Büyük translate English
235,727 parallel translation
Büyük kâfir ordusu.
The great heathen army.
Karşımızda bizi yok etmeye gelmiş büyük bir kâfir ordusu varken değil.
Not in the face of a great heathen army that are come to destroy us.
Büyük savaşçılar olarak namları kuzeylilerin işine yarıyor.
It is in the interests of the Northmen to have a reputation as great warriors.
Dinleyin, kuzeyden bir halk gelecek ve büyük bir ulus ve birçok kral yeryüzünün kıyılarından ayağa kalkacak.
Behold, a people shall come from the North, and a great nation, and many kings shall be raised up from the coasts of the Earth.
O kadar da büyük bir ordu değilmiş piskoposum.
Not such a great army, after all, my Lord Bishop.
Bir de unutma en büyük Hristiyan erdemi, alçakgönüllülüktür Alfred.
And, remember, the greatest Christian virtue, Alfred, is humility.
Evet ama o günlerde kralı rehin tutmuyordu veya emrinde büyük bir ordu yoktu. Bizim var.
Yes, but in those days, he did not hold a king to ransom, nor did he have a great army.
Orası büyük bir krallık.
It's a large kingdom.
Büyük bir ordumuz var ve bunu kullanmalıyız.
We have a great army and we should use it!
Bunun için büyük adam olmak gerek Ivar. Burada hak iddia etmek ve burayı savunmak.
It will take a great man, Ivar, to stake a claim here, defend it.
Büyük bir iyiliğin parçası olmak üzeresin.
You are about to become part of the greater good.
Sana büyük bir iyiliği göstereceğiz.
We're gonna show you the greater good.
Bu büyük bir yanlış anlaşılma, aşkım.
This is all a big misunderstanding, love.
Çayırların büyük bir çekiciliği var.
I think the Prairies hold a lot of appeal.
Artık ne büyük bir hata yaptığımı anlıyorum.
I imagine he does. I see now how truly wrong I was.
Büyük bir miktar da hüsran var.
- And also dismay.
Kusurlarınızı yüceliği önüne çıkmadan önce anlatın. Büyük bir neşeyle...
and to present your faultless before the presence of his glory with exceeding joy.
Yeterince adam bulabilirsek onarımın büyük bölümünü bir haftada bitiririz.
With all the men pulling together, we figure the major repairs will take about a week.
Hepinize büyük bir teşekkür borçluyuz. Özellikle sevgili Anne'e. Hızlı bir şekilde harekete geçip hayatını riske attın.
We owe you all a great debt of thanks, especially dear Anne, risking your life for us and taking such quick action.
Böyle kolay uyuyabilmesi büyük şans.
It's handy that she can fall asleep so easily.
Bu büyük bir incelik Jeannie.
That's very kind of you, Jeannie.
Ne büyük bir haksızlık.
[sighing] Life is so unfair.
İnan bana, ne yapacağını biliyor olman o kadar büyük bir şans ki.
He did. I must say it was fortunate that you knew what to do.
Okulda konuşamamak büyük bir eziyet. Gerçek bir işkence.
It's been an agony not speaking at school, an utter agony.
Büyük bir kayıp yaşadı. Yasta. Arkadaşı öldüğü için Charlottetown'da kalmak istemiyor.
But she's suffered a loss - she's grieving - so she's disinclined to be home alone in Charlottetown
Gilbert'ın babasının iyileşmemesi çok büyük bir olasılık.
It's very likely Gilbert's father isn't going to get well.
Kafanda büyük durmuş olması dışında mı? Büyüyünce tam olur.
Other than the fact that it's too big for your head?
Aşk insanın başına büyük bir bela.
- Romance is a pesky business.
Bir süre için büyük bir aileydik.
Um... we were a... large family for a while.
John büyük şehirlerden ve dünyanın uzak köşelerinden bahsederdi.
John talked of big cities, of other parts of the world.
Alexander'ın mistisizme büyük bir ilgisi vardı.
Alexander had an inclination towards mysticism.
Büyük büyük annemi ilgi çekici bulurmuş.
He found my great-grandmother fascinating.
Artık borcumuzun büyük bir kısmını topladığımız için ve düzenli bir gelirimiz olacağından
Now that we have a sizable portion of what we owe, and we'll have steady income,
Bilemiyorum, erkek arkadaşlarını eve babanla, büyük belalı bir polisle tanıştırmaya getirdiğin hikâyelerin olduğunu düşünüyorum.
I just- - I don't know, I think of stories of you bringing boyfriends home to meet Dad, the big bad-ass cop.
Büyük olduğunu bildiğimden değil.
Not that I know that he's big.
Büyük kâr peşinde değiliz biz.
It's not about the huge profits.
Sezon, 14. Bölüm "Büyük Başın Derdi Büyük Olur"
* MODERN FAMILY * Season 08 Episode 14 "Heavy is the Head"
Başladı hepsi Büyük Patlama ile
♪ That all started with a big bang ♪
Bu çok büyük bir hakaret.
Well, this is highly insulting.
Agrabah büyük tehlike altında.
Agrabah is in terrible danger.
Bunu sakladığı için büyük bir kavga ettik... ona bana güvenmeye hazır değilse, bir süre... konuşmamamız gerektiğini söyledim.
We had a big fight about him hiding this, and I told him if he wasn't ready to trust me, that... that we shouldn't talk for a while, so I guess he wasn't ready,
Ve senin halkına olan sevgim büyük... özellikle de limon ve... kapari ile haşlandıkları zaman.
And I have a great love for your people... especially poached... with lemon and capers.
Kurtarıcı'nın güçlerini çalmaya çalışmakla... gerçekten büyük hata ettim.
Mm, indeed I made a terrible mistake, trying to steal the powers of the Savior.
Büyük bir çiftlik, diğer tarafına bakalım.
It's a big farm. Let's check around back.
Tüm bunlar onları büyük saldırıya hazırlamak içindi.
This was all about getting them for the big attack.
Büyük bir şeyi hedef aldığını biliyoruz.
We know she's planning on targeting something big.
Büyük liderler her şeyi kontrol altına almanın imkânsız olduğunu bilirler.
Great leaders know that it is impossible to take everything on themselves.
İşte tam orada aramızdaki büyük fark ortaya çıkıyor.
Therein lies the big difference between us.
Bizim için büyük bir hafta.
Big week for us.
Dünya büyük oğlum.
It's a big world, son.
Ne büyük bir saçmalık.
- Stuff and nonsense!
büyükbaba 717
büyükanne 565
büyük anne 71
büyük patron 23
büyük mü 50
büyük ihtimalle 122
büyük adam 60
büyük iş 25
büyük iskender 25
büyük baba 86
büyükanne 565
büyük anne 71
büyük patron 23
büyük mü 50
büyük ihtimalle 122
büyük adam 60
büyük iş 25
büyük iskender 25
büyük baba 86