Orada değil translate English
3,944 parallel translation
Bu, aynı prensip, biliyorum Sadece orada değil bebeğin içeride motoru.
You know, same principle, just not the engine inside the baby there.
Irk ayrımı sırasında orada değil miydi?
Wasn't he a part of that, during apartheid?
Orada değil.
He's not there.
Artık orada değil.
It's not there any more.
Sigorta kutusu orada değil, garajda.
Breaker box isn't in there. It's in the garage.
Yani o sizle birlikte orada değil mi?
You mean she's not there with you?
- Babam orada değil.
My father's not there.
Orada değil.
He's not.
Işığı Getiren orada değil.
The Lightbringer isn't here.
Orada değil!
He's not there!
Ne zaman bana ihtiyacın olsa, orada değil miydim?
Haven't I always been there when you needed me?
- Herkesin söylediği tek şey.. " Paula orada değil.
All they kept on saying about was, " Ah, there's no Paula.
Dinleyicimiz orada değil.
That's not where our audience is.
Ama o orada değil.
But he isn't there.
Çok ince bir operasyon yürütüyordun orada değil mi?
Quite the little operation you had going there, didn't you?
Kütüğümüz orada değil.
Not by birth.
Orada değil Çantada.
Not there, in the bag
Peki, onu kurtarmak için orada değilsem neden şimdi ölü değil?
So if I wasn't there to save him, why isn't he dead?
Biliyorum.Aslında orada değil, ama...
I know it's not really there anymore, but...
Orada yaralanabilirdin, biliyorsun, değil mi?
You could have been really hurt back there, you know?
Seni orada yakalamıştım, değil mi?
I had you there for a second, didn't I?
Askı bu çocuklar, içinde,'o orada hoş değil neden olur.
Strap it in, boys,'cause it ain't pretty out there.
İşaretli veya değil, orada bir yerde Alman kampı var.
Marked or not, somewhere down there is a German camp.
Orada bir Yahudi sorununuz var, değil mi?
You've a Jew problem there, no?
Orada, değil mi?
He's there, right?
Bedenim orada, değil mi?
My body's in there, isn't it?
Bu doğru değil. Orada kim var?
This isn't right.
Lassiter önsezinde Herb'ü Michael Damian'la gördüğünü söylemişti. Ama bu bilet senin elindeydi. Bu yüzden Herb'ün orada olacağını biliyordun, değil mi?
Lassiter said you had a vision of Herb with Michael Damian, but you had this receipt, so you knew Herb would be there, right?
Bu yüzden Herb'ün orada olacağını biliyordun, değil mi?
So you knew Herb would be there. Right?
Şeytan orada çılgınca koşar, değil mi?
Devil sure runs wild down there, don't he?
Tamamı orada mı, değil mi bakmak istersin diye düşündük.
Figured you'd wanna check to make sure it's all there.
Orada harbiden kuyruğumuz sıkıştı, değil mi baba?
We really got our tails caught in it back there, didn't we, Dad?
Orada dogdum, elimde olan bir sey degil.
I didn't choose it, I was just born there.
Orada birsey karistirmiyorsun, degil mi?
You're not doing anything funny, are you?
- Bunun için orada olmalıyım, değil mi? - Hayır, efendim.
I should be there for that, shouldn't I?
- O orada ve yardım alıyor, değil mi?
He's there, and he's getting help, right?
Yani, orada bir bina var ama ne olduğu belli değil.
I mean, there's a building there, but there's no listing.
Eğer Nate kampüste oyunu düzenlediyse orada olduğu anlamına gelir değil mi?
Look, if Nate is running this game on campus, that means he's there, right?
Çıldırmayacaksın orada, değil mi?
OK. You're not going to throw a rave in here?
Yarın orada olacaksın, değil mi?
You're gonna be there, right? Tomorrow?
Üç saattir orada asılı, değil mi?
He's been up there for three hours, hasn't he?
Sunumunu yaparken ben de orada olacağım, ne de olsa ben buldum, değil mi?
I'll be there when we present it. I found it, right?
- İyi değil. - Çünkü çocuklarımız hemen orada.
- I'm not that great because our children are right over there.
Doğru hatırlıyorsam, orada bir kilise var, değil mi?
If i remember, there's a church isn't there?
Seni orada bayağı eğittiler, değil mi?
Oh... They did a bang-up job on you in there, didn't they?
Bu doğru, seni orada da tanıyorlar, değil mi?
Oh, that's right, they know you there as well, don't they?
Bir anlığına orada beni ele geçiriyordun, değil mi?
You had me there for a second, didn't you?
Yani orada kimse yoksa, umursayan kimse de yoktur değil mi?
So, if there's no one there, there's no one to care.
Sen orada hiç işemiyorsun, değil mi?
You never pee in there, right?
Artık bir eyalet değil ama evet. Hala orada.
Well, it's not a state anymore, but, yeah, it's still there.
Öylesine bir şey değil, hiç bir şey. Kuaförden çıkmış saçın ve leopar desenli ceketinle orada duruyor gibisin.
It's not a thing. it's nothing. it's - it's you just sort of standing up there with processed hair...
orada değildim 51
orada değil mi 24
orada değildin 19
orada değildi 46
değil mi 44479
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
orada değil mi 24
orada değildin 19
orada değildi 46
değil mi 44479
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
değilmiş 21
değildir 62
değilmi 114
değiliz 102
değilse 32
değilsiniz 26
değil mi dostum 28
değil mi canım 39
değil mi anne 66
değil miyim 77
değildir 62
değilmi 114
değiliz 102
değilse 32
değilsiniz 26
değil mi dostum 28
değil mi canım 39
değil mi anne 66
değil miyim 77