English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → English / [ C ] / Cal

Cal translate English

522,337 parallel translation
Politik bir yöntem kullanarak kişisel gerekçesini gizlemeye çalışıyor.
Someone who's using a politically charged M.O. in order to mask a very personal motivation for killing.
Onlar üzerinde çalıştım ben.
I've studied them.
Ben de bir zamanlar böyle yaşamaya çalıştım.
I tried to live that way once.
O gemiyi pozisyonundan çıkarmaya çalışıyor.
He's drawing that ship out of position.
Böyle yaparsak Thrawn'ın eline düşeriz ve o da yapmaya çalıştığımız her şeyi ortadan kaldırır.
Doing so would play into Thrawn's hands, and he would wipe out all we've worked to build.
Gördüğün şey, Alexander'ın veya başkalarının benim hakkımda bilmediği şeyler... çalıştığım insanlar hariç.
Why didn't you? What you saw, it's more than Alexander, or anyone, knows about me.
- Ayrılmaya çalıştım. Olduğumuz gibi devam edemezdik.
We couldn't continue the way we were.
- Ben de. Bize yaşayacak yeni bir yer bulmak için çok çalışıyor.
She is working very hard to find us a new place to live.
Şu an burada düzlüğe çıkmaya çalışıyorum.
Now, I'm trying to go straight here.
Bunu nasıl yapıyorsun? Biraz çalışma gerekiyor.
Kate, how do you do this?
Hey, bu gece çalışacağını sanıyordum. Pattersonlar yemek planlarını iptal etti.
Hey, I thought you were working tonight.
Bilirsin, küçük Nikos, çalışanların ofiste yemek yemesinden hoşlanmaz.
Here, open it. You know, little nikos does not like it when employees eat at the office.
Senin için çalışmak mı?
Work for you?
Onu uyarmayı denedim ama çalılıklarıyla gurur duyuyordu.
I tried to warn him, but he was very proud of his bushcraft.
Ve bu yüzden onun yeni doğan kızıyla birlikte güvenli bir yerde kaybolmasına yardımcı olmaya çalıştım.
And so I tried to help her disappear to a safe place with her newborn daughter.
Yeni anıları ortaya çıkarmaya çalışıyorduk.
Just trying to trigger some new memories.
Seni korumaya çalışıyorum.
I am trying to protect you.
Pekâlâ, takımlar halinde ayrılalım ve kuryeciyi bulana kadar her dövme ipucunun izini bulmaya çalışalım.
All right, let's split up into teams, try and track down each tattoo clue until we find this courier.
Marc Gelman ile konuşup bir şey bulmaya çalışın.
I want you to talk to Marc Gelman, see what you can find out.
Patterson, ipucu üzerinde çalışmaya devam et.
Patterson, keep working on that clue.
Bu dövmede ayrı ayrı çalışıyoruz ama sürekli iletişimde kalacağız, anlaşıldı?
We're working on this tattoo separately, but stay in contact at all times, okay?
Lelantos adındaki bir kargo şirketi ile hiç çalıştın mı?
Have you ever worked with a courier by the name of Lelantos?
Ethan ya da Ed ile çalıştım çoğunlukla.
I mainly deal with Ethan or Ed.
Federallerle çalıştığını bilmelerini istemezdin.
You wouldn't want them to know that you were working with the Feds.
Sadece yaşamaya çalışıyorum.
I'm just trying to survive, man.
Queens'deki bir restoranda çalışmış.
Worked in a restaurant in Queens.
Pablo kısa bir süre önce onlarca Meksika uyruklunun çalışma vizesi almasını sağladı.
Pablo recently sponsored work visas for a dozen Mexican nationals.
Ne zamandır benimle çalışıyorsun?
So, how long have you worked for me?
Benimle çalışmadan önce kimlerle çalıştın?
Before you worked for me, who else did you work for?
Az önce bizi öldürtmeye çalıştı.
Just tried to have us killed.
Şüpheli onlarca Meksika onlarca Meksika uyruklunun çalışma vizesi almasını sağladı.
Our suspect sponsored dozens of work visas for Mexican nationals.
Marjory işi garantiye alıyor yani onlardan kurtulmaya çalışıyor olabilir.
Marjory is tying up loose ends, so she might be trying to get rid of them.
Baba, seni azarlamaya çalışıyorum ve hoş bir şekilde karşılık vererek bunu mahvediyorsun.
Dad, I'm trying to tell you off, and you're ruining it with your delight and relief.
Leonard'ı mutlu etmeye çalışıyor sadece.
She's just doing it to make him happy.
Yani ikisi de birbirlerini mutlu etmeye çalışıyorlar ama sonuç olarak birbirlerini üzüyorlar öyle mi?
So they're both trying to make each other happy, and the end result is they make each other sad?
Bekle biraz. Sana kızgın olup olmadığıma karar vermeye çalışıyorum.
Hold on, I'm trying to decide if I'm mad at you.
Kendim yolumla ödemeye ve sorumlu olmaya çalışıyorum.
I'm trying to pay my own way and be responsible.
Ya da ilk defa tam teşekküllü bir ortakla çalışıyor.
Or he's working with a full-fledged accomplice for the first time.
Her gün Tırmık'ın kurbanlarıyla çalışıyorum.
I work with Scratch's victims every day.
Bu da DAB'de çalışmayı her zamankinden daha hassas hale getiriyor.
It makes working at the BAU more, uh, I don't know... More raw than what I'm used to.
Hala bilinmiyor, ama doktorlar ne olduğunu bulmaya çalışıyor.
That's still unknown, but there's a whole team of doctors trying to figure it out.
Sahada genelde Rusya'da karşı istihbarat konusunda çalışmış.
In the field, he was primarily stationed in Russia and he worked in counter-intelligence.
Rus sermayesiyle iş yapmaya çalışan Amerikalı bir girişimci.
He was working as an American entrepreneur trying to garner Russian capital.
Bu lafları çalışıyor musun yoksa içinden mi geliyor?
Do you practice those or do they just come to you?
Karşı koymaya çalışanlar bir şekilde kayboluyor.
People who make waves tend to disappear, one way or another.
Önceki iki kurban da Sam Bower gibi federal çalışan.
Like Sam Bower, our previous two victims were also federal employees.
Üç kurban da 5 blokluk bir alanda federal binalarda çalışıyormuş.
All 3 of our victims worked in federal buildings within a 5-block radius.
Federal çalışan mı?
Federal employee?
Bir, kovulan, zorla emekli edilen ya da yetkisini kaybeden gücenmiş bir federal çalışan.
First, an embittered federal employee, someone who was fired or forcibly retired or otherwise rendered obsolete.
İki, zehir teşhis edildiğinde panzehiri piyasaya çıkarıp kar etmeye çalışan biri.
Second, someone who intends to profit off of marketing an antidote to the poison once positively identified.
O kişi de savunmasız şirketlere ve federal hükümete şarbon için panzehir satmaya çalışmıştı.
And that individual hoped to benefit from selling an anthrax antidote to vulnerable businesses and the federal government.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]