Diyordum translate English
4,032 parallel translation
Bildiğim çok güzel bir berber var, beraber oraya akarız diyordum.
I was thinking we could swing by this great barbershop I know.
Ben de makattan o sıvı nasıl çıkacak diyordum.
I was wondering how you milk an arse.
Ben de bu çocuk neden böyle bembeyaz kesilmiş diyordum.
I was gonna say he's awfully white.
Kimse fark etmeden ben giderim diyordum.
I was hoping to go without anyone finding out.
Ben de acaba yeni bir kemik hastalığı mı keşfedildi diyordum sizi epeydir göremiyoruz da.
I was wondering if a new bone disease had been discovered, we hadn't seen you in so long.
Ne diyordum?
So as I was saying...
Ne diyordum?
So, what was I saying?
Yani diyordum ki...
So I was saying...
Ben de nereye gittiler diyordum.
I was wondering where all that went.
Lemon, bugün Shelby'e diyordum ki hayatımın benimle eşit bir parçası bu yüzden gitmesi için bir sebep yok.
Lemon, I was telling Shelby today how she is now an equal part of my life, so there's no reason she should go.
- Diyordum ki Jenna'nın sevdiği bir taco dükkanı var ya?
But I was thinking you know that gourmet taco place that Jenna likes?
Nasılsa çocuklu insanlar da gelecek ya balondan hayvan yaparım diyordum.
Oh, I was thinking, since a couple people are bringing their kids, maybe I could make balloon animals.
- Hayır. Ben de seninledir diyordum.
- I was hoping he was with you.
Ben de dolaplarını kurcalamaya başladım. Keşke benim de böyle kıyafetlerim olsa diyordum kendi kendime.
I started poking around his closet just wishing I had clothes like him.
Aslına bakarsanız bu yaz hep beraber Yellowstone'a gideriz diyordum.
Matter of fact, I was thinking we could all drive up to Yellowstone this summer.
Aslında Bay Bates'e Londra'ya gelmişken yeni bir şeyler alalım diyordum.
I've been on at Mr Bates to take advantage of being in London and get a few things.
- Belki daha aşikar bir yere gidebiliriz diyordum.
Well, I was wondering if we might go for something more obvious.
Bizi diyordum.
I mean us.
Ben de hangi aksana benziyor diyordum.
That was it... French.
Ben de ona tam "Mahallemize hoşgeldin" diyordum.
I was just saying, "Welcome to the neighborhood."
Ne diyordum? Leonard internette kimi bulduğuma inanamazsın, Profesör Proton.
As I was saying, Leonard, you'll never guess who I just found online :
- Umutsuzluk diyordum.
I call that desperation.
Genel çekim için Andrew'un eve girmesini çekebilir miyiz diyordum.
Um, I'm wondering if we can get just a shot of Andrew's entrance just for establishing.
Biri kesin ağzından kaçırır diyordum.
I was sure someone would let it slip.
Monogramik bir şeyler yaparım diyordum belki?
I'm thinking of maybe monogramming a little something?
Kime çekmiş diyordum bir de.
And you wonder where he gets it from.
Mutfakta tırnaklarımı yiyip "Daha yeni temizlemiştim" diyordum.
I was in the kitchen biting my nails thinking, "I just cleaned it up."
Ben de tam Kris'e bu kolay bir dava çünkü şimdiden katili yakaladılar diyordum.
I was just telling kris that this is an easy one because you guys already caught the murderer.
Ben de "Beni duyabilir mi?" diyordum.
She's like, talk to him. I'm like, can he hear me?
Ve bir nevi inceliyordum. "Hayır, olamaz" diyordum.
And I'm sort of examining, I'm like, oh no.
Ben : "benden uzak dur lan" diyordum sürekli, evet.
I'm just like, get the ( bleep ) away from me, like, yeah.
Eski fotoğrafların yerini değiştirelim derken kendimi diyordum, seni değil.
When I said we need to haul these old photos out, I meant me, not you.
Öyle diyordum.
That's what I said.
Ben-ben başkasına diyordum.
I-I was talking to someone else.
Birkaç gün bekleyip öyle veririm diyordum.
I was hoping to wait and give it to you in a couple of days, but, uh -
Sana gözlerini çalan adamı anlatırım diyordum.
I thought I'd tell you about the guy who took your eyes.
Ben de öyle diyordum, ama yaptı.
I can't make sense of it, either... but she did it.
Suyla iç içe olarak büyüdüğümü ve Michigan gölünün derinliklerine eğlence olsun diye dalarak kayıp altını bulmaya çalışan bir dalgıç olduğumu diyordum.
Oh, I-I grew up on the water, imagining I'd end up a wreck diver, searching for lost gold at the bottom of Lake Michigan.
- Ne zaman ortaya çıkacak diyordum.
I was wondering when you were going to show up.
Biftek yaparız diyordum.
Oh, I was thinking steak.
Geçmişimize olan saygımdan ve karmanın gerçek olmasından dolayı beni tekrar balo davetli listesine alabilirsin diyordum.
I know that we've had our differences, but out of respect for our past, and the fact that karma is real, I was hoping you could get me back on the list for the Halloween Masquerade Ball.
Yarın akşam Dash'in gösterisine gitmeyelim diyordum.
So, I was thinking we might skip that show tomorrow night.
Özel sürprizini bu akşam yapabilirsin diyordum, sonra da iyi oluşumu kutlarız.
So I was thinking maybe you could do your special surprise tonight, and then, after, we can celebrate my okayness.
Günün sonunda "Bilirsiniz 26 yıllık tecrübem var diyordum, şimdi fark ettim ki 26 kere bir yıllık tecrübe edinmişim."
At the end of the day he said, "You know, I thought I had 26 years of experience, now I realize I had one year of experience 26 times."
Ben de öyle diyordum.
That's what I was saying.
Karın bunu sana söylemiştir diyordum.
I thought my daughter-in-law was talking.
Bu gece kutlarız diyordum.
I was thinking that we could celebrate tonight...
- Sevildiğini hissedersin diyordum.
Well, I was hoping you'd feel loved. - Yeah.
Yani tam da şimdi diyordum ki ;
I mean, almost immediately, I'm in an area of what time is your monocle fitting,
- Bu akşam beraber yeriz diyordum.
I was hoping we could dine together tonight.
Ne diyordum?
And what about you?
diyordum ki 63
diyorsun 241
diyorum 468
diyor 1008
diyorsunuz 82
diyorum sana 34
diyorum ki 259
diyorlar 355
diyor ki 279
diyorsun ki 51
diyorsun 241
diyorum 468
diyor 1008
diyorsunuz 82
diyorum sana 34
diyorum ki 259
diyorlar 355
diyor ki 279
diyorsun ki 51