Bırak kalsın translate English
871 parallel translation
Bırak kalsın!
" Leave it be!
Bırak kalsın.
Just leave them where they are.
- Varsa, bırak kalsın.
- If you have, keep it there.
Pekala, bırak kalsın.
Oh, alright, let her stay.
Madem onun için bu kadar değerli bırak kalsın.
- My money. Let him have it if it means that much to him.
- Bırak kalsın.
- Leave it.
Bırak kalsın.
He'll keep.
Bırak kalsın.
Leave it where it is.
Bırak kalsın, belki bütün bina yanar.
Leave it go, maybe the whole joint will burn.
Boş ver Paul, bırak kalsın.
He can stay here, Paul.
- Bırak kalsın!
- Leave it be!
- Öyle mi? Bırak kalsın. - Ya da başına bir şey gelmiştir.
... as long as nothing has happened...
- Bırak kalsın, dert etme.
- Just leave it.
- Hayır, bırak kalsın.
- No, just leave him.
Bırak da bari ölürken bana kalsın.
"Let me have her to myself now that she is dying."
Bırak öyle kalsın.
Let it go.
- Bırak bende kalsın.
Ah - Let me have it, George.
Bırak öyle kalsın.
Let it go at that.
Bırakın bu sandalyenin üzerinde kalsın.
Let her remain on that stool.
Lütfen, Bayan Foley.Bırakın kalsın.
- Please let her stay, Mrs Foley.
Bırak da polislik bana kalsın, olur mu?
Let me be the policeman, eh?
Bırak olduğu yerde kalsın.
Leave it where it is.
Bırak o kerhane Okada'ya kalsın. Topu onun olsun.
Let Okada have that filthy cathouse, lock stock and barrel.
Bırak açık kalsın. Az da olsa nefes alabiliyoruz.
Leave it open, at least we can breathe a bit.
Johnny, onu bırak biraz yalnız kalsın.
JOHNNY, YOU LEAVE HIM ALONE NOW.
Bırak geçmişte kalan geçmişte kalsın.
Let bygones be bygones.
Bırakın benimle kalsın.
Let him stay with me.
- Bırakın burada kalsın.
- Let her stay.
- Peder Lonergan bile başaramadı. - Bırakın onda kalsın.
- Not even Father Lonergan could do it.
Bırak, öylece kalsın.
Leave him lay like that.
Bırak o şekilde kalsın Kesa.
Leave it already, Kesa.
Bırak, öyle kalsın.
So be it.
Zararı yok, bırak burada kalsın.
She's doing no harm ; let her stay
Bırak cahil kalsın.
Oh, leave her in ignorance.
Bırak orada kalsın.
Let it stay there.
Bırak orada kalsın.
It's gonna stay there.
Bırak onlar sabaha kalsın Ellen.
Leave those for the morning, Ellen.
Eğer ona güvenmiyorsan, bırak burada kalsın.
If you don't trust him, keep him here.
Bırak o orada kalsın.
Leave her out there.
Bırak öyle kalsın.
Let it lie.
- Bırak burada kalsın.
- Leave it there.
Bırak muğlak kalsın.
Just leave me wandering around in the fog.
Bırak böyle kalsın.
Anyway...
Bırakın kapalı kalsın.
You may leave them drawn.
Bırak bu gece yanımda kalsın.
Let him be with me tonight.
Araba kalsın, babamı sen bırak.
Actually, Paparazzo, you know what? I'll leave you the car.
- O öldü, bırak öyle kalsın.
- He's dead. Let him be
Bırakın top onda kalsın.
Let that kid have the ball.
- Olmaz, bırak biraz babasıyla kalsın.
- No, let her stay with her dad for a while.
Hayır, bırak kalsın.
Let's move along.
Bırakın kalsın.
Let her stay.
kalsın 231
bırak 1242
bırak beni 1950
bırakma 58
bırakıyorum 119
bırakma beni 65
bırakmam 34
bırakın 390
bıraktım 124
bırakmayacağım 38
bırak 1242
bırak beni 1950
bırakma 58
bırakıyorum 119
bırakma beni 65
bırakmam 34
bırakın 390
bıraktım 124
bırakmayacağım 38
bırakın beni 769
bırakacağım 37
bırak onu 1012
bırakalım 42
bırakın gelsin 27
bırakın gitsinler 39
bırak gitsin 444
bırakmak mı 26
bırakın geçeyim 78
bırak şimdi 60
bırakacağım 37
bırak onu 1012
bırakalım 42
bırakın gelsin 27
bırakın gitsinler 39
bırak gitsin 444
bırakmak mı 26
bırakın geçeyim 78
bırak şimdi 60