Bildiğin gibi yap translate English
113 parallel translation
Bildiğin gibi yap.
Have it your own way.
Kendi bildiğin gibi yap.
Have it your own way.
Kendi bildiğin gibi yap.
You do it your way.
Bildiğin gibi yap.
Do it your own way.
- Pekala, Bildiğin gibi yap.
Okay, have it your own way.
Tamamdır Danny. Bildiğin gibi yap. Ama fırsatın olmadı deme.
All right, have it your Way, but don't you say you never had the chance.
Sen bildiğin gibi yap.
You just fire away.
- Bildiğin gibi yap, Harry.
- Have it your way, Harry.
Bildiğin gibi yap.
Do as you will.
- Israr ediyorsan bildiğin gibi yap o halde.
- Go ahead then, if you insist.
Bildiğin gibi yap.
You do as you like.
Sen bildiğin gibi yap.
Do what you have to.
- Bildiğin gibi yap.
- Oh, have it your own way!
Tamam, bildiğin gibi yap, aptal!
Have it your own way, stupid!
Tamam, bildiğin gibi yap.
All right, have it your way.
Ey sihir bildiğin gibi yap!
Magic, magic, do as you will.
Bildiğin gibi yap.
Okay, have it your way.
Bir sonra ki durak da komuta sende olsun. Bildiğin gibi yap demek.
Next place, you can be in charge, we'll do it your way.
Bir iş için tutdu, bildiğin gibi yap.
Mr. Banning to you. He hired you to do a job, do it your way.
Kendi bildiğin gibi yapıyorsun.
Have it your way.
Bildiğin gibi yap evlat.
Have it your way, kid.
Pekala, bildiğin gibi yap.
All right, have it your way.
Pekala.Bildiğin gibi yap.
Fine. Have it your way.
Daha fazla konuşmayalım... bildiğin gibi yap.
Let's not talk anymore... about... I'll leave the paper with you, and wish you a pleasant evening and... take good care of yourself, Sir. do as you please, agreed?
Bildiğin gibi yap zenci.
- Go ahead, nigger.
Bildiğin gibi yap.
Have it your way.
Alışık değilsen, bildiğin gibi yap şimdilik.
If you're not used to it yet, just do it your way, for now.
Her zaman bildiğin gibi yapıyorsun.
You always have it your way.
Pekala. Tamam bildiğin gibi yap.
All right, have it your way.
Bildiğin gibi yap.
Do what you feel.
Bildiğin gibi yap.
Do your thing, man.
O zaman bildiğin gibi yap.
You know what, have it your own way, then.
Bildiğin gibi yap ve evlerini inşa et Denny.
You know, go ahead and build your houses back there, Denny.
Tamam, bildiğin gibi yap.
All right, go ahead.
Kontrat senin. Bildiğin gibi yap.
It's your contract, do with it what you will.
Bildiğin gibi yap.
Do your thing.
- Merak etme sen bildiğin gibi yap, seyirciler beğenecektir.
- The audience will laugh and you'll go to that place you go.
O zaman bildiğin gibi yap.
Then do it in your own way.
Ari, her şeyi bildiğin gibi yapıyorsun ve ne düşündüğümüzü umursamıyorsun.
Ari, you do things your own way and you don't give a shit what we think.
- Bildiğin gibi yap, Jane.
- Have it your way, Jane.
Arada işten döndüğümde yemek yapıp birlikte yiyoruz. Bildiğin gibi. Hayır, bilmiyorum.
No, I don't know.
Bak, sen kendi Bildigin giBi yap, Biz de Bildigimiz giBi, tamam mi?
Look, you do it your way, and we'll do it ours, all right?
Bildiğin üzere bir süredir radyo işindeyim ve yayıncılık hakkında yeterince şey öğrendiğimi düşünüyorum. Dedikleri gibi, bilindiği üzere bu da programımı iyi bir program yapıyor.
It's just that, well, you know, I've been in the radio game for some time now, and I think I've learned enough about broadcasting, as they say, to know what it is that makes my show a good show.
Veri tabanında, rutin bir temizlik yapıyordum... bildiğin gibi, eski programları silerek bellekte boş yer kazandırıyor... ve bu sanal hikayeyi buldum.
I was doing a routine purge of the database- - you know, taking out old files that were taking up space- - and I found this hoIonoveI.
"ORADA OL YAP ŞUNU" Şey, bildiğin gibi Zeyna, biz savaşçılar her zaman ikinci görüşe sahibiz.
Well, as you know, Xena...,... we warriors always have second sight.
Cherly, Jim'i desteklemek gibi olmasın ama, bildiğin gibi ondan pek hoşlanmam, Cherly, yıllardır bu işi yapıyorum.
LOOK, CHERYL, I DON'T MEAN TO SUPPORT JIM, BECAUSE I DON'T, YOU KNOW, LIKE HIM. CHERYL, I'VE BEEN DOING THIS FOR MANY YEARS,
Tamam, sen bildiğin gibi yap. Ben de kendi bildiğimi yapacağım.
You do it your way, I do it mine.
- Danken Shane için. Veya o sekreterin adı her ne ise. Yani bildiğin gibi davran ve o aptal parselde istediğin inşaatı yap Denny.
For Danken Shane or whatever his secretary's name is, so Denny you can go ahead and build your... damn subdivision back there...
Fakat yine de bildiğin gibi yap.
But you do it your way.
Bildiğin gibi, anlaşma yapıldığında erkek kardeşim hala hayattaydı ve sen bundan sonraki taht sırasındaki torun değilsin ama Yul öyle.
As you know, when the agreement was made, my brother was still alive, and the grandson next in line for the throne was not you, but Yul.
Senin de bildiğin gibi, benim hayatımda zaten biri var. Ne yapıyorsun? Bu yüzden mutlu bir hayatın olmuyor.
The point is, I'm a bit ignorant of these fashionable things.
bildiğin gibi 161
yapıyorsun 36
yaptı 88
yaptın 100
yapıyor 33
yaptım 350
yapamam 3103
yaparım 315
yapacağım 517
yapmayacağım 170
yapıyorsun 36
yaptı 88
yaptın 100
yapıyor 33
yaptım 350
yapamam 3103
yaparım 315
yapacağım 517
yapmayacağım 170
yapacağız 90
yaparsın 77
yapmalıyım 51
yapma 5445
yapamıyorum 389
yapmış 19
yapmalısın 91
yapalım 156
yapıyorum 103
yapmadım 132
yaparsın 77
yapmalıyım 51
yapma 5445
yapamıyorum 389
yapmış 19
yapmalısın 91
yapalım 156
yapıyorum 103
yapmadım 132
yapıyoruz 20
yapma ya 98
yaptılar 29
yapmak istiyorum 29
yapmadın 55
yapamaz 108
yaptık 46
yapacak 54
yapacak bir şey yok 96
yapmak istemiyorum 51
yapma ya 98
yaptılar 29
yapmak istiyorum 29
yapmadın 55
yapamaz 108
yaptık 46
yapacak 54
yapacak bir şey yok 96
yapmak istemiyorum 51