English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → English / [ B ] / Bırakın

Bırakın translate English

54,914 parallel translation
- Şş, bırakın da...
Shh, just let me...
Onu bırakın.
Leave him alone.
- Onu yalnız bırakın.
- Leave him alone.
Hey, beni palmiye ağacına bırakın.
Hey, just drop me off over there by the palm tree.
Eğer kız kardeşimden bahsediyorsanız, bırakın, ciddiye alın.
If you guys are, like, talking about my sister, let it go, seriously.
♪ ama sen çıktığında serbest bırakın ♪
♪ but the release that comes when you're ♪
Onu rahat bırakın, çocuklar.
Leave him alone, you guys.
Lütfen mesajınızı bırakınız.
Leave us a message.
Bırakın da konuşsun! Evet, sağ olun.
Let him speak!
Giderken açık bırakın. Bagaj kapısının mühürlendiğinden emin olun.
Keep it open when you leave, but make sure that cargo hold gets sealed.
Toplumun içinde iz bırakın, üstünde değil.
Make your mark in society, - not on society.
Bırakın gidelim, tamam mı?
Hey, just let us go, okay?
- Bırakın bitirelim.
- Let him finish.
Toplumu terk etmek niyetindeyim. Londra'yı terk edin, İngiltere'yi geride bırakın, Özgür olacağım bir yere gidin.
I intend to leave society, leave London, leave England behind, travel to a place where I will be free.
- Bırakın adam geçsin!
Let the man through!
- Bırakın işlerini yapsınlar!
Let them get on with it.
- Rahat bırakın beni!
Let go!
Ve birbirinize laf sokmayı da bırakın.
And no more talking about poking either.
Mesaj bırakın.
Leave a message.
Mesajınızı bırakın.
Leave a message.
Adakları buraya bırakın.
Place these offerings here.
Lütfen mesaj bırakın.
Please leave a message.
Hayır, beni yalnız bırakın!
No! Leave me alone!
Bırak sadece söyleyeyim Bir kadın cennet gibi olurdu.
Let me just say a woman would have been like heaven.
Tahtınızdan aşağıya gelmeniz sizin için büyük bir şey mi? Bir gün, bu kadar gergin bir sürtük olmayı bırakır mısın?
Is it such a big deal for you to come down off your throne for, like, one day and stop being such an uptight bitch?
"Stella, yas tutan dul, atlarını özgür bırakır."
"Stella the grieving widow sets her horses free."
Kargalarınızı yemeyi bırakıp, içme vakti geldi millet.
Time to stop eating your crow and start drinking your crow, everybody.
Şunu imzalayınca bileti bırakıp, kararıma katılmış olacaksınız.
All right, if you will just sign this, releasing the ticket - and agreeing to my ruling.
Travmalardan, sırtlardaki kesiklerden konuşmayı bırakır mısın?
Let's not talk... Can we stop talking about trauma - and-and-and cuts on the... on peoples'backs?
Bu saçmalıkları yapmayı bırak ve gel bana çalış ya da sokaklara ve o seni içinde bulduğum gübre yığınına geri dön.
You cut that bullshit out and come work with me, or you go back on the street and crawl back into that manure pile
Seni birkaç hafta yalnız bırakıyorum ve şu olanlara bakın.
I leave you alone for a couple weeks, and this is what happens?
Bizi biraz yalnız bırakır mısın lütfen?
Would you give us a moment alone, please?
Frank'i tanısaydınız, bizi kendi halimize bırakırdınız.
I think if you guys knew Frank, you'd leave us alone.
Bırak öyle davransın.
Please let her be so.
Themyscira'yı savunmasız bırakıp ordumuzu onların savaşında mücadeleye gönderemem.
I will not deploy our army and leave them scare defences to go and fight their war.
Lütfen bagajlarınızı yanınıza alınız, Sahipsiz bırakılan bagajlar kaybolabilir...
Please do not leave your luggage unattended, luggage left unattended may be removed...
Bırak bunu şirket ayarlasın, kişi başı nakit 1500 dolar verecekler.
Let the labels sort all of that shit out because they gonna pay us $ 1500 each upfront.
Özgür bırakıldığında bana katılır mısın Thor?
♪ We're the Get Down... ♪ Will you join me, Thor, when you're set free?
- Hadi ama Harlon. Gurur saçmalıklarını bırak. Bu insanlara bir borcun yok.
Don't let your pride get in the way.
- Yeminli yeminli beyan bir Salvatore Lopez tarafından Yahudilerin binalarını Lew'e boyamak için kiraladığınız grafiti sanatçısı böylece Çinliler tekliflerini bırakır ve daha azını alabilirdiniz.
- Sworn affidavit by a Salvatore Lopez the graffiti artist that you hired to paint all over Lew the Jew's buildings so the Chinese would drop their offer and you could buy for less.
Bize söylendiğine göre babanızın vasiyetinde tam burada yer alan bir parça arazi size bırakılmış.
We are told that in your father's will, you were bequeathed a piece of territory which lies just here.
Bırak da öyle kalsın.
Let all else lie.
"Ölümüm hâlinde, tasarruflarımın ve mülklerimin tamamının miras bırakılacağı..."
"In the event of my death, all of my possessions and landholdings will be bequeathed..."
İranlılar, elçiliğe girer girmez polis eylemcilerle derhal temasa geçti rehinelerin serbest bırakılmasını sağlamaya ve eylemcilerin ne istediklerini öğrenmeye çalışıyorlar.
No sooner did the Iranians burst into the Iranian embassy, police interpreter made the first contact with them and began the delicate task of trying to get the hostages released and find out what precisely the raiders wanted.
Amaçlarının kimsenin burnu bile kanamadan serbest bırakılmaları olduğunu yineledi.
He reiterated that police aid the release of the hostages without bloodshed.
Arabistan'daki dava arkadaşlarının serbest bırakılmasını istiyormuş.
He demands the release of his comrades in Arabistan.
İstediğini aldın bırak onu gitsin.
You've got what you wanted now let her go.
Bırakır mısın beyefendi?
Unhand me, sir.
Sen de göz temasını bozmayı bırak.
Stop breaking eye contact.
Tanrım, fırınımı rahat bırak.
My God, leave my bakery alone.
Ne Bonnie, ne de Abigail kısmını kurcalamaz peşini bırakırdım.
I would, with Bonnie, Abigail. I'd ride it out.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]