Onu görmem lazım translate English
180 parallel translation
Onu görmem lazım.
I have to see her.
- Onu görmem lazım.
- I have to see him.
Onu görmem lazım!
I have to see him!
Şerif Harris, onu görmem lazım.
Sheriff Harris, I've got to see him.
Onu görmem lazım.
So I must see him.
- Onu görmem lazım. - Belki çıkar şimdi.
Tatyana Sergeyevna...
Öyle bile olsa, onu görmem lazım.
Even so, I've got to see her.
Bunu öğrenmek için onu görmem lazım.
I need to see her to know.
- Onu görmem lazım.
- It is necessary.
Acele gidip onu görmem lazım.
I need to rush over and see him.
- Onu görmem lazım.
- I gotta see her.
Onu görmem lazım.
I must see him.
Onu görmem lazım.
I want to see him.
Acilen onu görmem lazım.
She needs me urgently.
Onu görmem lazım.
I've got to see him!
Oraya gelip onu görmem lazım, ama geç kalacağım, çünkü burada kayboldum.
I need to get up there and see her, but I'm gonna be late'cause I'm lost out here.
- Onu görmem lazım.
- I gotta see him.
- Onu görmem lazım.
- I've gotta see her.
Lütfen, onu görmem lazım.
Please give me more time. I just--I just have to see him again.
Hemen onu görmem lazım.
I have to go to her very pronto.
- Onu görmem lazım.
- I have to see her.
Onu görmem lazım.
I'd like to see him.
- Ama onu görmem lazım.
- But I have to see him.
Onu görmem lazım. Eloise'i görmem lazım.
- I need to see Eloise.
Haydi, onu görmem lazım.
Go ahead. I need to see her.
Eğer ciddiysen onu görmem lazım.
Cos ifyou are, I gotta see this.
Onu görmem lazım
I've got to go see him
Onu görmem lazım.
I need to see him.
Onu görmem lazım. Konuşmalıyım onunla.
I have to see him, to talk to him
Wesley, onu görmem lazım.
- Wesley I've gotta see him.
- Onu görmem lazım.
I need to see her. Please.
Oğlumun... Burası oğlumun evi.Onu görmem lazım.
My son's--This is my son's house. I've got to see him.
Onu görmem lazım.
I have to go see him.
- Onu görmem lazım.
- I need to see him.
Ne yaptığı umurumda değil, onu görmem lazım.
I DON'T CARE WHAT HE'S DOING,
Onu görmem lazım!
- I just want to see her! Let go!
Shin Mi-kyung, oda 404. Onu görmem lazım.
shin Mi-kyung, room 404 I need to see her
Lütfen, Bob, onu görmem lazım.
Please, Bob, I need to see her.
Onu hemen görmem lazım.
I've got to see him right away.
- Benim de onu hemen görmem lazım.
Then I have to see him right now. Thanks, Millie.
- Önce onu yalnız görmem lazım.
- I've got to see him alone at first.
Onu yeniden görmem lazım.
Gotta see him again.
Onu acilen görmem lazım.
I have to see him urgently.
Muhasebecimiz... onu görmem lazım.
The accountant, I have to see him.
- Onu görmem lazım, lanet olası!
I need to see him!
Görmem lazım onu.
I must go see her.
Onu görmem lazım.
Really!
Onu yeniden görmem lazım.
Look, I, uh... I--I have to see him again.
Onu üstünde görmem lazım, aksi halde ben gelmiyorum.
You gotta show up wearing that suit, or otherwise I'm not going.
Weaver, onu tekrar görmem lazım.
Weaver, I... I have to see her again.
Olamaz, onu gerçekten görmem lazım.
Thank you. I really need to see him.
lazım 25
onu görmek ister misin 19
onu geri ver 55
onu geri getir 39
onu geri koy 21
onu geri istiyorum 52
onu görmek istiyorum 148
onu geri getireceğim 20
onu görmedim 104
onu görmek istemiyorum 35
onu görmek ister misin 19
onu geri ver 55
onu geri getir 39
onu geri koy 21
onu geri istiyorum 52
onu görmek istiyorum 148
onu geri getireceğim 20
onu görmedim 104
onu görmek istemiyorum 35
onu görmek isterim 16
onu geri getirin 19
onu görmeliydin 32
onu görüyor musun 80
onu getireceğim 27
onu gördüm 460
onu görebilir miyim 81
onu göremiyorum 81
onu gördün mü 341
onu görmeliyim 83
onu geri getirin 19
onu görmeliydin 32
onu görüyor musun 80
onu getireceğim 27
onu gördüm 460
onu görebilir miyim 81
onu göremiyorum 81
onu gördün mü 341
onu görmeliyim 83