Hadı translate English
478,514 parallel translation
Bilmek istediğim, olsaydı Sly ya da Cabe olmayacağı.
I just want to know that if there had been, it wouldn't have been Sly or Cabe.
Tekrar eden gerilim parçaların zarar görmesine neden olmuş olmalı.
Repetitive stress had to have caused parts failure.
Bunun ne kadar tehlikeli olduğu ve evleniyor olduğun için risk almaman gerektiğiyle ilgili koca bir açıklamam vardı...
I had a whole explanation about how it's treacherous, and-and since you're getting married, you shouldn't take the risk...
İyi ki kemer köpründen tutmuşum değil mi?
It's a good thing I had ahold of your belt loop, huh?
Emma, hemen söylemek istememiştim, lanetin onu Büyülü Orman'dan getirip getirmediğine emin bile değildim, ama Gold'un dükkanını Bell'e didik didik arattırdım onu buldu.
Well, Emma, I didn't want to say anything because I wasn't sure that the curse even brought it over from the Enchanted Forest, but I had Belle scour the back of Gold's shop, and she found it.
Emma'ya mutlu sonunu verebilmemiz için gereken şey keşke elimizde olsaydı.
I wish we had what we needed to help Emma to give her a chance at a happy ending.
# Yapabileceğimi bilir miydim sor #
♪ Had no idea it could ♪
Daha derili bir şey mi olsun isterdin?
Wishing they had something with a bit more... leather?
- Biraz yardım aldım aslında.
Well, I had a little help.
Karnında pişen kundakçık için seni tebrik edememiştim.
I haven't had a chance to congratulate you on that little bundle brewing inside.
Onları alan konvoy kar fırtınası yüzünden... oyalandı ama onları bulduk.
The convoy that took them had been diverted by the snowstorm, but we found them. My husband's following one of their transports.
- Bir anlaşmamız vardı.
- We had an agreement.
Reiden'ın araştırmalarınla... ne yapacağı hakkında hiçbir fikrim yoktu.
I had no idea what Reiden would do with your research...
Eğer onlara gösterecek işe yarar bir şeyim olsaydı...
If I had something useful to show them, then...
- Bu sadece Abe'in çocuğuna yardım etmek için değil...
- Not only is this to help Abe's kid... - I had to tell his two daughters
Ben ilk biramı 14 yaşımda içmiştim zaten.
I already had my first beer when I was 14.
Sen bu ilişkiye girdikten sonra, sana bakamadım.
After you had the affair, I couldn't look at you.
Eğer Jackson'a yardım etmek için o yaz gitmek zorunda kalmasaydım... sen Jonah'a dönmezdin.
If I had not left to help Jackson that summer, you would not have turned to Jonah.
IADG uydusu pozisyonda olduğu için... melezin uçuş rotasını takip ettim.
Since we already had its IADG satellite in position, I used it to track the hybrid's flight path.
Korku ve bulanıklıklarla dolu bir yerde büyüdü. Ve sen onun... ilk birasına mı takıldın?
She grew up surrounded by fear and bleakness, and you're hung up on when she had her first beer?
Biyo-disk yerleştirilen tüm.. denekler üç ay içinde ölmüş.
All of the test subjects who had the bio-drive put in died after three months.
Sence şu aralar 10 yıllık macera atlatmadık mı?
Don't you think we've had enough reckless actions in this household to last ten lifetimes?
Bir kardeşim olduğunu bile bilmiyordum.
I didn't even know I had a sister.
Yaşadığımız şeyin gerçek olduğunu söyledin, ama bir yalanın üstüne kuruluymuş.
You said what we had was real, but it was built on a lie.
Tüm o çocukluk hatıralarını dinlemek... Jamie ile geçirdiğin... babam ile...
Listening to all those childhood moments you had with Jamie, my dad,
Bir kuryemizin hikayesi olduğunu söylediler.
Well, it turns out that one of our couriers had quite a story.
Eklemem gerekirse almak için hiçbir yasal izniniz yoktu.
Which you had no legal right to do, I may add.
Oğlumuzu alman için hiçbir yasal iznin yok.
You had no legal right to take our son.
