Birşey yap translate English
748 parallel translation
Birşey yap, Ahmak Shinji!
Idiot Shinji!
Holly, böyle konuşarak ahmaklık yapıyoruz. Ne sen bana birşey yapabilirsin, ne de ben sana.
Holly, what fools we are talking to each other this way, as though I'd do anything to you or you to me.
Belki hala birşey yapılabilir.
Maybe something can still be done.
Şey, ıslık çal birşey yap.
Well, whistle or something.
Hey, Cos, birşey yap!
Hey, Cos, do something!
- Birşey yapılacağına söz veriyorum.
- I promise something's gonna be done.
Ve bunu oluşturmak için, sen zekice birşey yapıp Peder Burke'e koşup benim oyuncularımın okulun iyi ismini lekelediklerini söyledin.
And to make up for it, you do clever little things like running to Father Burke and telling him my boys sullied the good name of his school.
İnanılmaz derecede cesaretli ve seksi birşey yapıyorsun.
She wanted us all smart. That's the whole point.
Çiftçiler için endişe etmeyi bırak ve sürü sahipleri için birşey yap.
Stop worrying about the farmers and do something about the cattlemen.
- Eğer böyle birşey yapıp bizi yakalatırsan...
If you try that and get us caught...
Ama, birşey yapılmalı.
Well, something must be done. Not by me.
Birşey yap!
Do something!
Ernst, birşey yap!
Ernst, do something!
- Lanet olsun, Sidney, birşey yap!
- Damn it, Sidney, do something!
Yani birşey yap.
I mean, do something.
Önce şu kaymış çatıyın hakkında birşey yap.
First, do something with that thatched roof of yours.
o - o birşey yapınca, hissetmek istiyor onu bu şekilde bırakmayın
He- - He needs to feel he's doing something. You don't leave him anything.
- Lütfen, bayan, birşey yapın!
- Please, ma'am, do something!
- Birşey yapın!
- Do something!
Yanlış birşey yapıyor muyum diye bakın.
I want you to see if I'm doing anything wrong.
Efendim, siz benim için birşey yapıyorsanız, Bende sizin için yaparım.
Sir, you do something for me, I will do something for you.
Savaş namına yapılan tek şey, Almanlar'ın üzerine savaşın kötü bir fikir olduğuna, bunu başlatmakla iyi birşey yapmadıklarına ama yinede bir barış umudu olduğuna dair propaganda broşürleri atmaktı.
We limit ourselves to distribute it pamphlets on the German people, saying that it was not good idea to go for the war, that it was a penalty to have done and that perhaps we could arrive at the peace.
Taarruz tarihi dahi öğrenilmişti. Ama hala birşey yapılmıyordu.
Until they had known the date of the attack, but nothing they had made.
Sen de, yararlı birşey yap.
Make yourself useful.
Henüz birşey yapıldı mı?
Any make yet?
Yapılacak birşey varsa, sırada İskoçya'da ziyaret etmem gereken bir adam var.
There's a man in Scotland whom I must visit next if anything is to be done.
Yapılacak birşey varsa..
There's a man in Scotland..
Soğuk birşey, bana yapıştı, sanki buz gibi bir eldi.
Something cold and clinging, like an icy hand.
Evet. Mükemmel birşey bulursan, veya bir yer ya da birini ona yapışmalısın diye bir teorisi vardı, anlatabiliyor muyum?
You see, he had a theory that if you should fiind one perfect thing... or place or person, you should stick to it.
Oradakilerden hiçbiri de Bayan Caswell'in nasıl okuduğunu.. .. ya da Bayan Caswell okuyor mu, yoksa başka birşey mi yapıyor, söyleyemezdi.
Nor can anyone else present tell you how Miss Casswell read, or whether Miss Casswell read or rode a pogo stick.
Hayranlık uyandırıcı, etkili, müzik ve ateşten yapılmış birşey.
Brilliant, vivid, something made of music and fire.
Pekala, bana kalırsa yapılacak tek birşey var.
