O kadar param yok translate English
294 parallel translation
- O kadar param yok.
- I don't have it.
Ken cumartesi gecesi oynamak ister misin diye sordu ama benim o kadar param yok.
Ken asked me to a game Saturday night, but I ain't got that kind of money.
Benim o kadar param yok.
I'm no artist.
Korkarım o kadar param yok.
I'm afraid I don't have that much with me.
O kadar param yok.
Can't afford it.
Zaten o kadar param yok.
I'm short.
- Benim o kadar param yok ki.
- I haven't got that kind of money.
O kadar param yok.
I haven't got it.
O kadar param yok.
I have to put money away.
O kadar param yok.
Haven't got that kind of money.
O kadar param yok.
I don't have that much.
O kadar param yok?
Um... how could it be so?
O kadar param yok.
I don't have that kind of money.
- O kadar param yok.
- I ain't got that kind of cash.
O kadar param yok.
But- - But- - I can't afford it.
O kadar param yok benim.
I haven't got that money.
Tanrım, benim o kadar param yok ki!
Gee, I don't have that kind of money.
O kadar param yok.
I can't afford to take her out.
- O kadar param yok. - Ben kazandım.
- I haven't got that much.
- O kadar param yok. - Eminim.
- I don't have that kind of money.
- O kadar param yok şu anda.
- I haven't got money like that now.
O kadar param yok ama.
That's more than I have.
- O kadar param yok!
- I don't have that kind of money.
O kadar param yok.
I ain't got that money.
Ama o kadar param yok.
But I don't have that kind of money.
O kadar param yok.
I don't have it.
O kadar param yok.
I don't have 2,000 francs.
Uçmaya bayılırım ama o kadar param yok.
I love to fly, but I couldn't afford to.
Ama... o kadar param yok, madam.
But... I don't have it, my dear lady.
O kadar param yok.
I can't give you that.
Sorun şu ki o kadar param yok.
The problem is, I don't have it.
Benim, o kadar param yok.
I don't have that kind of money.
O kadar param yok.
I don't have so much money.
- O kadar param yok, ahbap. Param yok.
/ I haven't got it, mate.
- O kadar param yok doktor.
- I don't have that much, Doctor.
Üzgünüm. O kadar param yok.
I don't have that kind of money.
- O kadar param yok.
- I don't have that kind of dough.
Çok isterdim bayan. Ama doğrusu, o kadar paramız yok.
Well, I sure would like to do that, ma'am, but the fact is, we ain't got but a dime for it.
O tarz bir poker için yeteri kadar param yok.
Not me, I can't afford that kind of poker.
İşte bu yüzden, o kadar çok param yok.
That's why I don't have that much money.
O adamlara verecek kadar param yok.
I'm afraid I can't afford to run with this crowd.
Bizim o kadar paramız yok.
We don't have that kind of money.
O kadar param yok.
I don't have that much money.
Nicky ve benim o kadar paramız yok.
Nicky and I don't have that kind of money.
Aslında, o kadar da fazla param yok.
Mind you, it's not all that much.
Bozuk param yok. O kadar.
I don't have change, and that's it!
O kadar çok paramız yok.
We don't have that kind of money.
O zaman başımız dertte, çünkü ona rüşvet verecek kadar param yok.
Then we'd really be in a lot of trouble'cause I'm afraid I'm a little short of bribe money.
O kadar paramız yok ki efendim.
Well, if only we could afford a typewriter, sir.
Evet, söz verdiğimi biliyorum ama o kadar paramız yok.
Yeah, I know I promised, but we just don't have the money.
Ama o kadar paramız yok.
But we can't afford that.
o kadar mutluyum ki 33
o kadar 1376
o kadar güzelsin ki 18
o kadar ki 28
o kadar iyi 85
o kadar iyi olur 16
o kadar da değil 104
o kadar oldu mu 34
o kadar mı 107
o kadar da önemli değil 19
o kadar 1376
o kadar güzelsin ki 18
o kadar ki 28
o kadar iyi 85
o kadar iyi olur 16
o kadar da değil 104
o kadar oldu mu 34
o kadar mı 107
o kadar da önemli değil 19