ve uzun olanını diğer adama bıraktım.
And I took the little one and left him with the tall one.
Ben de ona bir mesaj bıraktım...
I left her a message, blah, blah, blah.
Ve tedaviyi bıraktığımızda, ama ben istediğim için değil, doktor öyle dediği için. Onun da dahil olduğu herkes, beni teselli edip, "Biliyorsun belki de en iyisi budur" derken ve biliyor musun?
And when we stopped the treatments, and not because I wanted to, because the doctor told us to, the whole world, including him, comforted me and said, "Oh, you know, maybe it's for the best.",
Amaru, ben artık savaşmayı ve dövüşmeyi bıraktım.
I've already abandonded the path of fighting.
Ben de bunu anlamıyorum ya ; madem iş uzayacak neden ta Erzurumlardan yardım istiyoruz da Van'da bıraktığımız cephaneyi getirtmiyoruz?
I don't get itas things are being dragged out so long then why are we asking for help all the way from Erzurum instead of bringing the ammunitions that are in Van?
İşteydim, kayıt yapıyorduk ve telefon çekmiyordu ve sonra Melanie bütün gün kafamı şişirince ben de telefonu çantamda bıraktım ve...
I was at work and we couldn't get any cell service when we were taping but then Melanie was kinda like in my ear the whole day and I left my phone in my purse and...
Ben yalnız kalmayayım diye işini bıraktın.
Lest I should be lonely... You quit your job
Belki eve daha varmadın ki bu çok garip çünkü restorana daha yakın oturuyorsun üstelik ben Christine'ni de eve bıraktım, sonra da pencerelerim açık biraz dolaşmak zorunda kaldım, ara beni!
Maybe you're not home yet. Which is weird because you live closer to the restaurant than I do and I even brought christine home and then had to drive around for a while with my windows open. So... call me.
Ben boşandıktan sonra, işe giderken terlik giymeyi bıraktığım zaman hazırdım çıkmaya.
Well, for me, I knew I was ready when I stopped wearing slippers to work.
Ve ben de pazarlığı bıraktım.
- And I'm done negotiating.
Ama ben içkiyi bıraktım.
But I no longer drink.
Ölmüştü ve ben onu yalnız bıraktım.
She was dead, but I left her alone.
Ben aslında... Ona iki mesaj bıraktım.
I actually left him two messages.
Bıraktım ben de orda.
I left it there.
Dilinden anlamadım ama bir adam Mercedes'in anahtarını bana verdi ve ben de kadını orada bıraktım.
I didn't speak the language, but I shook a guy's hand, he gave me the keys to a Mercedes, and I left her there.
Ama ben de tam kurbanımızın bize çok ilginç bir ipucu bıraktığını söylemek üzereydim.
But I was about to say that it's our victim who's left us the most interesting clue.
Beni yalnız bırak, veya ben sana bıraktırayım.
Leave me alone, or i'll make you.
Artık, babasını hayal kırıklığına uğrattığını biliyor. Koçunu yüz üstü bıraktı, takımını da. Ve ben size bizzat gelip özür dilemesi gerektiğini hissettim.
Now, he knows that he has disappointed his father, he has let down his coach, his team, and I felt that it was imperative that he'd come to you and apologize personally.
Ben de yüzüstü bıraktığını sanmıştım.
I thought you'd left me in the lurch.
Ben bıraktım.
I have.
Beni özgürlüğümden, dünyayı da benden mahrum bıraktın ben iyileşene kadar yerime geçeceksin.
You've deprived me of my freedom, and deprived the world of me, so until I'm free, you gotta be me.
Seni bıraktılar ve ben bir gün daha mı burada kalacağım?
You get released, and I gotta stay here another day?
Onları ben serbest bıraktım.
I released them.
Ben üstüme düşeni yapıp paketi bıraktım.
Look, I did my part. I made the drop.
Ben de bıraktım konuşsun.
I let her.
bıraktım 124
ben bir kadınım 61
ben benim 43
ben bile 38
ben bir doktorum 106
ben bir aptalım 43
ben bir 82
ben böyleyim 53
ben biraz 32
ben buldum 53
ben bir kadınım 61
ben benim 43
ben bile 38
ben bir doktorum 106
ben bir aptalım 43
ben bir 82
ben böyleyim 53
ben biraz 32
ben buldum 53
ben biliyorum 325
ben bir kızım 25
ben buyum 82
ben bittim 83
ben buradayım 348
ben bir askerim 29
ben bulurum 51
ben bilmiyorum 104
ben bir erkeğim 58
ben burdayım 35
ben bir kızım 25
ben buyum 82
ben bittim 83
ben buradayım 348
ben bir askerim 29
ben bulurum 51
ben bilmiyorum 104
ben bir erkeğim 58
ben burdayım 35