Bir iyilik yap translate English
5,434 parallel translation
Bana bir iyilik yap. Sen ya da kızlar Jax'e söylemeden önce... -... bırak Juice'la konuşayım.
Do me a favor, let me talk to Juice before you or the girls say anything to Jax.
Küçük sevimli avlanma bıçağını çıkar ve bize bir iyilik yap.
Just take out your cool, little hunting knife and cut us some slack.
Burada sana ya bahşiş verirdim ya da vermeyi teklif ederdim ama ben beş parasızım sen de gaysin. Lütfen bir iyilik yap.
This is where I'd tip you with cash or offer you sex, but I'm kinda broke and you're kinda gay, so just be nice.
Bana bir iyilik yap. Bir dakika sonra bizim masamıza gelip arkadaşımla ilgilen.
Hey, do me a favor, just wait a minute, and then come over to my table and flirt with my friend.
Tamam, bana bir iyilik yap.
Okay, uh, do me a favor.
Bana bir iyilik yap- - Daniel'a söyleme.
Do me a favor- - Don't tell Daniel.
- bana bir iyilik yapıyormuşsun gibi düşünmemi sağladın.
- that you were doing me a favor while you did it.
Beni ucuz bir orospu gibi kullandın, ve sonra bana bir iyilik yapıyormuşsun gibi düşünmemi sağladın
You used me like a cheap whore, and then you made me think that you were doing me a favor. Because I trusted you!
- Bir iyilik yap ve sus.
Do me a favour. Stop talking.
Perili filan mı yoksa uzay-zaman çatlağı mı var bilmiyorum ama bana güven ve kendine bir iyilik yap, arka köşeye otur.
I don't know if it's haunted or like a space-time rift happening, but trust me, do yourself a favor, sit in the back corner.
Sadece bana bir iyilik yap ve artık benden uzak dur.
- Just do me a favor and stay away from me from now on.
Kendine bir iyilik yap Ray.
- Do yourself a favor, Ray.
Bana bir iyilik yap, tamam mı?
Do me a favor, okay?
Kendine bir iyilik yap.
Do yourself a favor.
Bana bir iyilik yap.
Do me a favor.
Catherine, bana bir iyilik yap.
Catherine, do me a favor.
Bana bir iyilik yap.
You'll do great.
Dinle, eğer durum daha da karanlıklaşırsa kendine bir iyilik yap ve Pankreas Korsanları'na bir uğra.
Listen, if the situation keeps darkening, do yourself a favor and pop by Pirates of the Pancreas.
Arkadaşım, bana bir iyilik yap da bir daha "hocam." diye çağırma beni, tamam mı?
Hey, buddy, do me a favor. Don't... don't call me "man," all right?
Robyn, bana bir iyilik yap.
Robyn. Do me a favor.
Hyo Shin, bana bir iyilik yap.
Hyo Shin, do me a favor.
- Bana bir iyilik yap ve artık buraya -
- Do me a favor and...
Bana bir iyilik yapıp kanepeye oturur musun lütfen?
Would you do me a kindness and jump up on the bench, please?
Bayım, bana bir iyilik yapıp bu desteden bir kart seçerseniz.
Sir, if you would do me a kindness and select one card only from this deck.
Bana bir iyilik yap ve, araba sürmeyeceğine söz ver.
Do me a favor. Promise me you won't drive.
Jordan, bana bir iyilik yap.
Jordan, do me a favour.
Bana bir iyilik yapıp evin adresini yaz.
Get the telephone number and direction of their parents on the counter.
Ama bana bir iyilik yap.
But do me a favor.
Kendine bir iyilik yap işte ahbap, boş ver.
Do yourself a favor, hoss.
Bana bir iyilik yapıp bunu içmeden önce iki dakika bekler misin?
Will you do me a favour and wait two minutes before you take that?
Bir de bana bir iyilik yapıp numaramı silin lütfen.
And hey, do me a favor. Lose my number, all right?
Bana bir iyilik yapıp, eve girildiğinden bahsetmeyin lütfen.
Would you do me a favor and please don't mention the break-in to my wife?
Hatta bir iyilik yapıp Omar'a bir silah ver.
Matter of fact, do me a favor and give Omar a gun.
Bana bir iyilik yap.
Just do me a favour.
Ama bana bir iyilik yap ve bu işlere ara ver, anlaştık mı?
So do your old man a favour and give it a rest, okay?
Bana bir iyilik yapıp ben yokken, benimkini kullanır mısın?
So could you do me a favor and could you, while I'm gone, just use mine?
Bana bir iyilik yap, önce kiliseye götür onu.
Do me a favor, take her to the church first.
Bir iyilik yap. Kırmızı kravatlı şu serseriyi uzaklaştır.
Do me a favor.'Stu cazzo in the red tie?
O yüzden bana bir iyilik yapın ve John Luther'ı alkışlarınızla karşılayın.
So please do me a great favor and let's give a really warm welcome to John Luther.
Newt, bana bir iyilik yap.
Newt, do me a favor.
Jaap, bana bir iyilik yap ve bunu gizli tut, olur mu?
Jaap, do me a favour and keep it under wraps, okay?
Bana bir iyilik yap.
Do me a favour.
Bak koçum, kim olduğunu bilmiyorum, ama kendine bir iyilik yap, çek şunu, utanç verici bir şey bu.
Listen, mate, I don't know who you are, but do yourself a favour, put that away, it's embarrassing.
Bir iyilik yapın.
We need favor.
- Bana bir iyilik yap.
- I need you to do me a favor.
Lütfen, bana bir iyilik yap.
Please, do me a favor.
- Bana bir iyilik yapın, elinizi çabuk tutun.
You're yelling. Do me a favor. Hurry up.
- Stacy'eve gittiğimde çıldıracak. - Dale bana bir iyilik yap ve...
You know, Stacy's just gonna completely flip out when I get home.
Kendine bir iyilik yap ve düzgün bir hayat kur.
Do yourself a favor, get a life.
Bana bir iyilik yap.
Unh-unh. Do me a favor.
Bu, yapımcıya bir iyilik çünkü stüdyo üçüncü kalite oyunculuktan nefret eder.
It's a favor for the producer, because the studio hates the third act.
bir iyilik yapar mısın 23
yapıyorsun 36
yaptı 88
yaptın 100
yapıyor 33
yaptım 350
yapamam 3103
yaparım 315
yapacağım 517
yapmayacağım 170
yapıyorsun 36
yaptı 88
yaptın 100
yapıyor 33
yaptım 350
yapamam 3103
yaparım 315
yapacağım 517
yapmayacağım 170
yapacağız 90
yaparsın 77
yapmalıyım 51
yapma 5445
yapamıyorum 389
yapmış 19
yapmalısın 91
yapalım 156
yapıyorum 103
yapmadım 132
yaparsın 77
yapmalıyım 51
yapma 5445
yapamıyorum 389
yapmış 19
yapmalısın 91
yapalım 156
yapıyorum 103
yapmadım 132
yapıyoruz 20
yapma ya 98
yaptılar 29
yapmak istiyorum 29
yapmadın 55
yapamaz 108
yaptık 46
yapacak 54
yapacak bir şey yok 96
yapmak istemiyorum 51
yapma ya 98
yaptılar 29
yapmak istiyorum 29
yapmadın 55
yapamaz 108
yaptık 46
yapacak 54
yapacak bir şey yok 96
yapmak istemiyorum 51