Dal translate English
8,129 parallel translation
" Dalın altında bir somun ekmeği Bir şişe şarap, bir şiir kitabı
" A loaf of bread beneath the bough. A flask of wine, a book of verse.
Şimdi de çöle bana ait bir yermiş gibi dalıp girdim.
Already I've dropped back in the desert as if it were my own place.
Pekala, ben tekrar dalışa geçiyorum, bay!
Okay, I'm gonna dive back in. Bye!
Dal taşşak parti verdik.
Cookout with your cock out.
Dal o zaman!
Then be in it.
California ulusal okul sistemi birkaç yıl önce altı spor dalını yeni sporcuların finansmanı için ön onaydan geçirdi tahmin et içinde hangi spor var?
California public school system pre-approved six new sports a few years ago to get funding for new lockers, including guess what?
Deneysel tiyatro dalında çalışmalar yaptım.
I studied in the experimental theater wing.
Bu kadar kafi, sağ ol, yavru dalım.
Just how I like it. Thanks, Twiglet!
Yavru dalım, hala buradasın!
Twiglet! You're still here!
Eve dönmen lazım, yavru dalım.
You need to come back, Twiglet.
Anladın mı, yavru dalım?
You see, Twiglet?
Özür dilerim, yavru dalım.
Sorry, Twiglet.
Uzaylı, elbette, yavru dalım.
The alien, of course, Twiglet.
Dalıp gidiyorum.
I've got to ruminate.
Bu yüksek düzeyde bir bilim dalı.
This is high level science.
Kardeşime bir dal verir misin?
Can you give my brother a cigarette?
Sokak yarışı dalışla bitti Bir arada olursak küresel bir güç oluruz.
Together, we're a global power.
Sen direkt dalıyorsun.
- You fucking dive in.
Artık ilgi alanımda bile değildin... Sen içeri dalıp Gary senden bahsedene kadar.
You weren't even on my radar until Gary mentioned your name like 30 seconds before you walked in.
Evimize dalıp tablolarımızı duvardan indirdikleri günü hiç unutmayacağım.
I will never forget the day that they stormed in our house and took our paintings off the wall.
Hepsi bir ağacın dalı.
... have branched out from this tree.
- Dalış havuzu.
- The plunge pool.
"Dünyanın sonu gelemden, Gökyüzü dalışı yapmalıyım"
"Before the world ends, I wanna go skydiving."
"Dünyanın sonu gelmeden, gökyüzü dalışı yapmak istiyorum."
"Before the world ends, I wanna go skydiving."
"Dünyanın sonu gelmeden gökyüzü dalışı yapmak istiyorum."
"Before the world ends, I wanna go skydiving."
Gençliğinde bu koltukta saatlerce oturur derin düşüncelere dalıp giderdi.
As a youth, he passed many hours just sitting in that chair... keeping his deep thoughts to himself.
- Uykuya kolayca dalıyorum.
I fall asleep easily. No.
- Uykuya kolayca dalıyorum.
I fall asleep easily.
- Kolayca uykuya dalıyorum.
Easily I fall asleep.
- Kolayca uykuya dalıyorum.
Easily I fall asleep. No.
Uykuya kolayca dalıyorum.
I fall asleep easily.
Bir dağcı o kadar iyi takdir yok... Eğer sanat dalıp çünkü... hangi muhtemelen o seviyor yoludur.
You don't appreciate how good a climber he is... because you get distracted by the art... which is probably the way he likes it.
- Ve boynunu ince dal kırarmış gibi kırabileceğimi biliyorum ama nedense kırmak istemiyorum.
And... Like, I'm fully aware that I could just snap your neck like a twig. But...
Keserken dalını Düştüm zeytin ağacından
And while cutting a branch I fell from the olive tree.
Çok şaşıracaksın ama... Gençliğimde uçurum dalışı yapardım.
- You might not guess this about me, but in my youth I was a cliff-diver at a theme restaurant.
Pop Dalında En İyi Kadın Şarkıcı
( DAVE ) For Best Female Pop Vocal Performance
Ve çocukları yengeçleri görmek için dalışa götürebilirim
And have the kids dive for lobsters.
Duncan dalınca uykuya iki hizmetkârını şarap sunup içki âlemiyle öyle bir kandırırım ki duman olur beynin muhafızı hafıza. Aklın yerinde imbik kalır yalnızca.
When Duncan is asleep his two chamberlains will I with wine and wassail so convince that memory, the warder of the brain, shall be a-fume and the receipt of reason a limbeck only.
Ne zaman dal kırılır, beşik düşer.
When the bough breaks, the cradle will fall.
Pekâlâ, şimdi bana kısa bir dal bul.
All right, find me a small stick.
Orada sürekli hışırtı sesi duyuyorsun, etraf dal budak, her yerine kıymık batıyor.
You hear the crashing and the branches- - there are splinters everywhere.
Dalış Ekibi A, kilitlenme için Yaşam Odası 2'ye rapor verin.
KARSEN Dive team A report to Sat Chamber 2 for lock-in.
Tamamdır, Mitch, şimdi ekibi atmosferik basınç ve derin dalış için hazırlıyabiliriz.
Okay, Mitch, let's mix team ready... for atmospheric compression and diving depth.
İyi dalışlar arkadaşlar.
Have a good dive, lads.
Biliyor musun, ne zaman Asya'da dalışa gitsek, senin ihtiyar ağzına içki koymazdı.
You know your old man was always teetotal whenever we dived in Asia?
Sen niye halâ dalıyorsun ki?
How are you still diving?
Az önce, son dalışını yaptın.
You just took your last dive.
Senin ilk dalışını hatırlıyorum da, Mitch.
I remember your first sat dive, Mitch.
Onlar senede yüzbinlerce dolar kaybederken ben Kuzey Denizinde dalıyordum.
I was diving in the North Sea when they were losing over a hundred a year.
Bu çok ama çok zor bir dalıştı, çocuk.
It's a tough, tough dive, kid.
Bu senin için neredeyse imkânsız bir dalıştı.
It's an almost impossible dive.
dale 159
dallas 215
dalton 65
daly 19
dalga mı geçiyorsun 705
dalga geçme 156
dalga geçiyorsun 266
dalga mı geçiyorsunuz 58
dalga geçmeyi bırak 30
dalgamı geçiyorsun 22
dallas 215
dalton 65
daly 19
dalga mı geçiyorsun 705
dalga geçme 156
dalga geçiyorsun 266
dalga mı geçiyorsunuz 58
dalga geçmeyi bırak 30
dalgamı geçiyorsun 22