Durdular translate English
699 parallel translation
Üç blok boyunca arkamdan ateş edip durdular.
They were shooting at me for three blocks.
Yemek boyunca ikisi de hangilerinin geceyi onunla geçireceğini merak edip durdular.
During dinner, they both wondered... which one would spend the night with me.
Üzerinde çok bol durdular.
Those are huge on you.
Parıldayıp durdular, küçük teşhirciler işte!
They went on glittering, the little exhibitionists.
300 yıldan beri kardeşlerimiz, diğerlerinin kıskançlığından ötürü, bir yerden diğerine... bir ülkeden diğerine gezip durdular.
For 300 years our brethren have wandered from place to place... from country to country... because of the jealousy of others.
- Kızlar uslu durdular mı?
Were the girls well behaved?
- Ah, çok uslu durdular.
- Oh, very well behaved.
Terlediler ve soluklanmak için durdular, aynı bugün sizlerin de yaptığı gibi.
They sweated and paused for breath, just as you did today.
Durdular, orada öylece durup izlediler. Sadece işin iyi yapıldığını görmek için.
They stood there, just stood there watching, just to make sure a good job was done.
Baksana, ne kadar güzel durdular.
See how beautiful you are.
Sen ayrılırken ki hallerinde kalmaları için çok uğraştım ama benden uzak durdular.
I tried to stop them, to keep them just as they were when you left, but they got away from me.
Kısa bir süre sonra da durdular. Ama dinlenmek için değil.
They did stop shortly afterwards, but not for that.
Durdular.
They've stopped.
Ama yeterince istersem tekrar yürüyeceğimi söyleyip durdular.
But they keep telling me I'll walk again if I want to bad enough.
ÜIkenin bir ucundan öteki ucuna defalarca taşınıp durdular.
They've been shipped across the country lots of times.
Yıllar sonra paralı askerlerden kurulu ordusu ile zorba geri döndüğünde aynı yurttaşlar ona şehrin kapılarını açmakla kalmadılar hükümet üyelerini idam ederken onun yanında durdular.
When he returned years later with an army of mercenary, those same citizens not only opened their gates for him, but stood by while he executed members of the League of Government.
7 Agustos'ta Punta Prieta'da üç Amerikalı erzak almak için José Andrade'nin dükkanının önünde durdular.
Now, in Punta Prieta, in August 7th, three Americans stopped for provisions at a store owned by José Andrade.
Ateş edip, yapacaklarını söyleyip durdular.
Kept shooting and yelling what they'd do next.
- Uslu durdular mı?
- Have they been good?
Memnuniyetlerini bildirmek için borulara vurup durdular.
They keep bangin'on the pipes to let me know how much they appreciate it.
Konvoylar yollarını kaybetti, durdular, sonra yine başladılar, bombalandılar, sonunda geldiler.
The convoys lose their way, stop, then start again, are bombed, and finally arrive.
İnsanlara aklının başında olup olmadığını sorup durdular.
They kept asking people if he was quite right in the head.
Son kez bana yeni banknotlar vermiştin. Bütün gece birbirlerine yapıştı durdular.
Last time you gave me new bills, they kept sticking together all night.
İnsanlarım yerlilere, kuzeylilere ve serserilere karşı durdular.
My people have stood off Indians, Yankees, carpetbaggers.
Henüz bir çocukken, korkunç bir propagandanın kurbanı oldum. İnsanlar bana paranın her şey olmadığını söyleyip durdular. Ben de inandım.
As a kid I was a victim of the most vicious propaganda ;... people told me... that money was not everything, and I believed it.
Neden durdular?
What are they stopping for? It's a roadblock.
Belkide zorunlu olarak durdular.
They might have got cut off, forted up at some swing stop along the way.
Durdular. - Ben bakacağım.
- I'll find out myself.
"bir şey talep etmeden"... hastane kanadının inşası için ne yapabileceklerini sorup durdular.
ASKING- - NO, DEMANDING- - TO KNOW WHAT THEY CAN DO TO PARTICIPATE
Su kenarında bir kır lokantasında durdular.
They stopped in a café by a pond.
O kasetleri Washington'a gönderdik ve aranan suçluların geçmişini arayıp durdular. Ta ki astımlı geçmişi olan birini bulana kadar.
We sent those tapes to Washington, and they kept going through the backgrounds of wanted men... until they found one with an asthmatic history.
Durdular.
They stopped.
Yanına bu kadar geç geldiğim için özür dilerim. Ama kral ve baronlar, yanlarında daha fazla kalmam için beni sıkıştırıp durdular.
I'm sorry I was so late coming to you but the King is demanding and the Barons have to be kept at bay.
Neden durdular?
Adendorff, why have they stopped?
- Neden durdular?
- Why did they stop?
Nedense benden uzak durdular Peder.
They somehow stay away from me, Father.
- Durdular
- They stopped.
Sol akciğerin dış sınırında durdular.
They've stopped on the outer limits of the left lung.
Protesto olarak tüm polis güçleri görevlerini durdular ama Polis Şube Müdürü onlara emirlerini geri almalarını söyledi.
As a protest, the entire police force has gone off duty, but the Commissioner of Police ordered them back to their posts.
Bize zorluk çıkarıp sürekli gülüp durdular.
They kept pushing us about and laughing.
- Bence durdular.
- I think they've stopped.
Kafama vurup durdular.
They beat me on my head.
Durdular, efendim.
They've stopped dead, sir.
Demek istiyorum ki, Fransa'ya yığınak yaptılar ve durdular.
I mean, they roll up France and then stop.
Telefon etmek için durdular, çünkü beni ne yapacaklarını bilmiyorlardı.
They stopped to make a phone call, because they didn't know what to do with me.
- Durdular.
It stopped.
Sana söylüyorum, şu uçaklar 1.5 saattir bulutlara birşeyler atıp durdular.
I'm telling you these planes... This is the second time they did it today!
- Durdular.
- They've stopped.
Doktorlar kafamın içini kurcalayıp durdular.
All these doctors were playing around with me gulliver.
Seller gibi akan bir ırmağın kenarında durdular.
They stopped by a river full of torrents.
Bütün gün gevezelik edip durdular.
LOOK, I... ALWAYS SITTING AROUND, TALKING.
durdu 87
durdur 139
durduk 23
durdum 42
durdurun 141
durdur onu 200
durduramıyorum 35
durdurun onu 231
durdurun şunu 91
durdur onları 66
durdur 139
durduk 23
durdum 42
durdurun 141
durdur onu 200
durduramıyorum 35
durdurun onu 231
durdurun şunu 91
durdur onları 66