Herhalde yani translate English
363 parallel translation
- Rocky korkak değil. - Herhalde yani.
- There's nothing yellow about Rocky.
- Herhalde yani.
- Oh, I do.
Herhalde yani.
Of course.
Herhalde yani, malın onlar izin verdiği sürece senin.
Hell, yeah, you got what they say you got.
- Herhalde yani.
- Of course.
- Herhalde yani.
- It has to be.
Herhalde yani. Babam için çalışıyor.
Obviously, working for my father.
Herhalde yani, dostlarımız her şeyi söyleyemezler.
I just found out. We have friends who can't tell all they know.
Herhalde yani.
Of course he is.
Herhalde yani.
Naturally.
Herhalde yani, o bir dilenci değil.
Sure, he's no beggar.
Herhalde yani.
Did I!
Herhalde yani.
Well, of course.
Doğrudur herhalde yani.
I think I got it right.
- Herhalde yani.
To say the least.
Herhalde yani.
No doubt.
Bay Burns, Küba başkanına güvenebiliriz herhalde yani.
Mr. Burns, I think we can trust the president of Cuba.
Yani Güney Konfederasyonu Savaşı demek istediniz herhalde.
You mean the war for the Southern Confederacy, sir.
Yani, herhalde.
I mean, I suppose so.
Yani annem beni başından atmağa karar vermemiş olsaydı demek istemiyorsun herhalde?
Don't you mean if my mother hadn't decided that she couldn't be bothered with me?
Herhalde yani!
Of course!
Pazar sabahı seviştik ve sonra New York Times okuduk... Yani sevgilim denebilir herhalde.
We sleep together on Sunday mornings, then we read the New York Times... and I guess that makes her my girlfriend.
Yani, birini seçtiniz herhalde?
Well, they say you learn to love them like your own, you know.
Herhalde yani.
But of course.
Yani normaldir herhalde...
He probably has a nor...
Yani en çok demek istiyorsun herhalde!
You mean the most!
Yani o gece bin tane adamla konuşmuştur herhalde.
I mean, she probably talked to a million guys that night.
- Şaşırtmak mı, herhalde yani!
I'll say it surprises me.
Yani herhalde bir erkek arkadaşın vardır.
You must have a boyfriend.
Para kazanmayan bir adamın işten çıkarılmasındaki.. ... komik yani görebilirsin herhalde.
Surely you can see the humor in a man who makes no money saying he lost his job.
yani, hayır... demek istediğim, eğer buraya gelmek için özel bir sebebim olmasaydı, gelmezdim herhalde.
Well, no, I mean, not if I didn't have a specific reason to come here, no.
Şimdi siz geldiniz, beni sınıfın en arkasına oturttunuz. Buradan doğru düzgün göremiyorum bile. Yani herhalde bu yaz da mezun olamayacağım.
Now, here you come along, shoving me in the back of a room where I's can't even see good which means I probably not gonna graduate this summer neither.
Yani herhalde kontenjan açıldı.
So I guess there's an opening now.
Yani herhalde evlendiler, çünkü adam bize taşındı.
I mean, I don't know if she married him, but he moved in.
Yani herhalde bu demek oluyor ki, şeyi görülebiliyor...
So... that means, presumably, you can actually see his... whatnot.
Yani "çay" demek istedin herhalde ama "evlilik" olarak söyledin.
I-l mean you meant to say "tea" but it-it came out marriage.
Biliyorum. Yani herhalde çok, çok iyi bir adamdır.
I mean, he's probably he's probably a really, really nice guy.
Yani, herhalde sorun olmaz.
He'll probably be fine with it.
Yani evet, herhalde hafifti.
So, yeah, it was probably pretty light.
Yani şimdi benle işte bir gün daha geçirmek istemezsin herhalde, değil mi?
So you probably wouldn't wanna spend another day at work with me.
Yani bir sonraki adım herhalde aletin bize veya çocuklarımıza takılması.
I mean, it's only a small logical step till they start putting it in us and our children.
Yani bu ikincisi olacak anlamına geliyor herhalde.
Implies there's going to be a second.
Yani oraya gidip hamile kalmamasını sadece... şansa bırakacak değilsin herhalde, böyle düşünmüyorsun öyle değil mi?
You're just gonna go there, hope for the best. Just leave it to luck she won't be pregnant?
Yani bir zamanlar vardı, herhalde.
I mean, I had one once, I suppose.
Yani... resmen dumur oldum. Bu herhalde yeni bir stil.
I mean, I'm used to any number of brush-offs... but that's, uh, that's a new one.
- Yani herhalde mecazi olarak,
- You mean metaphorically. - No.
Yani bilmiyorum herhalde öyledir.
I don't know. It's probably like that.
- Herhalde her zaman böyle birşeyler yapmak için hırslı olmuşsundur, yani...
- Well you must have always been pretty ambitious to be doing so well, I mean...
Yani, bu burada olanlardan daha çılgınca bir şey değil. Demek istediğimi anladın herhalde.
I mean, it's no crazier than any of the other things that goes on around here, if you know what I mean.
Yani, herhalde saatlerce beklemissindir?
I mean you must've waited for hours?
Yani, herhalde siz de bir şey söylemezsiniz, değil mi?
You'll keep them from knowing that, surely?
yani 12090
yanında 38
yanımda 72
yanılmışım 190
yanımda kal 49
yanılıyorsun 708
yanındayım 92
yanında kim var 24
yanındaki kim 31
yanıma gel 79
yanında 38
yanımda 72
yanılmışım 190
yanımda kal 49
yanılıyorsun 708
yanındayım 92
yanında kim var 24
yanındaki kim 31
yanıma gel 79
yanıyor 120
yanıyorsun 21
yanıldım 24
yanılmıyorsam 96
yanılıyorsunuz 182
yani o 46
yanılıyor 29
yanıldın 34
yanılmıyorum 35
yanına geliyorum 25
yanıyorsun 21
yanıldım 24
yanılmıyorsam 96
yanılıyorsunuz 182
yani o 46
yanılıyor 29
yanıldın 34
yanılmıyorum 35
yanına geliyorum 25
yanında olacağım 35
yani ben 120
yanıyorum 101
yani biz 33
yanılıyorlar 22
yanında mı 21
yanılıyor muyum 134
yanıt yok 52
yanımdasın 16
yani bu 55
yani ben 120
yanıyorum 101
yani biz 33
yanılıyorlar 22
yanında mı 21
yanılıyor muyum 134
yanıt yok 52
yanımdasın 16
yani bu 55