All right, the way I see it, there's only one thing to be done.
Bayram yapıyoruz, ama gerçekte kazanılmış birşey yok.
Always celebrating, nothing really won.
Biraz olsun çeneni kaparsan Bay Zouk, dediklerim içinde de ilgini çeken birşey varsa, anlatmaya çalıştığım şeyi kendin çözmeye başlayacaksın.
You are going to find out, Mr. Zouk, if you'll just try keeping your yap shut for a minute... and your mind, if you have such a thing, on what I'm trying to tell you!
- Rahip Takuan saçlarına birşey mi yapıyor?
Having Priest Takuan do your hair?
Plan hakkında birşey bilmiyorlarsa neden yapıyorlar?
If they don't know anything about the basic plan, why are they doin'it?
Vurulmak üzereyken, yapılacak fazla birşey yoktur.
If you're about to be shot there's not much you can do. Here is the river Kwai, and here's the village where you were helped.
Profesör, her zaman yapılacak birşey daha vardır, der.
The professor says there's always one more thing to do.
Yapılabilecek birşey yok.
It has nothing to do with that.
Sohbet, bariz biçimde anlamsız bir boşlukta sürerdi... daha doğrusu, birşey ifade etmek için yapılmazdı.
Conversation flowed in a void apparently meaningless... or, at any rate, not meant to mean anything.
Yapılabilecek başka birşey kalmadı... sadece amcalarına gidip tüm gerçeği anlatabilir, anlamasına uğraşabilirim.
There's nothing else to be done... except to go to their uncle, tell him everything and force him to understand.
Biancofiore,.. ... madem bana bir iyilik yapıyorsun, birşey daha istesem?
Biancofiore, since you're doing me one favor, would you do me another?
Doğuştan çelimsiz olan biri için yapılacak birşey yok.
Nothing can be done about being born weak.
O an için yapılacak birşey yoktu.
But for the moment, there was nothing to be done.
İnsanların neler yapıyor olduğunu bilmekten daha hoş birşey yoktur.
Nothing's more pleasant than knowing what people are doing.
Albert, bu sık yapılan birşey mi?
- Albert. - Do they do that often?
Bu ikisi için yapılabilecek birşey kalmamış, Yargıç.
Nothing more to be done for these two, Judge.
Orası mezara döndü. Yapılacak birşey yok, Scott.
I'm afraid there's nothing to be done, Scott.
Anne, bu adam birşey istemek için ne yapıyor?
Mama, how can this guy ask for something?
Oh, üzgünüm Bay Arnold, ama yarına kadar yapılabilecek pek birşey yok.
- Oh, I am sorry, Señor Arnold, but nothing more can be done'til tomorrow.
Benim için birşey daha yap.
Do one more thing for me.
yapıyorsun 36
yaptı 88
yaptın 100
yaptım 350
yapıyor 33
yapamam 3103
yaparım 315
yapacağım 517
yapmayacağım 170
yapacağız 90
yaptı 88
yaptın 100
yaptım 350
yapıyor 33
yapamam 3103
yaparım 315
yapacağım 517
yapmayacağım 170
yapacağız 90
yaparsın 77
yapmalıyım 51
yapmış 19
yapma 5445
yapamıyorum 389
yapmalısın 91
yapalım 156
yapıyorum 103
yapmadım 132
yapıyoruz 20
yapmalıyım 51
yapmış 19
yapma 5445
yapamıyorum 389
yapmalısın 91
yapalım 156
yapıyorum 103
yapmadım 132
yapıyoruz 20
yaptılar 29
yapma ya 98
yapmadın 55
yapmak istiyorum 29
yaptık 46
yapacak 54
yapamaz 108
yapacak bir şey yok 96
yapın 121
yapmak istemiyorum 51
yapma ya 98
yapmadın 55
yapmak istiyorum 29
yaptık 46
yapacak 54
yapamaz 108
yapacak bir şey yok 96
yapın 121
yapmak istemiyorum 51