Yapmayın translate English
11,702 parallel translation
Bunu... Yapmayın Bay Kane.
Do not... fold, Mr. Kane.
Kaçar kaçmaz doğruca buluşma yerine gelin soytarılık, maskaralık, şaklabanlık yapmayın dediğimi hatırlıyor musunuz?
You recall I told you to head directly to the meeting place after your escape... no antics, no tomfoolery, no shenanigans?
Yapmayın, böyle bir şey nasıl olabilir?
[Voice breaking] I mean, come on. How is that right, man?
Tamam, yapmayın...
Okay, let's not...
Bayan Danforth kızıma bir şey yapmayın diye yalvarıyordu.
Ms. Danforth begging for her daughter's life.
Yapmayın böyle ama.
Don't be like that.
- Pekala millet, yapmayın bunu.
All right, Mijo, don't do that.
- Beyler. - Yapmayın bunu.
- Hey, hey, hey, gentlemen.
Oyunu basması için birini aradınız, sonra da... Yapmayın...
You call someone to rob the game and then...
Böyle şeyler yapmayın dedim.
I said not to do these things.
Lütfen efendim, bunu yapmayın.
Please, sir. Don't do this.
Brisbane, yapmayın.
Brisbane, don't.
Panik yapmayın, panik yapmayın.
Wait. Calm down.
Panik yapmayın.
Okay. No panic.
- Bunu yapmayın, arkadaşlar, size söylüyorum- -
Put your hands up, Paul, goddamn it.
Flashback yapmayın!
No! Don't flashback!
Lütfen bunu yapmayın!
Please don't do this!
Lütfen bunu yapmayın!
Please don't do this! - Summer!
Çocuklar! Çocuklar, yapmayın!
Hey, guys, guys, come on!
- Hayır, yapmayın.
No, don't do this.
Ani hareket yapmayın.
- No sudden moves.
Yapmayın Bay Marlot, o şeyi ben de gördüm.
Come, come, Mr Marlott, I saw that thing, too.
Oğlunuzun önünde o sulu şeyi yapmayın lütfen.
Hey, none of that mushy stuff in front of your son, please.
- Ama şöyle yapmayın.
- Anything but this.
Yapmayın beyler.
Friends, please.
Beyler, yapmayın.
Please, gentlemen,
Olamaz! Lütfen yapmayın bunu.
Oh, no, Please don't do this.
Yapmayın.
Come on.
- Hayır, lütfen yapmayın Lordum.
No, lord, please!
Lütfen yapmayın!
Please, no!
Bunu yapmayın lütfen!
Don't do this, please!
Panik yapmayın çocuklar.
Pfft, just play it cool, guys.
Yapmayın!
Don't do this!
- Yapmayın.
Don't do this.
Dostun BeyazGül'e ibnelik yapmayı bırakıp üzerine düşeni yapmasını söyle çünkü bizim oyalanmaya vaktimiz yok.
You better tell your pal Whiterose to stop being a pussy and start growing a pair because we don't have time to dilly-dally around.
Hatırlıyorum da çocukken, tasarımını sevdiğim sitelerin kodlarını çalarak site tasarımı yapmayı öğrenmiştim.
I remember when I was a kid, I got into web design by ripping off sites I liked.
Yapmayı da seviyor musun orasını bilemem.
Whether you like it yourself, I don't know.
Pekâlâ, bunu yapmayı bırakıp bu virüslü sürücüleri 36. ve 5. caddedeki Blank'ın Sürücü İyileştirme yerine götürmeni istiyorum.
Okay, I'm gonna need you to stop doing that and take these corrupted drives over to Blank's Disk Recovery on 36th and 5th. - Why me?
Nighthawk'ın bizden yapmamızı beklediği şeyleri yapmayı bırakmalıyız.
Stop doing what Nighthawk expects.
Seninle iş yapmayı bıraktığımızda bırakma kısmının neresi anlaşılmaz geldi?
When we walked out on you, what part of the walking out was unclear?
Şimdi ya kocanın peşinden gidersin ve Beyaz Saray'daki hakkını alırsın ya da hiç bir şey yapmayıp kendi kendine üzülen yeni senatör olarak hayatına devam edersin. O hiç bir şey yapmayan komitede oturursun.
Either you go after your husband now and claim the White House for your own, or you do nothing and end up being that sad little well-meaning freshman senator, sitting on that do-nothing subcommittee, publicly grinning at the world,
Sadece yarın 15 milyar dolarlık satış yapmayı umuyoruz.
We're anticipating $ 15 billion in sales, tomorrow alone.
Yapmayın be.
Oh, man.
Ziyaretimiz için bize sağladığınız güvenlik için yüksek bir ödeme yapmayı kabul ettik.
We negotiated a substantial payment for your help in providing security for our visit.
Emma'nın aleyhinde olacak bir şey asla yapmayız hem.
And we would never act against Emma's best interest.
- Cidden mi? ! Emma şu anda dışarıda insanın anılarını alan o şeyden yapıyor çünkü artık uyumak yerine bunları yapmayı tercih ediyor.
She's sitting out there right now, making things to pull memories out of people's heads, because that's what she does now instead of sleeping.
Sen de Geri Dönüşüm Yapmayı Seven Kadınları Seven Kadınlar'ın yönetmenisin.
And you're the director of Women Who Love Women Who Love Recycling.
Benim yaşımdaki kadınların yatağa yatmadan önce 45 dakika boyunca yapma gereksinimi duydukları şeyleri yapmayı bitirmek üzereyim.
I'm almost done doing the 45 minutes of stuff a woman my age needs to do right before bed.
- Aman Tanrım! Yapmayın! - Vurun!
Oh, my God!
Sen de aynısını yapmayı öğrenmelisin.
You have to learn to do the same.
Birlikte yapmayı istediğim o kadar çok şey var ki Nice'te ağaçtan koparılmış taze portakal yemek Louvre'de yıldızların altında dans etmek.
There are so many things I wish we'd done together : eating oranges freshly plucked from the trees in Nice, dancing under the stars at the Louvre.
yapmayın çocuklar 34
yapmayın ama 29
yapmayın lütfen 18
yapmayacağım 170
yapmalıyım 51
yapma 5445
yapmalısın 91
yapmadım 132
yapma ya 98
yapmak istiyorum 29
yapmayın ama 29
yapmayın lütfen 18
yapmayacağım 170
yapmalıyım 51
yapma 5445
yapmalısın 91
yapmadım 132
yapma ya 98
yapmak istiyorum 29
yapmadın 55
yapmak istemiyorum 51
yapmalıyız 39
yapma ama 158
yapmazsan 25
yapmaz 37
yapmayacaksın 53
yapmamalısın 52
yapma böyle 70
yapmak zorundayım 47
yapmak istemiyorum 51
yapmalıyız 39
yapma ama 158
yapmazsan 25
yapmaz 37
yapmayacaksın 53
yapmamalısın 52
yapma böyle 70
yapmak zorundayım 47
yapmam 83
yapma bunu 151
yapma be 35
yapmamalıydın 32
yapma lütfen 102
yapman gereken 22
yapma yahu 40
yapma baba 50
yapma dostum 69
yapmak zorundasın 42
yapma bunu 151
yapma be 35
yapmamalıydın 32
yapma lütfen 102
yapman gereken 22
yapma yahu 40
yapma baba 50
yapma dostum 69
yapmak zorundasın 42