Geç kalacaksın translate English
833 parallel translation
Geç kalacaksınız, efendim.
I'm afraid you'll be late, sir.
Hadi, hapishaneye geç kalacaksınız.
Come on. You're going to be late for jail.
Acele et demek istedim. Geç kalacaksın.
I mean, hurry up you might be late.
İyi, sen de geç kalacaksın.
All right, so you'll be late...
İşsizliğe geç kalacaksın.
late for not working.
Biraz geç kalacaksınız.
You will be a little late.
- Yoklamaya geç kalacaksınız.
Somebody's gonna be late for inspection. Not this time.
Okula geç kalacaksın.
You'll be late for school.
Evet, yoksa geç kalacaksın.
- Yeah, you'll be late.
Hep eğlenceyi kaçırıyorum. - Okula geç kalacaksın.
- You'll be late for school.
Paskalya Geçidi'ne geç kalacaksın.
You'll be late for the Easter Parade.
- Hemen çık o zaman, yoksa geç kalacaksın.
- Run along, or you'll be late.
Geç kalacaksın.
You'll be late.
Derse geç kalacaksın.
You'll be late for your own class.
Gitsen iyi olur, yoksa işe geç kalacaksın.
You better go along, or you'll be late for work.
İşe geç kalacaksın.
You'll be late for work.
Geç kalacaksın.
Come on, you'll be late.
Acele et yoksa geç kalacaksın!
Hurry or you'll be late!
Şimdi, Martin, sen geç kalacaksın.
Now, Martin, you'll be late.
Şimdi gitmelisin, yoksa seremoniye geç kalacaksın.
Well, you must go now, or you'll be late for the ceremony.
Geç kalacaksın!
You'll be late!
Ofise geç kalacaksın.
You're going to be late for your office.
Yaklaşık 10 dakika geç kalacaksınız.
Well, you're gonna be about 10 minutes late.
- Geç kalacaksın.
- You're gonna be late!
- Larry, açılışa geç kalacaksın.
- Larry, you'll be late for your opening.
Haydi acele edin, artık gidin yoksa geç kalacaksınız.
Dear God, you can't be late!
Haydi çabuk! Geç kalacaksın.
Hurry up.
- Korkarım geç kalacaksınız.
- I'm afraid you'll be late.
Geç kalacaksın.
You're gonna be late.
Geç kalacaksın.
You will be late.
Acele et, işe geç kalacaksın.
Better hurry, you'll be late for work. - I know.
Okula geç kalacaksınız.
We'll be tardy for school.
Geç kalacaksın, Jenny.
You'll be late, Jenny.
Masaru, anaokuluna geç kalacaksın.
Morning! Good morning.
Geç kalacaksın Odile.
You'll be late, Odile.
Kendi partine geç kalacaksın.
You'll be late for your party.
Ah, geç kalacaksın.
Oh, you'll be late.
Git tıraş ol, geç kalacaksın.
Go shave, you'll be late.
Geç kalacaksın, değil mi?
You're gonna be late, ain't you?
Selina'yı parka bırakmak yüzünden, bu sabah geç kalacaksın.
You're gonna be late this morning. What with taking Selina to the park and all.
Hava üssüne geç kalacaksın.
You'll be late at the air base.
Korkarım biraz daha geç kalacaksınız, efendim.
I'm afraid you're going to be a little later, sir.
- Okula geç kalacaksın.
- You'll be late for school
Yefim, gene işe geç kalacaksın.
Yefim, you'll be late for your work.
Er ya da geç vermek zorunda kalacaksın.
You'll have to later, anyway.
Er ya da geç bununla yüzleşmek zorunda kalacaksın...
Sooner or later you'll have to face up to it...
Sadie, bunu er ya da geç duymak zorunda kalacaksın.
Sadie, you're gonna have to hear this sooner or later.
Kiliseye geç kalacaksın.
Darling, you aren't even dressed.
Acele et geç kalacaksın.
Rocco, hurry up or you'll be late!
Sorulara er ya da geç cevap vermek zorunda kalacaksın.
You will have to answer them sooner or later.
Er ya da geç, yapmak zorunda kalacaksın.
Sooner or later, you'll have to.
kalacaksın 17
geç kaldığım için özür dilerim 34
geç kaldım 322
geç kaldın 297
geç kalma 88
geç kaldı 43
geç kalacağım 36
geç kalmayın 19
geç kaldık 134
geç kalıyorum 61
geç kaldığım için özür dilerim 34
geç kaldım 322
geç kaldın 297
geç kalma 88
geç kaldı 43
geç kalacağım 36
geç kalmayın 19
geç kaldık 134
geç kalıyorum 61