Daha önce söylemek istediğin bir şey var.
You had something that you wanted to say earlier.
Bir arkadaşım Çin uydusunu yeniden yönlendirdi.
I had a friend re-task a Chinese satellite.
Biliyorum, Jamie onunla ama bizim de...
I know Jamie's with her, but we've had trai...
Sana kavuşabilmek için tek şansım onlarla birlikte çalışmaktı.
Teaming up with them was the only chance I had at getting you back.
Yapmam gerekeni yaptım.
I did what I had to.
Bunu yapacağını bilemedim.
I didn't know you had it in you.
Bu yüzden her şeyi tekrar baştan yaptım, ama sonuçlar
So I had my tech run the tests again, but the results,
Bir melez saldırısına uğradık.
We had a hybrid incident.
Raj'ın durumunu düşününce fikrimi değiştirdim sadece.
I just, I thought about Raj's situation, and I had a change of heart.
En iyi fikirlerimden bazılarını o odada ürettim. Senin de öyle yapacağına eminim.
Well, I had some of my best ideas in that room, and I'm sure you will, too.
Ayrıca o odada hiç seks yapmadı.
He also never had sex in that room.
Bütün ilişkilerimizin böyle berbat durumda olduğunu hiç bilmiyordum.
I had no idea all our relationships were such a disaster.
Bu çocukları birbirine yakın tutmamalıydık.
Never should've had all these kids so close together.
En azından birinin doğruyu söyleyecek cesareti varmış.
Well, at least someone had the courage to say it.
Yapmak istemediğin şeyleri Penny'le yapacak başka biri olduğu için mutlu olmalısın.
You should be happy someone wants to do the stuff with Penny you don't want to. Yeah, I wish I had that with Howard.
Yanlış sayısal modeli kullandığını hissetmiştim.
You know, I had a feeling you were using the wrong computational model, but I didn't say anything'cause you're so sensitive.
Hafta boyunca bunu planladık.
We've had this planned for a week.
Yetişkin bir adam olarak kendi evin olsa daha sağlıklı olmaz mı sence?
Don't you think it'd be healthier if you had your own apartment, grown man?
İş yerinde bir kaza geçirdim.
Oh, I had an accident at work,
Ne güzel eğlenmişiz değil mi?
Well, we have had some fun, haven't we?
Leonard, senin meşgul bir gün geçirdiğini söyledi.
So, Leonard tells me you've had a busy day.
Bir tanesinin içinde Bernie'nin cüzdanından aldığım 5 dolar vardı.
Let me finish- - and one card had five dollars in it I took from Bernie's purse.
Size Haiti ve Lihtenştayn'ın aynı bayrağı kullandıklarını nasıl keşfettikleri anlatıyordum.
I was telling you both the story about how Haiti and Lichtenstein discovered they had the same flag.
hadi 30005
hadi bakalım 1207
hadi gel 910
hadi gidelim 2365
hadi ama 3196
hadi oğlum 151
hadi ya 246
hadi be 284
hadi ordan 102
hadi bebek 30
hadi bakalım 1207
hadi gel 910
hadi gidelim 2365
hadi ama 3196
hadi oğlum 151
hadi ya 246
hadi be 284
hadi ordan 102
hadi bebek 30
hadi o zaman 95
hadi oradan 318
hadi git 267
hadi yapalım 164
hadi tatlım 131
hadi baba 100
hadi gelin 160
hadi eve gidelim 121
hadi bebeğim 108
hadi canım 354
hadi oradan 318
hadi git 267
hadi yapalım 164
hadi tatlım 131
hadi baba 100
hadi gelin 160
hadi eve gidelim 121
hadi bebeğim 108
hadi canım 354
hadi artık 95
hadi başlayalım 164
hadi çabuk 103
hadi yapma 30
hadi otur 36
hadi dostum 163
hadi gidelim buradan 123
hadi yatalım 26
hadi buradan gidelim 100
hadi git artık 19
hadi başlayalım 164
hadi çabuk 103
hadi yapma 30
hadi otur 36
hadi dostum 163
hadi gidelim buradan 123
hadi yatalım 26
hadi buradan gidelim 100
hadi git artık 19